Gözaltında kayıp ve Tuğluk’a özgürlük eylemi

Cumartesi yapılan eylemler kapsamında Diyarbakır, Batman ve İzmir’de gözaltında kaybedilenler için adalet, Ankara’da ise Aysel Tuğluk’a özgürlük istendi.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 05 Şubat 2022
  • 21:00

Diyarbakır

İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınları, 678'inci hafta eylemini Koşuyolu Parkı'ndaki Yaşam Hakkı Anıtı önünde yaptı. Bu haftaki eylemde, 11 Nisan 1994'te Mardin'de katledilen Ali Çelik için adalet istendi.

Mezopotamya Ajansı’nda yer alan habere göre, İHD Bölge Temsilcisi Mehmet Tahir Saçaklıdır eylemde yaptığı konuşmada 3 Şubat'ta dernek binasına yapılan polis baskınını kınadı.

İHD yönetiminden Derya Yıldırım ise, basın metnini okudu. Ali Çelik'in Mardin’in Derik ilçesine bağlı Gire Sor (Bayraklı) köyü Susikeli (Değirmenler) mezrasında yaşadığını ve çiftçilik yaparak geçimini sağladığını ifade eden Yıldırım, Çelik'in 6 çocuk babası ve aynı zamanda köyün muhtarı olduğunu belirtti. 4 ay tutuklu kalıp serbest bırakıldıktan sonra 11 Nisan 1994'te Kızıltepe’ye karakola gitmek için yola çıktığını ifade eden Yıldırım, "Görgü tanıkları onu en son Germik köyü yakınlarındaki yolda görür. Aynı gün karakoldan evi aranır ve yeniden karakola çağrılır. Bunun üzerine ailesi onun karakola ulaşmadığını düşünür ve aramaya başlar. Daha sonra ailesi karakola giderek, Ali Çelik’i sorar. Karakolda bulunan askerlerden 'böyle bir kişinin kendilerinde olmadığı' yanıtını alan aile köye geri döner. Kaybedilmesinden bir hafta kadar sonra Ali Çelik’in cansız bedeni Ceylanpınar Devlet Çiftliğinde zirai ilaçlama yapan uçağın pilotu tarafından bulunur. Kimliği tespit edilemediği için belediye tarafından kimsesizler mezarlığına defnedilir. Olayı duyan ailesi gidip cenazeyi teşhis eder ve cenazeyi köye getirerek yeniden defin eder" dedi.

Ceylanpınar Savcılığının olaya dair, "Ali Çelik’in cansız bedeni bulunduğunda elleri bağlı ve başına sıkılan tek kurşunla öldürülmüş" şeklinde rapor hazırladığını aktaran Yıldırım, şöyle devam etti:

"Çelik ailesinin, Gire Sor (Bayraklı) köyünde koruculuk yapan bazı kişilerle aralarında husumet bulunuyordu. Ali Çelik bu köydeki korucular tarafından sık sık ölümle tehdit ediliyordu. Dönemin koşullarından ve ailenin sürekli tehdit ve baskı altında olmasından dolayı Ali Çelik’in zorla kaybedilmesine ilişkin yakınları herhangi bir hukuki işlem başlatamaz."

Açıklamanın ardından Çelik ve diğer tüm kayıplar için 1 dakikalık oturma eylemi yapıldı.

Batman

İHD Batman Şubesi ve kayıp yakınları da eylemlerinin 515’inci haftasında Gülistan Caddesi’ndeki İnsan Hakları Anıtı önünde "Kayıplar bulunsun, failler yargılansın!" yazılı pankart açtı.

İHD Şube yönetiminden Ahmet Şiray, kentte 1990’lı yıllardan bu yana en az 513 faili meçhul cinayet işlediğini aktardı. Şiray, bu kişilerden en az 14'ünün halen kayıp olduğuna işaret ederek, "1992-93’lü yıllarda faili meçhul cinayetlerde ciddi bir artış olmuştur. 1992'de 86, 1993'te 153 ve 1994'te 193 olay olmak üzere cinayetlerin çoğu bu dönemde yaşanmıştır. Faili meçhul cinayetlere kurban gidenler arasında çocuklar, kadınlar ve Kürt siyasetçiler de yer almış, cinayetlerin çoğu gündüz vakti şehir merkezinde işlenmiştir” dedi.

Bu haftaki eylemde, 1 Aralık 1997 tarihinde Diyarbakır’ın Silvan ilçesinden Batman’a geldikten sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Mehmet Güler’in için adalet istendi.

İzmir

İHD İzmir Şubesi Kayıplar Komisyonu, "Kayıplar bulunsun failler yargılansın!" sloganıyla Konak eski Sümerbank önünde eylem yaptı. 2 Şubat 1984'de gözaltına alınıp kaybedilen Maksut Tepeli’nin akıbeti sorularak adalet istendi.

