Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad 2011 yılından beri nadiren gerçekleştirdiği ülke dışı seyahatlerinden birini Umman’a yaptı.
Bu ziyaretin de dahil olduğu diplomasi trafiği Suriye’yi de doğrudan etkileyen deprem ile birlikte hızlandı. Ancak bir süredir Şam ile çeşitli Arap ülkeleri arasında temaslar epey hızlanmıştı. Şam açısından en önemli konu elbette 22 Arap ülkesinin üye olduğu Arap Ligi koltuğuna geri dönebilmek. Sonuçta ağır savaşın ardından durumu daha da ağırlaştıran ekonomik yaptırımlar Şam’ı boğmak üzere.
Son 2 yıldır Umman, Cezayir, Birleşik Arap Emirlikleri ve hatta Mısır gibi bölge ülkeleri açıkça veya dolaylı olarak Suriye’nin bölge siyasetine geri dönmesi gerektiğini söylüyor. Ancak bu sürecin başlamasının önündeki en büyük engel Suudi Arabistan oldu. Aslında Suudi Arabistan’ın Şam ile pek bir derdi yok; derdi ayaklanma döneminde Irak-Suriye ve Lübnan hattında iyice güçlenen İran varlığı. Suudi Arabistan’ın Şam’a defalarca ‘Tahran ile ilişkisini kesmesi karşılığında ekonomi ve siyaset kapılarının açılacağı’ mesajını gönderdiği biliniyor.
Diğer taraftan Şam’ın gerek bölge siyasetine dönmek ve gerekse bölgenin ekonomik ve siyasi açıdan güçlü ülkeleri ile iyi ilişkilere ihtiyacı aşikar. Ancak Şam’a göre ayaklanma döneminde İran’ın sağladığı desteği ikame edecek bir destek Suudi Arabistan’dan gelmedi. “Tahran ile ilişkileri kes, kapıları açalım” vaatleri ise hâlâ oldukça derin olan güvensizlik sebebiyle pek yeterli olmuyor henüz. Ayrıca yalnız bırakılan ülkelerde İran’ın boşluğu doldurması ve böylece nüfuzunu daha da derinleştirmesi gibi gelişmeler de devam ediyor. Ukrayna savaşına kadar körfez ülkeleri bu durumdan çok rahatsız değildi. Çünkü, Irak’ta Amerika, Suriye’de Rusya vardı ve İran’ı bir şekilde dengeliyordu. Ukrayna işgali bölgedeki bütün kısa vadeli statükoları alt üst etti.
Velhasıl Suriye konusunda sürece uzun süre İran nedeniyle taş koyan Suudi Arabistan politika değiştirdi. Suriye’nin bir Arap ülkesi olduğu ve Arap dünyasına geri dönüşünün sağlanması vurguları öne çıkmaya başladı.
Bu arada İran-Suudi Arabistan vekalet savaşının sahalarından olan Irak da bu iki ülkeyi tek masada birleştirmek için epey çaba sarfetti. Nihayetinde henüz İran-Suudi Arabistan ilişkileri konusunda bahar havasından söz etmek mümkün değil ancak en azından uluslararası toplantılarda iki ülkenin dışişleri bakanları karşılaşmamak için çaba harcamaktan vazgeçti.
Bu kadarcık gelişme bile Suudi Arabistan’ın Şam’a yaklaşımını etkilemeye yetti. Riyad artık Şam’a “Tahran ile ilişkilerini tamamen kes” demiyor, ilişkilerin yoğunluğunun azaltılmasını, körfez ülkelerine de Suriye’de alan açılmasını istiyor.
İki başkent arasına sıkışmış olan Şam açısından nefes aldıran bir başka gelişme İran’daki gösteriler ve ek yaptırımlar oldu aslında. İran’ın hem ekonomik hem de siyasi açıdan bölge ülkelerine yönelik faaliyetleri azaldı. Bu durum aslında Suudi Arabistan’a da Suriye açısından alan açmış oldu.
Hâlâ Şam ile Riyad arasında mesajlar gidip gelirken Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad’ın Umman ziyareti gerçekleşti. Ki, Umman önceki Sultan Kabus’un ölümüne kadar bölgenin arabulucusu olarak biliniyordu. Sultan Kabus’un ölümü ile bir süre dış politikada yalpalayan Umman tekrar eski rolüne geri dönecek gibi görünüyor.
Umman’ın Suriye’nin Arap Ligi’ne dönüşünü desteklediği de biliniyor. Ayrıca Umman 2011 başlarından beri Şam ile ilişkilerini kesmeyen az sayıda ülkeden biri.
Suriye’deki kaotik sürecin sahada da sona erdirilmesi konusunda bir Arap inisiyatifinin şekillendirilmeye çalışıldığı biliniyor. Bu inisiyatifin en önemli ayaklarından biri hiç şüphesiz Şam ile asgari düzeyde de olsa köprülerin tekrar kurulması. Ki, bu açıdan da Umman ziyaretinin zamanlamasının oldukça önemli olduğu söylenebilir.
Bütün bu gelişmeler elbette deprem gerekçesiyle hızlandı. Suriye, Türkiye’deki deprem sebebiyle yıkımın gerçekleştiği tek ülke oldu. Şimdiye kadar Suriye içinde deprem sebebiyle 6 bine yakın insanın hayatını kaybettiği belirtiliyor. Yüzlerce binanın yıkıldığı, on binlerce insanın bir kez daha evsiz kaldığı depremden hemen sonra Suudi Arabistan ve Arap ülkeleri Şam’a art arda ihtiyaçlarla yüklü uçaklar göndermeye başladı.
Türkiye’nin desteklediği grupların kontrolündeki bölgelerde ve cihatçıların elindeki İdlip’te durum oldukça kötü. Bu bölgelere yeterli yardımın ulaşamadığı yönünde yerel kaynaklar sık sık şikayet ediyor. Ayrıca Türkiye üzerinden uluslararası yardımların ulaşmasının önündeki en büyük engelin karayollarının depremde ağır hasar alması olduğu belirtiliyor. Bu durumun muhaliflerin bölgelerinde temel ihtiyaçların fiyatlarının artışına sebep olduğu da biliniyor.
Bu konunun Esad’ın Umman ziyaretinde de konuşulduğu belirtiliyor. Batı ülkelerinin Şam’ın kontrolündeki bölgeler üzerinden çeşitli grupların elindeki yerlere yardım ulaştırılması konusunda Esad’ın ikna edilmesi yönünde bir mesaj gönderdiği ileri sürülüyor.
Velhasıl bir süredir kendini göstermeye başlayan yeni süreçler deprem ile birlikte iyice hızlandı. Bu çerçevede değerlendirilmesi gereken Esad’ın Umman ziyaretinin sonuçları da kısa sürede belirginleşmeye başlarsa şaşırmamak gerek!
Evrensel / 23.02.23