Kayıp yakınları, 1994 yılında Diyarbakır’da minibüse bindirilip kaçırılan ve gözaltında görüldükten sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Ali Tekdağ’ın akıbetini sordu.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınları 614. Hafta eyleminde Ali Tekdağ’ın akıbetini sordu. Sosyal medya üzerinden gerçekleştirilen eylemde, 1994 yılında Diyarbakır’da minibüse bindirilip kaçırılan ve gözaltında görüldükten sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Ali Tekdağ’ın akıbetini soruldu.
İHD Yönetim Kurulu Üyesi Hasan Yalçın’ın gerçekleştirdiği açıklamanın ardından, Hatice Tekdağ eşi Ali Tekdağ’ın kaçırılma sürecine dair şunları aktardı:
“13 Kasım 1994 günü evden beraber çıktık ve Dağkapı Şekerbank’a kadar dolmuşla gittik. Sonra Ali, ‘5 dakikalık bir işim var, döneceğim sen bekle’ dedi. Yaklaşık 15 dakika sonra geldi. Fakat yanımda durmayarak geçti. ‘Ali’ diye seslendim. Bana eliyle ‘git’ diye işaret etti. Sivil silahlı 3-4 kişi arkasından gidiyordu. Eşim bir köşeyi dönmek üzereyken koşmaya başladı. Arkasından silahlı kişiler ateş etmeye başladı. Eşim kendisini yere attı. Aynı kişiler eşimin ceketini çıkarıp kafasına sardılar. Orada bulunan bir binanın içine soktular. 10 dakika sonra beyaz bir minibüs geldi. Minibüse bindirip, çevik kuvvet yönünde hareket ettiler.”
Konuşmada Ali Tekdağ’ın gözaltında olduğunun reddedildiği aktarılarak şunlar ifade edildi:
“Diyarbakır Cezaevinde tutuklu bulunan Seyfettin Demir, Özgür Gündem gazetesine ‘Ben Ali Tekdağ ile birlikte gözaltındaydım. Ali ‘beni öldürecekler, aileme söyleyin, diye bağırıyordu’ şeklinde bir açıklama yapmış. Bunun üzerine tekrar savcıya gittik. Savcı ‘burada Seyfettin Demir’in dosyası var, ama Ali Tekdağ’a ait dosya yok’ dedi. Bu girişimden sonra ev adresimi aldılar ve ‘bir daha buraya gelme’ dediler. O zamandan bu yana hiç bilgi alamadım.”
Yalçın, Ali Tekdağ’dan o tarihten itibaren haber alınamadığını belirterek AİHM’in bu dosyada Türkiye’yi mahkûm ettiğini vurguladı.