Lübnan'daki Filistinliler tarafsız kalmaya çalışıyor - Kassim Kassim

  • Arşiv
  • |
  • Ortadoğu
  • |
  • Değerlendirme
  • |
  • Eylem-Etkinlik
  • |
  • 22 Haziran 2012
  • 12:04

20 Haziran 2012

Lübnan'ın kuzeyinde Lübnan ordusunun elindeki iki Filistinlinin ölümünden sonra Filistinli fraksiyonlar Lübnan'ın patlamaya hazır iç anlaşmazlıklarından kampları uzak tutmak için çabalıyor.

Nehr el-Berid Filistin mülteci kampının yıkılmasının üzerinden beş yıl geçti (Lübnan ordusu ile selefi Feth-ul-İslam adlı örgüt arasında aylarca süren çatışmalarda kamp büyük ölçüde yıkıldı ve Filistinli mülteciler diğer kamplara sığındıK.B.). Son birkaç yıldır kamp berbat bir durumda, sadece %20'si yeniden inşa edildi. Sakinleri çok zor şartlar altında yaşıyor.

Kamptaki eski mezarlık siviller için yasak bölge, çünkü ordu burayı askeri bölge ilan etti, böylece mezar ziyaretleri dini bayramlar ya da ordunun belirlediği zamanlarla kısıtlandı.

Ordu, kampın yeniden inşası için master planın hazırlanmasına bizzat katıldı. Planlamaya katılan subaylar, kamptaki yolların askeri araçların geçişine izin verecek genişlikte olmasını sağlamak için “savaştı”. Ordu ayrıca kanalizasyon kanallarının, bunların tünel ve siper olarak kullanılmasını önleyecek kadar dar olmasını talep etti.

Kamp halkı için tüm bunlar, ordunun izin politikası ile kıyaslandığında pek bir şey ifade etmiyor. Kamp sakinlerinin böyle bir izni olmaksızın kampa girmeleri yasak. Ordunun verdiği bu kağıt parçası, bu yüzden el-Berid halkının çoğunluğu için kimlik kartından bile önemli hale geldi.

Tüm bunlar, Lübnan'ın kuzeyindeki el-Berid ve Beddavvi kamplarında Lübnan ordusu ile Filistinli gençler arasında çatışmalara yol açtı, iki kişinin ölümü ve onlarca kişinin yaralanmasıyla sonuçlandı.

Filistin kampları, el-Berid ve Sayda'daki Ayn el-Hilve kampı (Lübnan'ın güneyinde yer alan ve Lübnan'daki en büyük Filistinli mülteci kampıK.B.) sakinleri ile salı günü dayanışmalarını gösterdiler ve Ayn el-Hilve'de yaralanıp pazartesi akşamı ölen Halid Yussif'in ardından yas ilan edildi.

Yussif, başından girip boynundan çıkan bir kurşunla vurulmuştu – kurşunu atanın kimliği belirsiz. Ordu, kendisinin ateş açmadığını vurguladı ve üçüncü, bilinmeyen bir tarafın karıştığına dair şüpheler var.

Ayn el-Hilve'de İslamcı fraksiyonlar ve FKÖ fraksiyonu el-Kife el-Musalla teyakkuza geçti ve ordu ile yas tutanlar arasında bir barikat kurdu. Buna rağmen yas tutanlar kampın eteklerindeki el-Taamir ve Darb el-Sim'deki askeri kontrol noktalarını taşa tuttular.

Mülteci kamplarının etraflarındaki gelişmelere ilişkin “ayrı durma” politikası izleme çabasına karşın, bazı kampların sakinleri kendilerini sık sık olayların içinde buluyor.

Örneğin, Refik Hariri'nin 2005'te suikasta uğramasının ardından Lübnan siyasi kutuplaşmasının doruğunda çatışmanın tüm tarafları Filistinlileri kendi tarafına çekmeye çalıştı.

Bazısı bunu Filistinlilerin Lübnan'daki “Sünni ordusu” olabileceği ve bu nedenle Gelecek Hareketi'nin (Hariri ailesinin liderliğini yaptığı Lübnanlı Sünni siyasi hareketK.B.) yanında yer almaları gerektiği inancıyla yaptı.

Diğer taraftan Hizbullah “hepimiz bir davayı paylaşıyoruz” fikrine dayanarak mültecilerin müdahil olmalarını önlemeye çalıştı. Filistinli fraksiyonların Lübnan meselelerine karışmama kararı almasına karşın bazı gelişmeler onları o vakit Nehr el-Berid kampında olduğu gibi karışmaya zorladı.

