Kastaş direnişçilerinin, üretim müdürünün hakaretler savurarak kendilerini darp etmesine karşı açtıkları dava bugün Karşıyaka Adliyesi’ndeki 2.Asliye Mahkemesi’nde görüldü.
Kastaş direnişçileri, duruşma öncesi adliye önünde “25 Kasım Uluslararası Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Günü öncesinde seslerimizi birleştirelim” şiarıyla basın açıklaması gerçekleştirildi. “Evde, sokakta, işyerinde taciz ve şiddete son. İşçi ve emekçi kadınlar mücadeleye, örgütlenmeye” pankartının açıldığı eylemde konuşan Kastaş direnişçisi Sonay Tezcan, Kastaş Kauçuk fabrikasında özellikle kadın işçilere yönelik baskı, yoğun sömürü, mobbing ve taciz uygulamalarına karşı sendikal örgütlenme çalışması yaptıklarını ve 25 Mart günü işten atıldıklarını hatırlattı. Kadın kimliğine yönelik bu saldırıların çifte sömürü tablosunu çok net bir biçimde gösterdiğine dikkat çeken Tezcan, “taciz ve baskı kadınlık onurumuzu zedelerken, patronlar için daha fazla kâr elde etmenin zemini haline gelmişti. Bütün bunlar hemen her fabrikada işçi kadınların yaşadığı ortak sorunlardı. Bu nedenle işten atıldıktan sonra direnişe geçerek bu sorunları görünür hale getirmeye çalıştık ve tüm kadın işçiler adına direniyoruz” dedi. 2 ay boyunca süren direnişlerini özetledi.
Tezcan, dava konusunu şu sözlerle anlattı: “25 Mart günü işten atılırken işçi arkadaşlarımıza yaptığımız konuşmalarda; söylemeye cesaret edilemeyen gerçekleri haykırdık. Kadın işçileri yıldırma, sindirme, onursuzlaştırma politikalarıyla kurdukları yoğun sömürü düzenlerine karşı yaptığımız bu müdahaleye fabrika yönetimi tahammül edemedi. Bu tahammülsüzlük üretim müdürü Zeki Özmen’in bize yönelik uyguladığı darpla ve sarf ettiği hakaretlerle gözler önüne serildi. Bize karşı şiddet uygulayan ve hakaret eden Zeki Özmen, para ile silahlı adamlar tutarak bizlere saldırdı.”
Tezcan, son yıllarda özellikle AKP döneminde dinsel gericiliğin arttığını, kadınlar üzerindeki baskıların yoğunlaştığını belirtti. Fabrikalarda, iş yerlerinde ve sokaklarda sürekli şiddete, taciz ve tecavüze ve bunun yanı sıra emek sömürüsüne maruz kalındığının ifade etti.
Tezcan son olarak şunları vurguladı: “Biz Kastaş direnişçileri fabrika müdürü Zeki Özmen tarafından uğradığımız şiddete ve hakareti bütünün bir parçası olarak görüyoruz ve 25 Kasım Uluslararası Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Günü öncesinde, direniş boyunca dile getirdiğimiz gibi bu düzenden kadına yönelik şiddete karşı mücadeleye devam edeceğiz. Bu karanlığı parçalayacak tek özne biz işçi ve emekçi kadınlarız. Fabrikalarımızda, işyerlerimizde yaşadığımız baskı, taciz ve sömürüye karşı ses çıkartmalı ve örgütlenmeliyiz. Evde,sokakta ve fabrikalarda onursuzlaştırma, aşağılama, baskı ve mobbinge cevap olarak bir araya gelmeli ve çifte sömürüye karşı mücadeleyi yükseltmeliyiz.”
Eylem, İzmir İşçi-Emekçi Kadın Komisyonları temsilcisinin konuşmasıyla sürdü. Şiddete karşı direnişin sesi olan Kastaş direnişçilerini selamlayan temsilci, kadının toplumdaki yerine değindi. Kadınlara yönelik tüm saldırıların, sömürünün nedeninin kapitalist sistem olduğunu vurguladı. Kastaş direnişçisi işçilerin mücadelesinin önemli olduğunun altını çizen Temsilci, “Kadına yönelik şiddete karşı, çocuklarımızın cinsel istismarına karşı, emeğimizin azgınca sömürülmesine karşı mücadele edelim. İşçi ve emekçi kadınları erkekler ile birlikte örgütlü mücadele davet ediyoruz” dedi.
Eylemde Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu tarafından yapılan açıklamada da Kastaş direnişçilerinin sürdürdüğü mücadeleyi destekledikleri belirtildi. Süren davanın da takipçisi olacakları söylendi.
Eylemin sloganlarla sonlandırılmasının ardından hep birlikte duruşma salonuna geçildi. Sanıkların ifadelerinin dinlendiği davanın bir sonraki duruşması 10 Şubat 2017 tarihine ertelendi.
Kızıl Bayrak / İzmir