Stuttgarter Nachrichten gazetesindeki yorumda, ABD Başkanı Donald Trump'ın İran'a yönelik izlediği politikanın başarılı olmadığı dile getiriliyor.
"ABD'nin İran'a ‘azami baskı' politikası işe yaramadı. Trump'ın bir yıldan uzun bir süre önce İran'la varılmış uluslararası nükleer anlaşmadan çekilmesiyle başlayan süreçte İran dizginlenmiş olmadı, daha da tehlikeli hale geldi. Washington, İran'ı Yemen'deki Husi milisleri gibi oluşumlara destek vermesini engellemek istiyordu. Ancak Husiler şimdi önemli Suudi petrol rafinerilerine saldırıyor. Trump, İran'ın nükleer programını kısıtlamak niyetindeydi. Ancak şimdi İran 2015'te varılan nükleer sözleşmedeki şartların dışına çıkıyor. Beyaz Saray Tahran'ı uluslararası arenada yalnızlaştırmak amacındaydı ancak şimdi Trump'ın kendisi İran Cumhurbaşkanı Ruhani ile buluşmaktan söz eder oldu.”
Hannoversche Allgemeine Zeitung da Ortadoğu'daki gerginlikte Trump'ın izlediği politikanın da payı olduğu görüşünde:
"Trump, Ortadoğu'daki tırmanan gerilimin sorumlularından. Hiçbir sıkıntı olmamasına rağmen nükleer anlaşmadan çıkarak İran'la krizi daha da tırmandırdı. Peki Trump nereye varmak istiyor? Söylenen hedef; İran'la yeniden pazarlık masasına oturmaktı. Ancak şu an ki gelinen noktada ABD, İran'la verimli bir diyalogdan hiç bu kadar uzak olmamıştı. Trump'ın ‘korkutma, pazarlık ve hedefe ulaşmaktan' oluşan dış politika doktirini işe yarıyor bile olsa en azından Tahran'a işlemediği ortada.”
Der neue Tag gazetesi, Cumartesi günü Suudi Arabistan'ın en önemli iki büyük petrol rafinerisine düzenlenen saldırıların ardından, petrole olan bağımlılığın dünya ekonomisini ne kadar kırılganlaştırdığına dikkat çekiyor:
"Saldırılar, sadece Suudi Arabistan'ın günlük petrol üretim kapasitesinin yarıya inmesinin dünya ekonomisini ne denli sarstığını gözler önünde serdi. Ortadoğu'da durum askeri gerginliğe dönüşürse, bu ekonomik açıdan da büyük sorunlara yol açabilir: Yakıt sıkıntısı, benzin istasyonlarında oluşacak uzun kuyruklar, benzinin fahiş fiyatlara yükselebileceği gibi tahminlerde bulunmak hiç de zor değil. İklim değişikliği sorununu çok ciddiye almayanlar ve siyasetin bu konudaki önlem alma girişimlerini abartılı bulanlar olabilir. Ama objektif olarak bakıldığında petrol bağımlılığımızın sonunun çoktan geldiğini söylemek mümkün.”
Almanya Başbakanı Angela Merkel'in partisi Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) iklimin korunması için yeni bir plan hazırladı. Neue Osnabrücker Zeitung, Alman hükümetinin iklimin korunması için açıklanacak önlem paketi öncesinde CDU yönetimin kabul ettiği bu planı mercek altına alıyor.
"Hristiyan Birlik partilerinin hükümetin yeni iklim koruma konsepti olarak ortaya koyduğu 34 sayfalık plan genel tanımlamalarla dolup taşıyor. Yenilik ve hız vermekten bahsediliyor ama kömür enerjisinden vazgeçmekten söz edilmiyor. Elektrikli otomobiller için verilecek teşviklerin otomotiv sektörünü destekleyeceği belirtiliyor. Ancak elektirikli otomobiller, yeterli şarj istasyonu olmadıktan sonra kullanıcılara nasıl bir fayda sağlayabilir ki? Altı sayfada hızlı bir onay süreci için özel bir yasadan bahsediliyor. Ancak bu konuda özel bir yasaya Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) partisinin daha fazla ihtiyacı var. Zira kendi tabanıyla karşı karşıya gelmemek için ağırdan alma yöntemini seçiyor. Örneğin iç hat uçuşlarında iklim koruma için ek vergi uygulanması önerisini bile hafifletti.”
DW Türkçe / 17.09.19