İngiltere’de çevreciler eylemde
İngiltere'de Extinction Rebellion adlı çevreci grubun küresel ısınma, dünyanın kirletilmesi ve kâr uğruna yok edilmeye çalışılan ormanların korunması talebi ile çağrı yaptığı ve İngiltere çapında 10 gün sürecek olan eylemler dizisine 1 Eylül günü başladı.
Ülkenin birçok kentinde benzer eylemler eş zamanlı başladı. Bu 10 gün içinde birçok eylemin Maliye Bakanlığı ve İngiltere Merkez Bankası binaları önünde yapılması planlanıyor.
Londra ve Manchester’daki gösterilere polis müdahale etti ve toplam 90 kişi gözaltına alındı.
Göstericiler, İngiltere Parlamentosu’ndan “Sorumlu çevre politikası” yasası çıkana kadar eylemlerine devam edeceklerini açıkladı.
Londra’da Parlamento Meydanı’nda bir araya gelen yüzlerce kişi, “Küresel ısınmayı durdurun” pankartı astı, anayolu trafiğe kapattı. Bunun üzerine polis göstericilere saldırdı ve burada bir çok kişiyi gözaltına aldı.
Göstericiler 10 gün boyunca meydanlardan ayrılmamakta kararlı olduklarını açıkladılar.
Manchester’da da yüzlerce çevreci, Merkez Kütüphane önünde toplandı. Yolları trafiğe kapatıp, dünyanın yok edilmesine karşı halkın dikkatini çekmeye çalışan kitleye de polisin saldırısı ve gözaltılar yaşandı.
Southend’de de bir eylem yapıldı. Denizin kıyısına masa ve sandalye koyarak su içinde masa etrafında duran göstericiler, burada da “Küresel ısınmayı durduralım” pankartı taşıdı.
Geçtiğimiz yıl da aynı tarihlerde benzer eylemler yapılmış ve yüz binlerce kişi haftalarca Londra’nın merkezini durma noktasına getirmişti. Geçtiğimiz yılki eylemlerde toplam 1700’den fazla kişi gözaltına alınmıştı.
Lübnan’da protestolar sürüyor
Lübnan devletinin 100. kuruluş yıldönümü nedeniyle başkent Beyrut’un merkezindeki Şehitler Meydanı'nda “Büyük Lübnan Öfkesi” sloganıyla toplanan kitleler protesto gösterisi düzenledi. Gösteride Lübnan bayraklarının yanı sıra, ülkedeki ekonomik kriz ve yolsuzluklara karşı sloganların yer aldığı pankartlar taşındı, Cumhurbaşkanı Mişel Avn, Meclis Başkanı ve diğer siyasi liderler aleyhinde sloganlar atıldı.
Şehitler Meydanı'nda saatlerce süren gösterilerin ardından protestocular aylardan beri bölgede oluşturulan demir ve beton bariyerleri aşarak meclis binasına yürümek istedi.
Polis göstericilere ses bombası ve biber gazıyla saldırdı. Bölgeye ordudan takviye birlikler de sevk edildi.
Lübnan, tarihinin en büyük ekonomik krizlerinden birini yaşıyor. Lübnan işçi ve emekçileri, ülkedeki mevcut ekonomik krizin sebebi olarak gördüğü siyasi güçler ile yöneticileri yolsuzluklarla suçluyor. Lübnanlı emekçiler uzun yıllardır ülkeyi yöneten siyasi güçlerin, kendi çıkarları ve bağlı oldukları bölgesel veya uluslararası güçlerin taleplerine odaklandıklarını söyleyerek protesto gösterileri düzenliyor.
Hükümet geçen ay Beyrut Limanı'nda meydana gelen büyük patlamayla daha da zor duruma düşmüştü. 4 Ağustos’ta meydana gelen patlamada en az 190 kişi hayatını kaybetmiş, 6 bin 500 kişi yaralanmıştı. Patlamada 300 bin kişi evsiz kaldı.
Patlamaya ilişkin soru işaretleri ve ihmal iddialarının artması üzerine Lübnan sokaklarında sorumluların cezalandırılması talebiyle gösteriler düzenlenmişti.
Başbakan Hassan Diyab da protestoların üçüncü günü 10 Ağustos'ta istifasını açıklamıştı.
