Pandemi, ekonomik kriz, deprem, sel, yangın... Türkiye sömürü, yağma, rant ve talan demek olan kapitalizmin kaosunu son yıllarda daha derinden yaşıyor. Toplum sağlığı özelleştirmelerle ranta açıldı, pandemide çarklar durdurulmadı ve sermayenin kârı için emekçilerin canı hiçe sayıldı. Ekonomik krizin faturası zamlarla işçinin omuzlarına yüklendi, grevlerimiz yasaklandı, her türlü eylem etkinlik zorbalıkla bastırıldı. Açlık, yoksulluk ve borç batağına sürüklenen bizler hayat pahalılığı ve kötü çalışma koşullarına terk edildik. HES projeleri ile sermayedarlara doğamız peşkeş çekildi, Kastamonu'da yağışlar rant politikaları nedeniyle sele döndü ve onlarca insan yaşamını yitirdi, bine yakın insan kayıp durumda. Denetimsizlik ve kar güdüsüyle inşa edilen evler İzmir depreminde 117 insanımızın ölümüne yol açtı. Eğitim iki yıldır askıya alındı. Lükse, şatafata, gösterişe harcanan bütçe yangın söndürme hazırlığına ayrılmadığı için ormanlarımız günlerce yandı.
Ölüm, yıkım, rant kapitalizmin fıtratında var, sistemin dümeninde ise AKP!
Hepimizin içi yanarak takip ettiği yangınlar 7 insanın, on binlerce hayvanın ölümüne neden olurken ciğerlerimiz demek olan 130 bin hektar alandaki ağaçları yok etti. İstatistiklere göre son 1 yılda yanan orman, son 20 yılın toplamı kadar! Çünkü ağacın, toprağın, suyun kapitalistler nezdinde zerrece değeri yok. Aksine onlar için yangınlar, ağaçlardan kurtulmak ve yerlerine lüks oteller, madenler yapmak demek, rant demek... Bunun için yangın söndürme uçaklarımız yokken, var olanlar çürümeye terk edilirken, her iktidarda bulunanların, her sermayedarın beşer onar özel jetleri var. Bu sistemlerini korumak içinse ses çıkartanları susturmaya yarayacak baskı mekanizmaları var. Yönetememe krizlerini her seferinde olduğu gibi sansür, gözaltı saldırıları, soruşturmalar ile kapatmaya çalışan AKP iktidarı kendilerini zenginleştirirken aynı zamanda batıran bu sistemin çatlaklarının derinleştiğini de görüyor, saldırganlığı büyütüyor.
Artık yeter! İşçi ve emekçiler olarak bu çürümüş düzene son verelim!
Daha fazla kâr için bizlere işyerinde baskı, tehdit uygulayanlara, Kod-29’la işsizliğe mahkum edenlere, zamlarla ekonomik krizi bize yüklerken vergilerimizle lüks içinde yaşayanlara, sağlığı, eğitimi, doğamızı rant alanına çevirenlere kendi aramızda fısıldaşmalarla dur diyemeyiz. Artık her zamankinden daha çok örgütlü olmalı, yapay ayrışmalara prim vermemeli, birleşmeli ve sesimizi yükseltmeliyiz. Ege bölgesinde işçilerin birliği ve mücadelesini büyütme yolunda örgütlenen Ege İşçi Birliği olarak çağrımızdır:
Yan yana gelelim, tartışalım, fabrikalarımızdan mahallelerimize örgütlü bir sınıf olarak bu barbar düzene karşı neler yapabileceğimizi gösterelim. İşyerinde uğradığımız haksızlıktan, iş cinayetlerine, hayat pahalılığından yangınlardan hesap sormaya kadar kazanabileceğimiz yarınlar için birliğimizi kuralım, her şeyiyle çürümüş bu düzene son vermek için adım atalım!
Ege İşçi Birliği