Zana depremi – Cevdet Aşkın

  • Arşiv
  • |
  • Basın
  • |
  • Kürt Sorunu / Azınlıklar
  • |
  • 15 Haziran 2012
  • 04:44

ANALİZ Diyarbakır Bağımsız Milletvekili Leyla Zana’nın dün Hürriyet gazetesine yaptığı açıklamaları okuduğumda ilk tepkim “Bu, bir kopuştur” oldu. Radikal Yazıişleri’nin yuvarlak masasına birkaç dakika sonra aktarılan BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’ın Fırat Haber Ajansı’na düşen “Her kim Başbakan’dan umutluysa bu saflıktır, AKP gibi düşünmektir” sözleri bu tespiti teyit eder nitelikteydi. Çok net. Zana’nın farklı amaçla da olsa Kürt sorunundan söz edilmemesini salık vermesinden tutun da çözüm için önerilerinin kimlik/kültürel çerçevede kalmasına kadar BDP/PKK/DTK’dan farklı bir çizgide yürümeye karar vermiş olduğu anlaşılıyor. PKK’nın tavrı PKK bu durumu kabul etmez. Zana’nın akla uygun ifadelerinin, objektif tespitlerinin ve iyimserliğinin örgüt açısından önemi yoktur. Çünkü Kandil, devlet ile en şiddetli çatışmasını yaşadığı, Öcalan’la irtibatın 27 Temmuz’dan beri kesik olduğu bir konjonktürde Zana gibi uluslararası çapta bir şahsiyetin farklı telden çalmasına ya da cephe içinden ‘gedik’ açmasına katlanamaz. Örgütün tepkisinin Zana’nın bu söylemini devam ettirmesine bağlı olarak da şekillenmesini beklemek gerekiyor. Ankara’nın Kürt sorunu adına konuşacak, PKK’dan farklı bir odak oluşturma çabası biliniyor. Kemal Burkay’ın bu konuda beklentileri karşılamadığı göz önüne alındığında Zana’nın onun yerine hazırlanması söz konusu ise örgütün söylemini sertleştirmesi şaşırtıcı olmayacaktır. Kritik zamanlama Ne olursa olsun ABD Savunma Bakanı Leon Panetta’nın Ankara’ya siyasi çözüm tavsiyesinde bulunduğu, Karayılan’ın Clinton’a “Barzani’den ne farkımız var?” mesajını gönderdiği ve medya organlarında çok yer bulmasa bile şiddetli çatışmaların yaşandığı bir dönemde Zana’nın yaptığı bu çıkış işlevsellik taşıyor ve bizlere silahların susması yönünde arayışların olduğunu gösteriyor.

Radikal / 15.06.12