Anayasa Mahkemesi, Kastaş Kauçuk’ta baskı, taciz, mobbing ve sömürüye karşı yürütülen örgütlenme çalışmasını haklı buldu.
İzmir’de bulunan Kastaş Kauçuk’ta çalışan Sonay Tezcan ve Kardelen Yoğungan 2016 yılında baskı, taciz, mobbing ve sömürüye karşı sendikalaşma faaliyet yürütürken işten atılmış ve direniş gerçekleştirmişti. Direniş boyunca kadın işçilerin işyerlerinde karşı karşıya kaldığı baskı, mobbing, taciz, meslek hastalıkları ve sömürüyü görünür kılınmış, başta Kastaş işçileri olmak üzere tüm kadın işçilerin talepleri yükseltilmişti. Öte yandan Petrol-İş üyesi işçilerin açtığı işe iade davası yerel mahkeme ve istinaf mahkemeleri tarafından “işveren hakkında şeref ve haysiyet kırıcı asılsız ihbar ve isnatlar” olarak değerlendirilerek reddedilmişti.
Anayasa Mahkemesi (AYM) Resmi Gazete’de yayımlanan kararla işyerinde bildiri dağıtan ve ajitasyon faaliyeti yürüten iki kadın işçinin işe iade davalarının reddedilmesinin ifade özgürlüğünü ihlal ettiğine karar verdi.
“Amirlerin uygunsuz davranışları araştırılmalı”
Fabrika içinde dağıtılan bildirinin tamamına ve ajitasyon konuşmasının kapsamına yer verilen kararda AYM’ın ihlal kararının gerekçelerinden biri şöyle ifade edildi:
“Öte yandan bu ifadelerin esas amacının kadın işçileri, suç teşkil etmese bile cinsiyetleri yüzünden özellikle amirleri tarafından uygunsuz davranışlara maruz kalmamak adına örgütlenmeye ikna etmek olduğu göz önüne alındığında kamuya yararlı olduğu açıktır. Kamuya yararlı bir tartışma sırasında ileri sürülen isnatlar nedeniyle kişilerin müeyyidelerle karşılaşmaları halinde derece mahkemelerinin iddia edilen olayların varlığına ilişkin makul bir araştırma yapması (…) gerekir.
“Mahkemeler değerlendirmelerini yaparken özellikle amir pozisyondaki personel tarafından kadınlara yapılan ayrımcı uygulamaların ve uygunsuz davranışların onların hayatı üzerindeki toplumsal hassasiyetler ve sosyokültürel unsurlar sebebiyle bireysel olarak haklarını arama konusunda karşılaştıkları zorlukları gözden kaçırmamalıdır.”
Diğer dikkat çeken değerlendirme bildiride geçen “Bir çift söz de kendi sınıfını unutmuş, yalakalık yapacam, yaranacam diye arkadaşlarını satan ajanlara, tarihin hiçbir döneminde yalakalık yapanlar bir şey kazanmamışlardır” ifadeleriyle ilgili.
Yukarıdaki ifadeleri derece mahkemeleri “sataşma” olarak değerlendirirken AYM örgütlenmeye teşvik olarak değerlendirdi. Söz konusu değerlendirme şu şekilde:
“Bildirinin bu kısmında da herhangi bir somutlaştırma yapılmadan ve isnatta bulunulmadan retorik ifadelerle sendikal örgütlenmelerin önündeki olası engellere seslenildiği, böylece örgütlenme çağrısının daha etkili kılınmaya çalışıldığı görülmüştür. Bildirinin amacının beraber çalışılan işçilere hakaret etmek olmadığı, dağıtıldığı kitleden ve içeriğinden anlaşılmaktadır.”
“Bildiri dağıtmak sendikal örgütlenme amaçlıdır”
Kararda bildiride ve fabrika içinde yapılan konuşmada yer alan ifadelerin sendikal haklar çerçevesinde örgütlenme amaçlı olduğu ve kamu yararı taşıdığı vurgulandı. Ek olarak iki kadın işçiye işten atma saldırısı da dahil olmak üzere orantısız yaptırımlar uygulanarak sendika hakkın ihlal edildiği belirtildi.
Devletin yükümlülüklerinin hatırlatıldığı kararda eylemin sendikal amaçlı olduğu şu şekilde ifade edildi:
“Başvurucuların eylemlerinin niteliği ve içeriğine bakıldığında işyerindeki işçileri çalışma koşullarıyla ilgili olarak örgütleme ve harekete geçirme eylemlerinin olduğu açıktır. Başvuru konusu olayların meydana geldiği tarihte 212 işçinin çalıştığı fabrikada başvurucular dışında herhangi bir sendika üyesi olan yalnızca iki kişi bulunmaktadır. Açıktır ki fabrikada sendikalaşma oranı oldukça düşüktür. Dahası gerek başvurucuların kadın işçilerin dolaplarına bıraktıkları bildiri altına yazdıkları ‘K.S.S. Komitesi’ ibaresi gerek bildiri içeriğindeki sosyal ve ekonomik koşullara ilişkin çağrılar işyerinde bir sendikal örgütlenme başlatılması amacının olduğunu göstermektedir. Bu hususlar dikkate alınarak başvurucuların şikayetlerinin bir bütün olarak sendika hakkı ışığında ifade özgürlüğü yönünden incelenmesinin uygun olacağı sonucuna varılmıştır.”
“Şirket tanıkları dahi ‘kadına şiddet var’ demiştir”
Kararın bir başka maddesinde işten atılma sırasında üretim müdürünün kadın işçilere şiddet uygulamasına ilişkin kısımda olay anı aktarılarak üretim müdürünün hakaret davasından ceza aldığı hatırlatıldı. Dava sürecinde şirket tanıklarının dahi anlatımlarında olay günü “kadına şiddet var” diye ifade edildiği hatırlatıldı.
Kızıl Bayrak/ İzmir