Cumhurbaşkanı Avn, Beyrut Limanı'nda patlamaya tepki olarak düzenlenen protesto eylemlerinin ardından istifa eden Hassan Diyab hükümetinin yerine yeni kabineyi oluşturma görevi Mustafa Edib'e verilmişti. Mustafa Edib de göstericilerin eleştirilerinin hedefinde.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Beyrut Limanı’ndaki patlama sonrası ikinci kez ziyaret ettiği Lübnan’da protesto edildi. Macron'un, Lübnan Maruni Patriği Beşara Butrus er-Rai ile görüştüğü Fransa'nın Beyrut Büyükelçiliği önünde de eylem düzenlendi.
Fransa'da tutuklu Lübnanlı George Abdullah'ın serbest bırakılması talebiyle toplanan Lübnanlılar, Macron ile Rai'nin görüştüğü sırada Büyükelçiliğe yürümek istedi. "Vatandaşını yurt dışında tutuklu haliyle bırakan bir yönetimin meşruiyeti olamaz" şeklinde sloganların atıldığı eyleme kolluk güçleri saldırdı.
İsrail’de protestolar yayılarak kitleselleşiyor
Başbakan Netanyahu'ya karşı protesto dalgası büyüyor. Geçen hafta sonu Netanyahu'ya karşı, istifa şiarlarının da yükseltildiği gösterilere 40 bine yakın kişi katıldı. En kitlesel gösteri Kudüs'te gerçekleşti. Tel Aviv'de göstericiler, merkezi Rabin Meydanı yakınlarındaki birkaç sokağı kapattı. Ayrıca ülke genelinde 300 kavşakta, karayollarında köprülerde protestolar yapıldı. Gösteriler ilk kez ülke sınırlarının dışına taştı. New York, Toronto, Oslo ve Paris dahil olmak üzere 18 şehirde ilk kez gösteriler ve protestolar yapıldı.
Haftalardır İsrail'de emekçiler yolsuzlukla suçlanan ve korona kriziyle ilgili aldığı tedbirler nedeniyle eleştirilen Netanyahu'ya karşı sokaklara dökülüyor.
Son olarak da sağlık emekçileri greve başladı. Kamu laboratuvarlarında çalışan 2 bine yakın emekçi, korona krizindeki yoğun çalışma şartlarını protesto etmek için Pazar günü greve başladı. Grev nedeniyle, şimdilik yalnızca hayati önemdeki testler değerlendirilecek ve yalnızca korona ile enfekte olanlar bilgilendirilecek, testleri negatif olan kişiler ise bilgilendirilmeyecek. Grev hastanelerdeki laboratuvarları, sağlık sigorta şirketlerini ve diğer kamu sağlık tesislerini etkiliyor. İsrail medyasının Pazar günkü haberine göre, pandeminin başlangıcından bu yana birçok laboratuvar çalışanı çok fazla mesai yapmak zorunda kaldı. Laboratuvar çalışanları, çalışma koşullarını defalarca protesto ederek gösteri düzenlemiş, Maliye Bakanlığı ile görüşmeler sonuçsuz kalmıştı.
İran’da petrol ve gaz endüstrisinde dört hafta grev
Yaklaşık dört haftadır İran’da petrol ve gaz endüstrisinde çalışan yaklaşık 10 bin işçi, ödenmemiş ücretlerinin ödenmesi için grevde. İşçiler çeşitli taşeronlar ve geçici istihdam büroları tarafından istihdam ediliyor.
Grevlerin sonucunda işçilere ilk tavizler verilmeye başlandı. Bazı şirketler ücret artışlarını ve haftalık ödemelerin sözünü verdi.
Güney Pars gaz sahası grevden öncelikli olarak etkileniyor, ancak diğer bölgelerdeki rafineriler ve enerji santralleri de etkileniyor.
Mauritius’ta on binler hükümeti protesto etti
Afrika kıtasına bağlı ada ülkesi Mauritius'un başkenti Port Louis'de on binler geçen Cumartesi gösteri düzenleyerek hükümetin istifasını talep etti.
İnsanlar hükümeti bir Japon petrol tankerinin enkazının neden olduğu petrol sızıntısı ile başa çıkmaması konusunda eylemsizlik ve beceriksizlikle suçluyor.
25 Temmuz'da Japon yük gemisi MV Wakashio bir mercan resifine çarparak karaya oturmuştu. Yük gemisinde bulunan tonlarca petrol denize sızmıştı. Sızan petrolün ardından temizleme çalışmaları devam ederken, 40 ölü yunus ve balina kıyıya vurmuştu. Mauritius’ta yaşanan çevre felaketi sonrası binlerce kişi sokaklara inerek yunus ölümlerini protesto etmişti.
