42. yılında 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişi yolumuzu aydınlatıyor...

  • Arşiv
  • |
  • Sınıf Hareketi
  • |
  • Değerlendirme
  • |
  • 15 Haziran 2012
  • 05:19

15-16 Haziran ruhuyla mücadeleye!


15-16 Haziran’ın üzerinden 42 yıl geçmesine rağmen hala da birçok yönüyle aşılamayan bir işçi direnişidir. Bu da haliyle onu, üzerinden 42 yıl geçmesine rağmen üzerinde ciddiyetle düşünülmesi, dersler çıkarılması ve örnek alınması gereken bir tarihsel olay haline getirmektedir. Diğer taraftan sınıf bilincinin, tarih bilincine sahip olmaktan, toplumsal olaylara tarihin aynasından bakmaktan geçtiği düşünülürse, özellikle genç işçi kuşakların sınıf bilincinin geliştirilmesi için böyle bir direnişten daha işlevsel bir tarihsel olay zor bulunur.

Ayrıca içerisinde bulunduğumuz siyasal-toplumsal şartlarda işçi sınıfının her zamankinden fazla 15-16 Haziran Direnişi’ni anlamaya ve ondan öğrenmeye ihtiyacı vardır. Öyle ki işçi sınıfı, ileri bir sınıf bilincine ve mücadele kapasitesine sahip olamadığı bugünkü koşullarda yolundan saptırılmakta, düzen partilerine yedeklenebilmektedir. Düzen cephesi, dağ gibi yığılmış sorunlarına ve tüm iç çatışmalarına rağmen toplumu yönetebilme başarısı gösterebilmektedir. Fakat 15-16 Haziran Direnişi işçi sınıfının bağımsız bir hareket olarak mücadele sahnesine çıktığında toplumsal düzeyde safların nasıl da sınıf ilişkileri temelinde net biçimde çizildiğini göstermektedir.

15-16 Haziran Direnişi işçi-emekçilere, dostun düşmanın kim olduğunu net biçimde anlatmaktadır.

15-16 Haziran 1970’te ordusu, sağı-solu tüm düzen partileri, polisi, sendika ağası bir bütün olarak işçi sınıfına karşı cephe almış, onun hareketini ezmek için elbirliği etmişlerdir.

Ortada bulunan yakın dönemin birçok deneyimi de, esasında işçi sınıfının kendi çıkarları doğrultusunda mücadele sahnesine çıktığında ve belli bir kararlılıkla yürüdüğünde, düzenin çok yönlü saldırıları altında bunalan ve yönünü şaşıran ezilen milyonlar için nasıl da bir umut haline gelebileceğini göstermiştir. Emek-sermaye çelişkisi üzerine kurulu olan kapitalist düzene karşı bağımsız bir toplumsal kuvvet olarak hareket etmeye muktedir yegane güç işçi sınıfıdır. İşçi sınıfı devrimci bir bilinçten, bunun gerektirdiği politik bir düzeyden yoksun olmasına rağmen kendi hak ve talepleri uğruna yürüttüğü sınırlı mücadelesiyle dahi toplumsal-siyasal alanı belirleyebilmekte, toplumu burjuva klik mücadeleleri dışında sınıf ilişkileri alanında düşünmeye ve konumunu belirlemeye zorlamaktadır.

Bu koşullarda 15-16 Haziran Direnişi’nin, sınıf hareketinin mevcut sorunları ve gelişiminin önündeki engelleri düşünüldüğünde, nasıl eğitici bir ders olduğu daha iyi anlaşılmaktadır. Çünkü 15-16 Haziran Direnişi, işçi sınıfının önüne dikilmek istenen engelleri nasıl yıktığına da tanıklık etmiştir. 15-16 Haziran Direnişi’ne konu olan saldırı ile düzen, DİSK şahsında Türk-İş’in işbirlikçi sendikal barikatını aşarak DİSK’i kurmuş olan işçi sınıfının geri püskürtmek istemiştir. Fakat, 15-16 Haziran Direnişi’yle işçi sınıfı bu saldırıyı püskürtmekle kalmamış, bilinç ve mücadele kapasitesini daha da ileri bir noktaya taşımıştır. Zira direniş DİSK üyelerini aşıp Türk-İş üyesi işçi bölüklerini de içine alarak genel bir sınıf eylemi haline gelmiştir.
Bu noktada işçi sınıfı 15-16 Haziran’dan, bugünün sorunlarına yanıtlar vermek üzere, iki temel ders çıkarmalıdır. Birincisi, işçi sınıfının birleşik militan mücadelesiyle sermayenin engellenemez denilen saldırılarını püskürtmek mümkündür. İkincisi ise, başta sendikal bürokrasi aracılığıyla sınıfın önüne konulan engeller, ancak sınıfın tabandan kurulacak mücadele birliği ile kolaylıkla aşılabilir.

15-16 Haziran Direnişi’nin dersleriyle donanmış bilinçli ve örgütlü bir işçi sınıfı için bu engelleri aşmak zor değildir.

Şu an sermaye iktidarı; işgüvencesinden sosyal hakların gaspına, kölece çalışma koşullarından düşük ücrete, kıdem tazminatının tırpanlanmasından sendikalar yasasına kadar işçi sınıfını örgütsüzleştirmede ve sosyal yıkım saldırılarını hayata geçirme noktasında kararlı görünmektedir. Sermaye, sendikal ihanet şebekesinin de büyük desteği sayesinde saldırılarını uygulamakta hemen hiçbir sorun yaşamamaktadır.

42 yıl önce 15-16 Haziran Direnişi’ni yaratan onbinlerce işçinin militan eylemi sermaye ve partilerinin kapsamlı örgütsüzleştirme saldırısına karşı koymuş ve kazanmışlardı. İki gün süren militan eylemlerin ardından devlet yasa değişikliklerini geri çekmek zorunda kalmıştı.

Sermaye ve uşakları, bugün daha beter saldırıları gündeme getirmektedir. İşte bunun için 15-16 Haziran Direnişi’ni rehber edinmeye daha çok ihtiyaç vardır. Yeter ki devrimci güçler, ilerici unsurlar bu bilinçle günün görevlerine sarılsınlar. 15-16 Haziran Direnişi’nin deneyimleri ışığında işçi sınıfının mücadelesinin ve örgütlenmesinin önündeki gerici barikatları yıkmak için seferber olsunlar. Zira günün en acil görevi sınıfın önüne konulmuş barikatları yıkarak birleşik-siyasal, militan bir sınıf hareketi yaratabilmektir. 15-16 Haziran Direnişi’nin güncel çağrısı budur.