2011 başından beri saplanıp kalmış Suriye politikasında nihayet resmen dümen kırma aşamasına geçildi.
Türkiye bir süredir Ankara-Şam ilişkilerini normalleştirmek istediğini söylüyor, Rusya bunun için Şam’a baskı yapıyordu. Nihayet Türkiye-Suriye-Rusya savunma bakanları Moskova’da bir araya geldi. Ankara ve Şam arasında istihbarat ve güvenlik birimlerinin görüştüğü biliniyordu ancak bu düzeyde kamuoyuna açık ilk görüşme oldu.
Gerçi Türkiye’nin gönlünde yatan bu değildi. Ankara, liderler arasında samimi görüntülerin verildiği hızlı bir başlangıç istiyor. En azından Ankara-Şam dışişleri bakanları arasında doğrudan temas, ancak Şam hâlâ bu taleplere soğuk bakıyor.
Peki neden? Hangi taraf ne istiyor? Beklenen tavizler neler?
-Şam’ın Türkiye’den iki önemli talebi var; Suriye’nin kuzeyindeki TSK varlığının tamamen çekilmesi ve Suriyeli silahlı gruplara verilen desteğin kesilmesi.
-Şam, Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyinden çekilmesinin zaman isteyeceğinin farkında. Bu nedenle, Ankara’nın hemen çekilmese de bir takvim açıklamasını istiyor.
-Şam’ın taviz vermeye yanaşmadığı bir başka konu ise Türkiye’nin desteklediği silahlı gruplar. Esad yönetimi bu grupların hiçbir şekilde pazarlık konusu yapılmasını istemiyor.
-Şam açısından Türkiye’nin takvim açıklaması da yetmiyor, Rusya’nın bu sürece garantör olarak dahil olması isteniyor. Görünen o ki, Rusya hâlâ ‘Beni karıştırmayın, meselenizi aranızda çözün’ politikasını sürdürüyor.
-Ankara, Suriye’nin kuzeyinden çekilme ve silahlı gruplara destek konusuna resmi açıklamalarda kesinlikle değinmiyor.
-Ankara’nın bütün açıklamalarında ve muhtemelen ikili-üçlü görüşmelerde istediği şey Ankara ve Şam’ı Kürtler konusunda aynı noktada buluşturmak.
-Ankara, Kamışlı merkezli silahlı ve siyasi yapıları PKK ve uzantıları olarak görüyor. Ancak Şam bu grupların ABD ile yakınlaşmasından çok rahatsız olsa da yeni bir iç savaş riskini tetikleyecek politikalardan kaçınıyor.
Şam’a göre;
- Ankara yaklaşan seçim öncesinde “Şam ile barıştık, PKK sorununu çözdük, mülteci meselesini hallettik” söylemlerini öne çıkarmaya çalışıyor.
- Ankara’nın niyeti iki liderin bir arada olduğu sıcak bir fotoğraf karesi ile bu mesajları vermek noktasında kalabilir.
- Türkiye’deki mevcut iktidarın seçimi kazanması halinde seçim sonrası dönemde eski politikalarını sürdürmesi ihtimali bulunuyor.
Yani kısacası Şam, Ankara’nın Şam ile yakınlaşma niyetini seçimlerle sınırlı, iç kamuoyuna dönük propaganda ekseninde bir girişim olarak yorumluyor.
Ayrıca Şam ile yakınlaşmaya çalışan Ankara’nın hâlâ Suriyeli silahlı grupları desteklemesi Şam’ın bu yaklaşımına gerekçe olarak gösteriliyor.
Rusya’nın baskısına rağmen mesafeyi koruma gayreti Şam’ın tedirginliğinin ve güvensizliğinin boyutlarını gösteriyor.
Peki, bundan sonra ne olur?
Elbette burası Orta Doğu ve siyaset saatlik…
Ancak Şam, Türkiye’den istediği iki adımın atılacağına dair somut bir gelişme olana kadar ayak diremeye devam edecek gibi görünüyor. En azından seçime kadar…
Bu süreçte de Türkiye-Suriye dışişleri bakanlarının bir araya geldiği bir görüşme olabilir.
Peki bu görüşmeler, temaslar Suriye sahasına yansır mı?
Hayır!
Türkiye, Suriye sorununun önemli bir parçası. Haliyle çözümün de en önemli halkası durumunda. Bu nedenle, Suriye’nin kuzeyindeki fiili varlık, ne amaçla desteklediği belirsiz on binlerce silahlı olduğu sürece iki başkent arasında buzlar kolay kolay erimez.
Ankara ve Şam yakınlaşması ile mülteci sorunu da çözülmez. Başkentler arası ziyaretler, liderlerin sıcak tokalaşmaları ne Türkiye’deki Suriyelilerin dönmesini sağlar ne de oradan yeni göçleri engeller!
Göçmen meselesini çözecek tek çözüm Suriye’nin ekonomik olarak toparlanmasını sağlayacak destekler vermek ki, bu da oradan yeni göç akınlarını sınırlandırabilir.
Suriye’ye yönelik ABD yaptırımları varken Türkiye açıktan Suriye’ye ekonomik destek verir mi; orası meçhul.
Ayrıca Türkiye Suriye’nin kuzeyinden çekilse bile desteklediği on binlerce silahlı ve İdlip’teki cihatçılarla ilgili çözüm formülü var mı? Bu da belirsiz!
Yine de vira bismillah denilebilecek bir temas oldu Moskova’daki görüşme…
Bakalım arkasından ne gelecek!
Evrensel / 30.12.22