Kanada’da perakende çalışanları greve gitti
Kanada’nın Newfoundland ve Labrador eyaletlerinde, gıda perakendecisi Dominion'un 11 şubesinde 1.300 işçi, yeni bir toplu sözleşme teklifini reddettikten sonra 22 Ağustos'ta greve gitti. Haziran ayında şirket, koronavirüs kaynaklı iki dolarlık ödeneği aşamalı olarak kaldırdı ve şimdi önümüzdeki üç yıl için saatlik ücretlerde yalnızca bir dolarlık bir artış teklif etti.
Endonezya’da bakır ve altın madeninde grev
Endonezya'nın Grasberg bakır ve altın madenlerinde çalışan 1000'den fazla işçi Pazartesi günü fabrikanın ana girişini kapattı. Korona salgınını durdurmak için şirketin Timika şehrine otobüs seferlerini altı ay süreyle askıya almasını protesto ettiler. Grev sonucunda işçilerin ailelerini ziyaret edebilmesi için otobüs trafiği yeniden açıldı.
Kopenhag Havalimanı’nda ücretlerin düşürülmesine karşı eylem
Danimarka'nın başkenti Kopenhag'da havalimanı işçileri ücretlerin düşürülmesine ve ağır çalışma koşullarına karşı protesto ederek eylem yaptı. Sermaye örgütü Danimarka Endüstrisi önünde gerçekleşen eylemde işverenlerin 3F sendikasıyla imzaladığı sözleşmeleri tek taraflı feshetmeleri protesto edildi. Göstericiler sendikaya destek verdiklerini göstermek için eylemi düzenlediklerini söyledi.
Evrensel’in Arbejdaren gazetesine dayandırarak verdiği haberde havalimanında çalışma yürüten SAS Ground Handling (SGH), bagajlardan sorumlu Menzies ve catering şirketi Gate Gourmet'nin sendikayla imzaladığı yerel sözleşmeyi feshetmelerinin ardından diğer şirketlerin de sözleşmeyi geçersiz ilan etmeye hazırlandığı bilgisine yer verildi. Sözleşmenin feshi ücretlerin ve emekli aylıklarının düşmesi ve çalışma temposunun artması anlamına geliyor.
İşçiler koronavirüs krizi sırasında, ücretlerinin geçici olarak yüzde 13 oranında düşürüldüğünü, senelik izne zorlandıklarını vurguladı. Tavizlerine rağmen havalimanlarında çalışanların yarısının işten çıkarıldığı vurgulanıyor. İşçiler ücretlerin düşürülmesini ve çalışma koşullarının kötüleştirilmesini istemediklerini belirtiyor.
Haberde ayrıca bagajlardan sorumlu Menzies şirketinin de çalışanlarını işten atarak yerlerine daha kötü koşullarda ve daha düşük ücretle çalıştıracağı eleman arayışına girdiği belirtiliyor.
SAS Ground Handling ise çalışanlarının ücretlerini düşürmek ve hafta sonları daha fazla çalıştırmak istiyor.
Suudi Arabistan’da kadın hakları savunucusu açlık grevinde
Suudi Arabistan'da tutuklu bulunan kadın hakları savunucularından aktivist Luceyn el-Hezlul'un ailesi yaptığı açıklamada kızları Hezlul'un açlık grevine girdiğini açıkladı.
Hezlul'un kız kardeşi Lina el-Hezlul’un Twitter hesabından yaptığı açıklamada, anne ve babasının ablasını hapishanede ziyaret ettiğini ve ailesini telefonla aramasına izin verilmemesine tepki olarak Hezlul'un 6 gün önce açlık grevine başladığını öğrendiklerini ifade etti. Lina Hezlul, ablasının sağlık durumunun kötü olduğunu aktardı.
Luceyn el-Hezlul, İman en-Nefcan, Nevf Abdulaziz, Azize el-Yusuf ve Rukayye el-Muharib gibi isimlerin aralarında bulunduğu Suudi Arabistanlı kadın aktivistler, Mayıs 2018'de gözaltına alınmıştı. Kadınların bazılarına başsavcılık tarafından "ülke çıkarlarına zarar verme" suçlaması yöneltilmişti. Uluslararası Af Örgütü ve İnsan Hakları İzleme Örgütü Kadın hakları savunucularının işkenceye maruz kaldığını belirtmişti.