Spiegel Online, "Patron Kim?" başlığıyla yayımladığı analizde Erdoğan açısından olumlu bir bilanço çıkarıyor:
"Beyaz Saray'da -en azından- kamuoyuna yansıyan, basın toplantısı kısmında; sanki dünyanın en güçlü ülkesinin başkanı Trump değil de Erdoğan'mış gibiydi. Türkiye Cumhurbaşkanı bu fırsattan istifade ederek, basın mensupları önünde ABD'ye öğüt verdi ve eleştirdi.[...] Ziyaretten memnun olması gereken taraf, Türkiye Cumhurbaşkanı. Buluşma somut bir sonuç getirmedi. Ancak Türk ordusunun Suriye'nin kuzeyine girmesiyle ABD ve Türkiye arasındaki ilişkilerin bir müddet ciddi bir biçimde sarsılmış olduğu izlenimi, bu ziyarete hiç bir şekilde yansımadı. Görünen o ki, Trump Erdoğan'la ilişkileri sil baştan başlatmak niyetinde."
Almanya'nın önemli ekonomi gazetelerinden Handelsblatt'ın yorumunda da Trump ve Erdoğan'ın iki ülke arasındaki iyi ilişkilere vurgu yaptığı ancak ikili ilişkilerdeki mevcut sorunları aşmak için somut çözüm getirmedikleri belirtiliyor:
"ABD Başkanı Trump ve Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan görüşmesini 'az içerik çok pohpohlama' şeklinde özetlemek mümkün.[...] Çünkü iki ülke arasındaki mevcut büyük sorunların hiç biri bu görüşmeyle aşılabilmiş değil. Ne Suriye konusu, ne Rus savunma sistemlerinin alımı, ne de Ermeni tasarısıyla ilgili tartışma."
Zeit Online'da Edoğan ve Trump için "Ruh ikizi" başlığıyla verilen yorumda da görüşmenin sorunlara çözüm bulmadığı vurgulanıyor:
"Şu an dünyayı ve Amerikan Kongresini meşgul eden pek çok sorun bu görüşme sonrasında da çözümsüz kaldı. Suriye'nin kuzeyinin durumu ne olacak? ABD, Erdoğan'ın ülkedeki sığınmacıları Suriye'nin kuzeyine yerleştirme planına destek verecek mi? Amerikan yönetimi Türkiye'nin ricasını yerine getirip YPG ile işbirliğini bitirecek mi? Kürtlere ne olacak? İki liderin bu sorulara yanıt vermesi gerekiyor. Ancak Washington ziyaretinin Erdoğan'ın işine yaradığını söylemek mümkün. Çünkü Trump'la her doğrudan temas Türkiye Cumhurbaşkanı için bir kazanım niteliğinde. Her ne kadar büyük bir çelişki olsa da şu an aslında Türkiye ve ABD ilişkileri derin bir krizde ancak Erdoğan ve Trump şaşılacak bir biçimde kişisel olarak iyi anlaşıyor. İşte iki lider arasındaki bu kişisel bağ da bu iki NATO müttefiki arasındaki ilişkilerin tamamen kopmamış olmasının ana sebebi."
DW Türkçe / 14.11.19