Kayıp yakınları ve hasta mahpus eylemleri

Diyarbakır’da Kamil Bilgeç’in akıbeti soruldu. İzmir’de hasta mahpus Ramazan Taş’ın tedavi hakkının engellenmemesi istendi.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 12 Eylül 2020
  • 19:45

Diyarbakır

İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınları 605. hafta eyleminde Kamil Bilgeç’in akıbetini sordu. 

İHD Diyarbakır Şube Yönetim Kurulu üyesi Yusuf Erdoğan, Kamil Bilgeç’in Şırnak’ın Silopi İlçesine bağlı Xirabreşik (Yeniköy) köyünün muhtarı ve 11 çocuk babası olduğu bilgisini paylaştı. Bilgeç’in, 27 Kasım 1995 tarihinde Silopi Adliye binasında bulunan seçim kuruluna, 1995 yılında yapılacak olan yerel seçimler için seçmen kâğıtlarını almaya gittiğini aktaran Erdoğan, “Seçmen kağıtlarını aldıktan sonra, Adliye binası civarlarında amcasının oğlu Yusuf Kerimoğlu ile karşılaşır. Bilgeç, Yusuf Kerimoğlu’na buradan eve gideceğini söylese de, o gün eve dönmez. Aile, o gün eve dönmeyen Kamil Bilgeç için, Emniyet Müdürlüğü’ne ve Cumhuriyet Savcılığı’na başvuruda bulunarak durumu bildirir. Ancak bu girişimler sonuçsuz kalır” dedi. 

Kamil Bilgeç’in amcasının oğlu Yusuf Kerimoğlu’nun da, Kamil Bilgeç kaybedilmeden önce telefonla tehdit edilmeye başlandığını ifade eden Erdoğan, “Yusuf Kerimoğlu, ilçe içinde yolda yürüdüğü bir sırada, beyaz renkli Reno marka bir araç tarafından takip edilir. Kendisine yaklaşan araçtan ‘Senin de gününe az kaldı’ diye seslenilerek tehdit edilir. Yusuf Kerimoğlu, 1994 yılında çalıştığı yerindeki bir arkadaşı tarafından ‘PKK'li’ diye baskıya maruz kalır. İlçede Yusuf Paşa diye bilinen ve JİTEM'de görevli Kıdemli bir Üsteğmen tarafından uzun bir süre tehdit edilir ve takip edilir. İş arkadaşı daha sonra Kerimoğlu’na iftira ettiğini itiraf eder” diye konuştu.

Bilgeç ailesinin karşılaştıkları baskı ve tehditler nedeniyle resmi kurumlara başvurmaktan çekindiğini aktaran Erdoğan şunları söyledi:

“1996 yılının Kasım ayında Kamil Bilgeç'in amcasının oğlu Mehmet Bilgeç, Halil Birlik isimli yurttaş ile birlikte Irak'ta yaptığı ticari işler için Habur Sınır Kapısından geçerken, araçları durdurularak gözaltına alınır. Bir daha ikisinden de haber alınmaz. Kamil Bilgeç’in ailesi 2009 yılında Silopi Cumhuriyet Savcılığı’na başvurur. Kamil Bilgeç, Mehmet Bilgeç ve Halil Birlik’in akıbetleri hala belirsiz.”

İzmir

İHD İzmir Şubesi Hapishaneler Komisyonu, hasta tutuklu Ramazan Taş'ın sağlık durumuna dikkat çekmek amacıyla, Konak ilçesinde bulunan dernek binasında basın toplantısı düzenledi. İHD İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Cemile Karakaya, Diyarbakır 3 No’lu T Tipi Hapishanesi’nde şüpheli bir şekilde yaşamını yitiren 76 yaşındaki Bahattin Kardaş'ın ailesine başsağlığı diledi. 

Hapishanedeki uygulamalardan ortaya çıkan hak ihlallerinin anlatıldığı mektup ve başvuruların çoğaldığını aktaran Karakaya, özellikle koronavirüs salgını sürecinden sonra ihlallerin arttığını söyledi. Bu dönemde tutukluların tedavi hakkına ulaşamadığını dile getiren Karakaya, salgın bahanesiyle tutukluların sosyalleşme haklarının da tamamen ortadan kaldırıldığına dikkat çekti. Karakaya, arama gerekçesiyle yapılan koğuş baskınlarında sosyal mesafenin ihlal edildiğini ifade etti.

Salgın gerekçesiyle hasta tutukluların hastaneye götürülmediğini aktaran Karakaya, “Kronik rahatsızlıkları olan ve sürekli kontrollere gitmesi gereken hasta mahpusların kontrollere götürülmemesi, onların tedavilerini de aksatmakta, hastalıklarının derinleşmesine neden olmaktadır" dedi. 

İHD’nin hasta tutuklular listesinde yer alan, 18 yıl hapis cezası verilen ve Buca Kırıklar Kapalı Cezaevi’nde bulunan 25 yaşındaki Ramazan Taş'ın durumuna dikkat çeken Karakaya, Taş'ın 4 yıl 8 aydır hapiste olduğunu, bel fıtığı, idrar yolları rahatsızlıkları, burun kırığı ve omurgasında bombe oluştuğunu söyledi. Taş’ın birçok cezaevinde kaldığını ve birçok ameliyat geçirdiğini söyleyen Karakaya, Taş’ın 2016'da tutuklanmasının ardından Yeşilyurt Devlet Hastanesi’nde 2 kez idrar yollarından ameliyat olduğu bilgisini paylaştı. 

Taş ailesinden aldıkları bilgileri aktaran Karakaya, “İdarenin sorumsuz davrandığı, yürüyemediğini, tedaviye götürülmediğini, ilaçların bile zor verildiğini, politik mahpus oldukları için zorluk ve sıkıntı yaşattıklarını söylemektedir. Ayrıca Covid-19’a yönelik herhangi bir şey yapılmadığını, eğer kendilerine bir şey olursa, sorumlusunun hapishane yönetimi olacağını söylemektedir” şeklinde anlattı. 

Hasta tutuklulara yönelik uygulamalardan vazgeçilmesi gerektiğinin altını çizen Karakaya, “İnsan onuruna uygun bir şekilde yaklaşılmasını istiyoruz. Özellikle hasta mahpusların tedaviye ve ilaca ulaşmasının, gerekçesiz sağlanmasını bekliyoruz” ifadelerini kullandı.

Kaynak: Mezopotamya Ajansı