İHD İzmir Şubesi Yönetim Kurulu üyesi Caner Canlı, Tepeli’nin 38 yıldır mezarının gizlendiğini belirterek, 38 yıldır dosyasının cezasızlık zırhıyla arşivde bekletildiğini söyledi. Canlı, Tepeli'nin hikayesini okuyarak, "Devrimci bir öğretmendi. 12 Eylül askeri darbesinden 5 ay sonra 4 Şubat 1981 tarihinde görev yaptığı Erzincan’da tutuklandı ve 4 ay tutuklu kaldı. 25 yaşındaki Maksut Tepeli 2 Şubat 1984 tarihinde İstanbul Küçükbakkalköy’de bir arkadaşının evine gitti. Evde karakol kurulduğunu fark edip uzaklaşmaya çalışırken, polisler tarafından vurularak gözaltına alındı. Hastaneye götürülmek yerine önce evde, sonrasında İstanbul Emniyet Müdürlüğü 1’inci Şube’de işkenceli sorguya tabi tutuldu. 5 Şubat 1984 tarihinde gördüğü ağır işkence sonucunda Haydarpaşa Askeri Hastanesi’ne kaldırıldı. Hastanede ölen Maksut Tepeli’nin cenazesi kaybedildi. Ailesinin bilgisi dışında nüfus kütüğüne ‘ölü’ kaydı düşüldü. 19 yıl sonra Maksut'un eşi nüfus kağıdını değiştirdiğinde yeni kimliğinde 'dul' kaydını gördü. Maksut için nüfus kütüğünde öldüğüne dair kayıt düşüldüğü o zaman anlaşıldı” dedi.

Aile ve İHD'nin mücadelesi sonucu 2003'te Kadıköy Cumhuriyet Savcılığı’nın yeniden soruşturma açtığını söyleyen Canlı, Tepeli'nin ölümü ile ilgili düzenlenen belgelere ulaşıldığını ve bu belgelere göre Tepeli’nin 5 Şubat tarihinde Haydarpaşa Numune Hastanesi’nde yaşamını yitirdiğini aktardı. Canlı, “Bu belgenin altında Üsküdar Cumhuriyet Savcısı Olgun Alpay ve Adli Tabip Kemalettin Artuner’in imzası vardı. Yıllar sonra Tepeli'nin, Helvacıdede Mezarlığı'na defnedildiği açıklandı fakat mezar yeri bilinmiyordu ve hala bilinmiyor. Tepeli'yi, işkenceyle öldüren polislerin kimliklerinin belirlendiği ama Sıkıyönetim Komutanlığı Askeri Savcılığı’nın polisler hakkında takipsizlik kararı verdiği de açığa çıktı. Bütün bunlara rağmen Kadıköy Cumhuriyet Savcılığı da 2006 yılında aynı sıkıyönetim savcılığı gibi şikayet hakkında takipsizlik kararı verdi. Karara yapılan itiraz, Üsküdar Ağır Ceza Mahkemesi tarafından reddedildi. 2012 yılında yapılan yeni suç duyurusu 24 Aralık 2014 tarihinde zaman aşımı gerekçesi ile takipsizlik kararıyla sonuçlandı” diye belirtti.

Ankara

Ankara’da Hasta Mahpuslara Özgürlük İnisiyatifi, eylemlerinin 387’ncisini İnsan Hakları Derneği (İHD) Ankara Şube önünde gerçekleştirdi. “Tedavi haktır engellenemez ve hasta mahpuslar serbest bırakılsın!” yazılı pankartın yer aldığı açıklamada konuşan İHD Ankara Şube Eşbaşkanı Sevil Turgut, Kandıra 1 Nolu F Tipi Kapalı Hapishanesi’nde tutulan Kürt siyasetçi Aysel Tuğluk’un serbest bırakılmasını istedi.

Turgut konuşmasında şunları söyledi:

“Avukatlarının, aile bireylerinin ve de beraber kaldığı arkadaşlarının durumunu aktarması ve oluşan duyarlılık ve kampanyalar sonucunda Aysel Tuğluk’un tekrar İstanbul ATK gönderilmesi için adım atılması sağlamıştır. Avukatlardan ‘4 gün önce ATK’ye getirildiği, doktor tarafından ailesi aranarak bilgi verildiği, 3 hafta kadar gözlem altında tutulacağı ve ileri tetkikler yapılacağı ve bu tetkikler sonucunda ayrıntılı bir rapor hazırlanacağı bilgisi alınmıştır.”

Siyasi gerekçelerle hapiste tutulan Tuğluk’un, hapishanede yaşamını devam ettirmesinin mümkün olmadığını vurgulayan Turgut, ATK’nin tarafsız ve bilimsel gerçeklere göre hareket etmesini ve bir an önce tahliyesinin sağlanarak tedavisinin yapılması çağrısında bulundu.