Gerici-faşist rejim TMY-ÖYM ile baskı ve terörü tırmandırıyor...

  • Arşiv
  • |
  • Siyasal Gündem
  • |
  • Devlet terörü
  • |
  • 12 Haziran 2012
  • 10:00

Faşist baskı ve teröre karşı birleşik-militan mücadele!


(12.06.12) - İçerde ve dışarda savaş ve saldırganlık pozisyonu alan sermaye devleti, Özel Yetkili Mahkemeler'in kaldırılması, “yargılamanın yumuşatılması” ve uzun tutuklulukların sona erdirilmesi söylemleri eşliğinde dinci-gerici AKP iktidarı eliyle Kürt halkına, ilerici ve devrimci güçlere yönelik faşist baskı ve terörü tam gaz sürdürüyor.

Terörle Mücadele Yasası (TMY) ve özel yetkilerle donatılmış olan Özel Yetkili Mahkemeler (ÖYM) eliyle ülkeyi açık bir hapishaneye çeviren AKP-cemaat yargısı, tam bir keyfiyet içerisinde ilerici, yurtsever ve devrimci güçleri zapturapt altına almak için seferber ediliyor. Faşist yasalarla devlet terörü kurumsallaştırılıyor.

Kürt halkının oylarıyla seçilen binlerce Kürt siyasetçisinin düzmece iddianamelere dayanılarak tutuklanması ve zindanlara atılması gerici-faşist rejimin “demokrasisinin” sınırlarını ortaya koymaya yetiyor. Sokak ortasında infazların meşrulaştırılmasının aracı olarak kullanılan TMY ile parasız eğitim isteyen öğrenciler hapishanelere atılıyor.

TMY-ÖYM: Gözaltı, tutuklama ve ceza terörü...

Son günlerde “yargının yumuşatılması” manipülasyonu ile üzerinde değişiklikler yapılacağı belirtilen Özel Yetkili Mahkemeler, sermaye devletinin faşist baskı ve terör makinesi olarak çalışıyor. Devrimci ve ilerici güçler ile Kürt halkına yönelik gerçekleştirilen gözaltı-tutuklama dalgalarını yılları bulan hapis cezaları ile tamamlıyor.

Sermaye devletinin TMY-ÖYM silahına sarılarak hayata geçirdiği saldırıların en çarpıcı örneklerinden biri “KCK operasyonları” adı altında hayata geçirilen baskınlar, gözaltılar ve tutuklamalar. Kürt halkının meşru taleplerini karşılamayan ve Kürt sorunu karşısında çözümsüz kalan sermaye düzeni ardı arkası kesilmeyen operasyonlarla Kürt halkının iradesini kırmaya ve teslim almaya çalışıyor.

Kürt milletvekillerini bir yıldır cezaevinde tutan sermaye devleti, yeni ÖYM'ler eliyle Kürt halkının seçtiği genel ve yerel temsilcileri üzerinde de faşist baskı ve terörü eksik etmiyor. Milletvekilleri hakkında sürekli fezlekeler hazırlanırken, geçtiğimiz günlerde Van örneğinde de görüldüğü gibi, BDP'li belediyeleri basıyor, belediye başkanlarını ve yöneticileri tutukluyor.

Öte yandan, devrimci, ilerici ve yurtsever güçlere yapılan baskınlarda ortaya konan en uydurma gerekçeler bile ÖYM tezgahında 'tutuklama deliline' döndürülüyor. ÖYM'ler Grup Yorum konserine katılmak, afiş asmak, puşi takmak ya da alakasız telefon görüşmeleri gibi birçok gerekçeden tutuklama için yeterli 'delil' yaratıyor.

Bununla da yetinmeyip, uydurma 'delillere' dayanarak açtığı davalardan ceza yağdırıyor. Puşi taktığı gerekçesiyle tutuklanan, iki yılı aşkın bir süre sonra serbest bırakılan Cihan Kırmızıgül'e “örgüt üyeliği” iddiasıyla 33 yıl hapis cezası verilmesi ve Roman Çalıştayı'nda parasız eğitim pankartı açtıkları için tutuklanmalarının ardından serbest bırakılan Ferhat ve Berna'ya 8.5 yıl hapis cezası verilmesi bile ÖYM'lerden saçılan ceza terörünün boyutlarını gösteriyor.

Faşist ablukayı dağıtmak için...

Dışarda kardeş halkalara yönelik savaş ve saldırganlık politikası izleyen, emperyalist savaş çığırtkanlığı yapan Türk sermaye devleti, içerde de sosyal yıkım saldırılarıyla işçi ve emekçilerin köleleştiriyor, sefalet koşularını dayatıyor. Kürt emekçilerinin taleplerini karşılamak bir yana inkar ve imha saldırılarını daha da ağırlaştırıyor. Kürt köylülerini savaş uçakları ile bombalayarak katlediyor. Tüm bunları yaparken de elini rahatlatmak isteyen sermaye devleti toplumsal muhalefeti ezerek sindirmeye çalışıyor.

Gerici-faşist rejimin, TMY ve ÖYM gibi zorba yasalar eliyle yarattığı faşist abluka ise ancak işçi ve emekçilerin, Kürt halkının, ilerici ve devrimci güçlerin birleşik-militan mücadelesiyle dağıtılabilir.