Jamal Iqrith
Filistin protestolarına karşı baskılar artırılıyor: Federal Meclis'te Çarşamba "Gündem Saati." Hapis cezaları ve vatandaşlıktan çıkarma çağrıları…
Filistin'le dayanışmanın Hamas'a destek ve antisemitizmle eşdeğer tutulması yalanı patronların meselesidir: Geçtiğimiz günlerde yaşanan Filistin'le dayanışma eylemlerinin akabinde, Başbakan Olaf Scholz (SPD) salı günü İsrail'e yapacağı ziyaret öncesinde Berlin’de "Almanya'da antisemitizme karşı sert müdahale etme" çağrısında bulundu. Scholz, yasaların "en sert biçimde" uygulanmasının gerekli olduğunu ifade etti. Scholz ayrıca Hamas faaliyetlerine getirilmesi planlanan yasağa ve Filistinli mahkumlarla dayanışma ağı "Samidoun"un yasaklanmasına da işaret etti.
Federal Meclis üyesi Thorsten Frei (CDU): Alman vatandaşlığına geçmek isteyenler "İsrail'in var olma hakkını itiraf etmek durumundalar" diye görüş bildirdi. FDP Meclis Grup Başkanı Christian Dürr ise son günlerde "Alman sokaklarında da" görülen şeyleri utanç verici olarak nitelendirdi. Başkan Yardımcısı Robert Habeck (Bündnis 90/Die Grünen): Almanya'da "Hamas terörünü" alenen "kutlayanlar" ve "antisemitizmi yayanlar" sonuçlarına katlanmalıdır diyerek göstericilere karşı daha sert müdahale etme çağrısında bulundu.
Federal Meclis çarşamba günü Trafik lambası fraksiyonu (FDP-SPD-Yeşiller) ve CDU/CSU parlamento grupları tarafından talep edilen "güncel konular saatinde" "Filistin yanlısı sempati gösterileri" ile nasıl başa çıkılacağını tartışacak. Birlik parlamento meclis grubu başkanı Friedrich Merz (CDU), "şiddetin yüceltildiği tahammül edilemez görüntülerin" ortadan kalkması için ne gerekiyorsa yapılmalı diye ifade etti. "Güncel konunun" programının başlığı: "Almanya'da terörün yüceltilmesini önlemek -antisemitizmle kararlı bir şekilde mücadele etmek". Bu arada, sözde polis sendikası başbakana yazdığı bir mektup ile "özel bir iç güvenlik fonu" talebinde bulundu. Ona göre diğer şeylerin yanı sıra, "terörle mücadele" "yeteri kadar finanse edilmiyor".
CSU'ya göre "İsrail'e karşı kışkırtan herkimse " bundan sonra altı aya kadar hapis cezasına çarptırılmalı. Bu açıklamayı, Eyalet Parlamentosu grup başkanı Alexander Dobrindt Bild am Sonntag'a yaptı. Ona göre bundan sonra İsrail hükümetine yönelik en temel eleştirinin antisemitizm ile suçlanması "özellikle bir halkı kışkırtan ağır bir suç" olarak görülmeli. Hamburg'da polis pazar günü yayınladığı genelge ile "Filistin yanlısı" gösterilere katılanlara 500 Avro’ya kadar para cezası ve bu gösterilere çağrı yapanların da bir yıla kadar hapis cezasına çarptırılacaklarını duyurmuştu. Dobrindt'e göre CSU ayrıca "ithal edilen antisemitizme" karşı önlem alınmasını da talep etmekte. "Çifte pasaportlu terör destekçilerinin" Alman pasaportları iptal edilmeli ve Almanya'da ikamet etmeleri yasaklanmalıdır.
Berlin'in göçmenlerin yoğun olduğu Neukölln semtinde polis, savaşın başlamasından bu yana "Filistin atkıları" ya da Filistin bayrakları gibi "Filistin yanlısı" sembolleri taşıyan kişileri taciz etmekte. Bu bağlamda başkentte yapılacak olan her türlü protesto gösterileri, “halkı kışkırtma ve şiddet eylemlerine yol açabileceği” gerekçesiyle 20 Ekim'e kadar yasaklanmış durumda. Berlin Savcılığı daha önce "From the River to the Sea, Palestina will be free" -"(Ürdün) Nehrinden Denize kadar, Filistin Özgür Olacak"- sloganının yasal olarak cezalandırılabileceğini duyurmuştu. Ancak Berlin İdare Mahkemesi daha ağustos ayında bu sloganın "kendi başına antisemit olmadığına" ve "soykırıma atıfta bulunmadığına" karar vermişti.
Filistinli Hamas üyelerinin 7 Ekim'de Gazze Şeridi'nin etrafındaki bariyerleri aşarak İsrail topraklarında askeri üslere ve birçok kere de sivillere yönelik saldırılar gerçekleştirmesinin ardından Almanya'da bu eylemi silahlı direniş olarak selamlayan tek tük gösteriler düzenlendi. Gösteriler artık İsrail'in yoğun nüfuslu kıyı şeridine yönelik bombardımanına ve uygulanan ablukaya yöneliktir.
Mevcut ırkçı kışkırtma ve propagandayla cesaretlendirilen bu savaş coşkusu, görüş açısını daha da daraltmakta. "İsrail yanlısı" burjuva mutabakatta sapma cesareti gösteren herkes, "Yahudi düşmanı tanrı savaşçıları" ile aynı kefeye konulmakta. Almanya sokaklarında Gazze'deki olayları "soykırım" olarak tanımlayan ya da özgür bir Filistin, yerleşimci sömürgeciliğinin ve Apartheid'ın son bulmasını talep eden ve "sadece" katledilen Filistinli sivilleri anmak isteyen herkes, artık bundan sonra kendilerini iftira atılmış olarak değil, aynı zamanda yargı tarafından kovuşturuluyor olarak bulacaklar.
Junge Welt gazetesinin 17.10.23 tarihli sayısından alınmıştır