Vergi yükü yine işçinin sırtında!

AKP iktidarı şimdiye dek olduğu gibi bundan sonra da sermaye sınıfını rahatsız edecek adımlar atma niyetinde değildir. Ancak yaşanan ekonomik kriz, sıcak paranın gelmeyişi, hazinenin boşalmış olması, artan borçlar derken vergileri artırmaktan, tüketim maddelerine zam yapmaktan başka bir şey bilmiyorlar. Bu süreçte en çok vergi veren kesim olarak işçi ve emekçilerin artan tepkileri karşısında sanki vergi reformu yapılıyormuş görüntüsüne de ihtiyaç duyuyorlar.

  • Kızıl Bayrak yazıları
  • |
  • Güncel
  • |
  • 03 Kasım 2019
  • 16:08

Hazine ve Maliye Bakanlığı’nca hazırlanan yeni vergi yasası paketi TBMM’ye sunuldu. AKP bunu, “çok kazanandan çok, az kazanandan az vergi” alınacak diye propaganda etse de bunun gerçekle bir alakası yok. Aksine, yeni vergiler getirilirken finans şirketleri dışındaki şirketler için Kurumlar Vergisi de kademeli olarak düşürülecek.

Dijital Hizmet Vergisi ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına ilişkin 45 maddelik yasa teklifi ile 3 yeni vergi getirilirken, Gelir Vergisi dahil birçok alanda ayrıca vergi artışı düşünülüyor. Yasa teklifine göre Dijital Hizmetler Vergisi, Değerli Konut Vergisi ve turizm sektöründe Konaklama Vergisi gibi yeni vergiler gündeme getiriliyor. Dijital platformlar, reklam ve her türlü içerik, mal ve hizmet satışından elde ettikleri gelirleri üzerinden vergi yükümlüsü olacaklar. Dünya genelinde 750 milyon euro, Türkiye’de 20 milyon liradan fazla gelir elde edenler kapsama girecek ve söz konusu hasılatları üzerinden yüzde 7,5 oranında vergi ödeyecekler. Ancak Cumhurbaşkanı bu oranı hizmet türü itibariyle yüzde 1’e kadar indirme veya iki katına çıkarma yetkisine sahip olacak.

Konaklama Vergisi’nin oranı ise hasılat üzerinden yüzde 2 olacak ve konaklayan kişilerden alınacak. Kanun teklifiyle “Değerli Konut Vergisi” isminde yeni bir vergi getirilirken, teklifin yasalaşması halinde, konutunun değeri 5 milyon ile 7,5 milyon lira arasında olanlar yıllık binde 3 oranında, 7,5 milyon ile 10 milyon lira arasında olanlar binde 6 oranında, 10 milyon lira üzerinde olanlar yıllık yüzde 1 oranında Değerli Konut Vergisi verecekler.

2020 yılında Emlak Vergisi, Tapu Harcı ve Kira Geliri Vergisi de artacak. Örneğin Kira Geliri Vergisi yasal düzenleme ile yüzde 35 seviyesinden yüzde 39 seviyesine yükseltilecek. Ayrıca döviz hesaplarından elde edilecek faiz gelirlerine uygulanan stopaj oranının %15’ten %30’a kadar artırılabilmesi için Cumhurbaşkanına yetki verilecek.

Düzenlemede Gelir Vergisi de nasibini alıyor. Bugüne kadar 4 adet uygulanan ve en fazla yüzde 35’e kadar olan vergi dilimleri 5’e çıkacak ve yüzde 40’a ulaşacak. Bu dilimler yüzde 15’den başlayıp yüzde 35’e kadar oranlarla vergilendiriliyordu. Bu birinci dilimde yıllık 18 bin TL’ye kadar geliri olanlar yüzde 15 oranında vergi ödüyordu. Vurgulamak gerekir ki işçi ve emekçilerin oluşturduğu bu dilim vergi verenler içindeki en büyük kısmı oluşturuyor. Yeni olarak, ücret geliri 500 bin TL’nin üzerinde olanların -ki sayıca en az olan kesim- %40’a kadar vergilendirileceği belirtiliyor. Şimdiye dek vergi afları ya da muafiyetleri ile vergi ödemeyen bu ayrıcalıklı kesimin bundan sonra da yolunu bulacağı ortadadır.

Esasta vergi yükünü işçi ve emekçiler çekmeye devam edecekken, zenginleri de kesen kısmi vergi artışlarını öne çıkaran AKP bunun üzerinden “çok kazanandan çok, az kazanandan az vergi” propagandası yapıyor. Patronlar örgütü TÜSİAD ise göstermelik olacağı belli bu uygulamalar için bile “ekonomimize oldukça ağır yükler getiren yeni vergileri içermektedir” diyerek tepki gösteriyor. TÜSİAD, “Özellikle Gelirler Vergisi gibi toplumun tüm kesimlerini ilgilendiren alanlarda değişiklik içeren kanun teklifinin aceleye gelmeden, tüm detaylarıyla ilgili sivil toplum kuruluşlarının ve iş dünyasının görüşlerinin alınarak Meclis’te tüm yönleriyle değerlendirilmesi ekonomimizin etkili işleyişi için son derece önemlidir.” diyerek, AKP iktidarından yasa teklifini revize etmesini istiyor.

Fiiliyatta çeşitli kılıflarla vergi afları getirilerek sermaye sınıfı her zaman için ihya edilmiştir. AKP iktidarı şimdiye dek olduğu gibi bundan sonra da sermaye sınıfını rahatsız edecek adımlar atma niyetinde değildir. Ancak yaşanan ekonomik kriz, sıcak paranın gelmeyişi, hazinenin boşalmış olması, artan borçlar derken vergileri artırmaktan, tüketim maddelerine zam yapmaktan başka bir şey bilmiyorlar. Bu süreçte en çok vergi veren kesim olarak işçi ve emekçilerin artan tepkileri karşısında sanki vergi reformu yapılıyormuş görüntüsüne de ihtiyaç duyuyorlar. “Çok kazanandan çok, az kazanandan az vergi” diyerek vergi artışlarını meşrulaştırmak, bütçe yükünü çeken emekçilerdeki tepkileri de yumuşatmak istiyorlar.

Sonuç olarak, AKP-Erdoğan hükümeti işçi ve emekçilere şöyle demiş oluyor: Bakın (görünürde) zenginlerden de vergi alıyoruz. O yüzden siz açlık sınırının altındaki asgari ücretten vergi kesintisine artık son verilmesini istemeyin. Bordrolarınızda aldığınız ücreti tam göstermeyen patronlara sesinizi çıkarmayın. Maaşlarınızın bir kısmının elden verilmesine itiraz etmeyin. Yoksulun kullandığı traktörün mazotuyla zenginin kullandığı mazot fiyatlarını karşılaştırmayın. Zenginlere getirilen vergi aflarını hor görmeyin. Siz kullandığınız elektrikten sudan fazlasını vergi olarak öderken, burjuvaların lüks tüketim maddelerine, pırlantalarına getirilen vergi indirimlerini görmezden gelin…

İşçi ve emekçiler, bu aldatmacalara kanmayıp, kriz faturasını ödemeyi reddetmelidirler. Artan vergi ve zamlara karşı örgülü tepkilerini göstermeli, sırtlarındaki asalaklardan kurtulmalıdırlar.