BM raporunun yansıttığı dünyada kadın gerçekliği

BM kurumlarına ait raporların ve bu tablonun kanıtladığı üzere, kapitalizmin sömürüye, ücretli köleliğe, çıkara ve baskıya dayalı yapısı, yaşamın her alanında insanları insanlığından çıkarmaktadır. En büyük bedeli ise kadınlar ve çocuklar ödemektedir. Bunu sona erdirmenin yolu, burjuva düzene karşı her alanda mücadeleyi yükseltmekten geçmektedir.

  • Kızıl Bayrak yazıları
  • |
  • Kadın
  • |
  • 05 Temmuz 2019
  • 20:05

Birleşmiş Milletler (BM) Kadın Birimi, 25 Haziran’da “Değişen Dünyada Aile” başlıklı, 2019-2020 Dünya Kadın İlerleme Raporu’nu açıkladı. Rapora göre, kadınlar için en tehlikeli yer kendi evleri.

BM Uyuşturucu ve Suç Ofisi (UNODC) tarafından da 2018 Kasım’ında, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü vesilesi ile “Küresel Cinayet Raporu” açıklanmıştı. Bu raporda da evin içinin en tehlikeli alan olduğu ifade edilmiş, tüm dünyada kadınlar cinayetlerinin %34’ünün partnerleri tarafından, %24’ünün aile üyeleri tarafından, %42’si aile dışı kişiler tarafından gerçekleştirildiği belirtilmişti.

Aile içinde yoğunlaştırılmış hali ile gördüğümüz sorunlar aslında kapitalist dünya düzeninin, sermaye devletlerinin, din hegemonyasındaki toplumsal yaşamın yansımalarıdır. Kapitalist toplum, “Aile, toplumun en küçük yapı taşıdır” önermesiyle de bunu zaten kabullenmektedir.

Kadın cinayetleri, kadına yönelik şiddet, taciz, tecavüz, çocuk istismarı neden en çok aile çevresinde, yakın ilişkiler içinde yaşanmaktadır? Bunun en temel nedeni, bunların bugünün toplumunda normal(!)leştirilmesidir. Babanın, kocanın, hatta erkek çocuğun aile içindeki hakimiyeti aile içindeki kadınların, kızların sürekli tahakküm altında bir yaşam sürmesine neden olur. Modernleşmiş bir toplum olan kapitalizm, bu noktada belli ilerlemelere ihtiyaç duymuş, bunu da belli sınırlarda hayata geçirmiştir. Fakat sorunun temel halkasının kırılmasına asla izin vermemektedir. Kendi hakimiyetini kurabileceği geleneksellik, kendi dengeleri için de ihtiyaç olduğu ölçüde kadına yönelik her türlü gericiliği olduğu gibi sürdürmektedir.

Kadına ve çocuğa yönelik sapkınlıkların aile içinde yaşanmasının nedenlerinden bir diğeri de düzenin işçi ve emekçilere dayattığı yoksulluk, savaş hali, baskı, geleceksizlik gibi sorunların yarattığı travmatik durumdur. Aile içinde kendini her şeyin hakimi olarak gören, bir yandan egosu alabildiğine şişirilen, öte yandan düzen karşısında zavallılaştırılan erkek, psikolojik travmasını veya kışkırtılan saldırganlığını da en çok aile içinde sergileyebilmektedir.

Tüm bunlarla birlikte tacizin, tecavüzün kadın tarafından hak edildiği, çocuk istismarının, çocuk gelinliğin normalleştirildiği bir zihniyet örülmektedir. Özellikle dinci gericiliğin baskın olduğu ülkelerde sorun katmerli olarak yaşanmaktadır. Asya, Afrika ve Orta Doğu’da faaliyet gösteren Küresel İslam Aile Hukuku Projesi üyesi, Mısırlı kadın hakları savunucusu Marwa Sharafeldin, cinsel birleşmenin nikahla gelen bir hak olarak görüldüğünü belirtmektedir.

Kadına yönelik şiddetin farklı boyutlarına dair istatistiklere bakıldığında şöyle bir tablo görülmektedir:

- Kadın cinayetlerinin %60’ı aile üyeleri tarafından gerçekleşiyor.

- Dünyada her gün 137 kadın katlediliyor.

- 15-49 yaş arasındaki 5 kadından biri katlediliyor.

- Bianet Erkek Şiddeti Çetelesi’nin verilerine göre, 2018’de 147 kadın, 2019 Mayıs ayı içerisinde 15 kadın evde öldürüldü.

- Her 10 ülkeden sadece 4’ü evlilik içi tecavüzü suç sayıyor.

- Irak ve Malezya tecavüzcüsü ile evlendirilmenin kalkması için çaba harcayan ülkeler arasında. Tecavüzcüyle evlenme Tunus, Ürdün ve Lübnan’da henüz kısa süre önce kaldırıldı.

- Kıtalara göre en çok kadın cinayeti, Asya ve Afrika’da yaşanıyor.

- Partneri/aile üyesi tarafından işlenen kadın cinayetleri açısından en riskli bölgeler Afrika ve Amerika kıtalarıdır.

BM kurumlarına ait raporların ve bu tablonun kanıtladığı üzere, kapitalizmin sömürüye, ücretli köleliğe, çıkara ve baskıya dayalı yapısı, yaşamın her alanında insanları insanlığından çıkarmaktadır. En büyük bedeli ise kadınlar ve çocuklar ödemektedir. Bunu sona erdirmenin yolu, burjuva düzene karşı her alanda mücadeleyi yükseltmekten geçmektedir.