Olayların içine çekilmeye isteksiz olan Filistinli fraksiyonlar, Filistin Halk Kurtuluş Cephesi Siyasi Büro üyesi Mervan Abdil-Al'ın El-Ahbar'a dediği gibi “biz Filistinliler hiçbir Lübnan iç çatışmasına taraf olmamalıyız” diye diretti.

“Biz, fraksiyonlar, olanlar karşısında kampları tarafsız tutmalıyız. Lübnan ve Suriye'de bizim genel tutumumuz budur” diyor Abdil-Al. Ancak belli bir tarafın “ülkedeki en zayıf fraksiyonu yani Filistin kamplarını hedef alarak Lübnan'daki gerilimi tırmandırmaya” karar verebileceği kaygısını da gizlemedi.

Filistinli İslami Cihad'ın Lübnan'daki temsilcisi Ebu İmad el-Rifai, “Filistin tarafında şimdilerde, 7 Mayıs 2008 olayları (Hizbullah'ın Beyrut'ta 14 Mart bloğuna karşı silahlı üstünlük sağladığı çatışmalarK.B.) zamanı hariç, çevremizde olup bitenlerden kendimizi ayrı tutmada katı olmalıyız diyen, daha önce hiç olmamış bir konsensüs olduğunu” söyledi el-Ahbar'a.

Rifai ayrıca “çekişmenin Filistin halkının çıkarına olmadığını” vurguladı, şu durumda herkesin “sakinlikten ve kampların herhangi bir iç çekişmeye karışmasına engel olmaktan” muhtemelen kazanabileceğini sözlerine ekledi.

Ayn el-Hilve'den önemli bir İslamcı isme göre şimdilerde Filistinli fraksiyonlar, Filistinlilerin Lübnan iç çatışmalarına taraf olmalarını önlemek için, 7 Mayıs 2008 olayları sırasında olduğu gibi, birbirleriyle daha iyi iletişim kurmak için bir takip komitesi oluşturmaya çalışıyor, çünkü bilhassa “bu sene Lübnan'da yaz oldukça sıcak geçeceğe” benziyor.

Aynı yetkili, kamptaki İslamcı fraksiyonlar ile toplantısı sırasında fraksiyonların Lübnan'daki veyahut Suriye'deki iç çatışmanın bir tarafı olmayacaklarını ona söylediklerini doğruladı.

Örneğin Nehr el-Berid'de Fuad Lubani'nin cenazesi sırasında Hizb-ut-Tahrir Suriye muhalefetinin bayrağını açmaya çalışınca düzenleyiciler bayrağı indirdi, cenazeye katılan bir isme göre “çünkü biz Suriye'de meydana gelenlerin bir parçası olmak istemiyoruz”.

Lubani'nin gömülmesinden önce cenaze alayı kampın dar sokaklarında bir yürüyüş düzenledi. Kamp sakinleri kamptaki bloke edilen yolları açtı, ancak talepleri karşılanıncaya kadar yol kenarına bir protesto çadırı kurmaya karar verdiler.

Nehr el-Berid ve Ayn el-Hilve'de son zamanlarda meydana gelenler olayların, kamplardaki Filistin silahları sorunu (Lübnanda Filistin mülteci kamplarının güvenliğini Filistinli fraksiyonlar sağlıyor. Çoğu savaştan kalan silah stoku, Lübnan siyasetinin en hararetli tartışma konularından biridirK.B.) üzerinde önemli bir etkisi oldu. Filistinli Güçler İttifakı (FKÖ karşıtı) son olayların “Filistin silahlarının bizi koruduğunu” kanıtladığına inanıyor ve bu konunun artık ortaya atılmasını veya tartışılmasını önleme niyetinde olduklarını söyledi.

Bazı yetkililer ordunun sevk ve idare şeklinden duyduğu kızgınlığı ifade ediyor. Lübnan istihbarat başkanı General Edmond Fadel bir toplantı sırasında ordunun bitkin, askerlerin gergin olduğunu söyledi ve ordunun ana görevinin ülkenin iç güvenliğini sağlamak olmadığını sözlerine ekledi.

Fakat Filistin Güçleri İttifakı'ndaki yetkililer Fadel'in sözlerini “Ordu kendisini gergin hissediyor diye her gün kayıp vermemiz mi gerekiyor?” diyerek yorumladılar.

Daha sonra bu aşamada “Ordu ile iletişim kurmayacağız, çünkü biz onların peşinde koşmamıza rağmen onlar pek oralı değiller” diye teyit ettiler.

“Ancak olayların kontrolümüzden çıkmaya başladığını bilmiyorlar” diye de uyardılar.

Lübnan merkezli El-Ahbar gazetesinin İngilizce sitesinden kizilbayrak.net tarafından çevrilmiştir.