Almanya Başbakanı Angela Merkel'in daveti ile Pazar günü Berlin'de Libya zirvesi düzenlenecek. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da katılacağı zirvede, Libya'da savaşan taraflar arasında uzlaşma sağlanması için çaba gösterilecek. Neue Osnabrücker Zeitung'un konuyla ilgili yorumunda, bu zirvede çözüme ulaşmanın zor olacağına işaret ediliyor.
"Ülkedeki cepheler sertleşti, çok fazla aktör dahil oldu. Ve Avrupalılar, güçsüzlük, ilgisizlik veya görüş birliğine varamamaları nedeniyle anlaşmazlığın giderilmesinde şimdiye kadar başarılı olamadı. Kim Libya'nın sahil korumasını para ve ekipman ile destekliyorsa, siyasi istikrarın sağlanması için de çaba göstermeli. Libya'nın da, Suriye veya Yemen'de olduğu gibi diğer ülkelerin vekalet savaşına sahne olması tehlikesi büyük. Bunu engellemek de çok kolay değil. Çünkü savaşan taraflar arasında arabuluculuk yapmaya çalışan Rusya ve Türkiye de, Libya'da kendi çıkarlarıyla ilgileniyorlar."
Almanya, Fransa ve İngiltere, İran ile imzalanan nükleer anlaşma kapsamında ihtilaf çözüm mekanizmasını devreye soktu. Mekanizmanın işlememesi halinde Tahran'a karşı Birleşmiş Milletler yaptırımlarının uygulanması gündeme gelecek. Münih'te yayımlanan Süddeutsche Zeitung, İran ile krizin tırmandığına dikkat çekiyor.
"Avrupalılar, İran'a nükleer anlaşmayı ne pahasına olursa olsun korumayacakları mesajı verdi. Şimdi gerilimi sona erdirmeye çalışmaları ve Macron'un girişimi ile oluşturulan fikirleri hayata geçirmeleri gerekiyor. Bu ancak, İran rejiminin füze programı dahil bölgesel güvenliğe ilişkin konularda müzakereye yanaşması ile mümkün olabilir, ki bu iki nokta Avrupa tarafından haklı olarak sert bir şekilde eleştiriliyor. General Süleymani'nin ABD tarafından öldürülmesi bu müzakereyi zorlaştırdı. Yolcu uçağının Tahran yakınlarında vurulmasının bir düşünme molası sağlayacağı da şüpheli. İran ve ABD arasında bir savaş belki şimdilik engellendi ama kriz her geçen gün tırmanıyor."
Kölner Stadt-Anzeiger gazetesindeki yorumda İran olmadan nükleer anlaşmanın işe yaramayacağı görüşü savunuluyor.
"Avrupalılar anlaşmayı kurtarmak istiyor. Hâlâ İranlılar da. Avrupalıların da İranlıların da ortak çıkarlarına odaklanmaları ve Amerikalıları müzakere masasına oturtmaları gerekiyor. Kendini iş bitirici olarak tanımlayan Donald Trump için yeni bir nükleer anlaşma görüşmelerine başlamayı cazip hale getirmeleri lazım. Yeni bir isim taşıyan, Ortadoğu'daki kırılgan iktidar yapısını dikkate alacak bir anlaşma. ABD olmadan, işe yarayacak bir nükleer anlaşma olmaz."
Ludwigshafen'da yayımlanan Rheinpfalz gazetesinde de aynı konu işleniyor.
"Tahran uzun süre bekledi ve Avrupalıların ekonomik olarak da yardım edebileceği ümidiyle, adım adım ilerledi. Ama ABD'nin gücü çok büyük. Alman firmaları, ABD yaptırımlarıyla karşı karşıya kalacakları korkusuyla İran'dan kaçınıyorlar. Avrupalılar, Trump'a karşı koymaya hazır olmadığı sürece, anlaşma da geçerliliğini yitirecek. İhtilafın çözümü için verilen 60 günlük sürenin sonunda Berlin, Paris ve Londra anlaşma uyarınca yeniden yaptırım uygulamak zorunda kalacaklar. Trump tam da bunu hedefliyor. İran'da sert tutumdan yana olanların düşünceleri de teyit edilmiş olacak: Batı'ya hiç güvenilmez."
DW Türkçe / 15.01.20