Savaşların aynı zamanda enformasyon savaşları olduğunu sürekli yineliyoruz ve Ukrayna’da yaşananlar bunun en çarpıcı örneklerini sunuyor. Ukrayna’nın İsrail Büyükelçisi Yevgen Korniychuk Tel Aviv’de düzenlediği basın toplantısında, İsrail İçişleri Bakanlığı’nın Macaristan ve Polonya’dan gelen Ukraynalıları ülkesine kabul etmeyip havaalanından geri göndermesi karşısında “büyük hayal kırıklığı yaşadıklarını” belirtti. Timsah göz yaşlarını dökenler savaştan kaçanları ülkelerine kabul etmiyormuş. Konuşması sırasında göz yaşlarına engel olamayan Korniychuk, Nazi’lerin gerçekleştirdiği Yahudi Soykırımı sırasında Ukraynalıların binlerce Yahudi’yi kurtardığını söyledi. Korniychuk’un söyledikleri kısmen doğruydu, gerçekliğin sadece küçük bir kısmını ifade ediyordu. O gözyaşları arasında yıllardır süregelmekte olan bir “tarih hırsızlığını” devam ettiriyordu.
Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy yaptığı bir açıklamada, Yahudilere ve müttefiklerine seslendi, “Rusya istilasının yarattığı tehlikelere dikkat edin. Nazizm sessizlikte yeniden doğuyor” dedi. Onun bu sözlerinden kısa bir süre sonra, Ukrayna’nın en azgın faşist çetelerinden Sağ Sektör’ün eski lideri Dimitri Yaroş Ukrayna Silahlı Kuvvetleri Başkomutanı’na danışman olarak atandı. Sağ sektör militanları daha önce Donbas’a karşı savaştaki performansları ve Ukrayna’daki Yahudi mezarlıklarına yönelik saldırılarıyla gündeme gelmişlerdi.
Sağ Sektör Zelenskiy’nin siyasal ortaklarından bir oluşum. Bu örgütün Ukrayna tarihine ilişkin ırkçı bir anlatısı ve bu anlatıya uygun olarak seçtiği tarihsel liderler var. Bu tarih anlatısı Ukrayna sağında yaygın kabul görüyor ve temel elemanları itibariyle bir “tarih hırsızlığı” işlevine sahip. Sağ Sektör’ün tarih anlatısında, 1918-1921 arasında Ukrayna’da iktidarda bulunan Symon Petliura “ulusal önder” olarak kabul ediliyor. Symon Petliura karşı-devrimci Beyaz Ordularla birlikte, kendi ifadesiyle “Yahudi-komünistlerin kalplerinde yaşayan şeytani gücü yok etmek için” yani Kızıl Ordu’yu ve Sovyet iktidarını yok etmek için savaştı ve bu süreçte 200 bin civarında Yahudi’nin işkenceyle, tecavüzle yok edilmesi emrini verdi. Kızıl Ordu Yahudi halkını bu faşist cellatlardan korumak için savaştı ve bu faşistleri ezdi, Yahudi halkını özgürleştirdi. 2014 Maydan Darbesinin ardından Petliura iktidara ortak olan faşist güçler tarafından yeniden “ulusal önder” olarak parlatılmaya başladı. Petliura, 25 Mayıs 1926’da Paris’te bir Yahudi genç tarafından cezalandırıldı. Bu soykırımcı katil Paris’te Fransız hükümetinin himayesi altında yaşıyordu ve saygın bir Bolşevik rejimi muhalifi olarak itibar görüyordu.
Sosyalizm döneminde tarih kitaplarında düzenlediği katliamlarla tanıtılan bu katil 2014 darbesinden sonra yeniden “ulusal önderliğe” terfi ettirildi, “tarih hırsızlığı” tarih kitaplarının yenilenmesiyle resmiyet kazandı. 2016 yılında ilk kez Ukrayna devlet televizyonu kanallarında “kahraman ulusal önder” olarak sunulduğu anma programları yapıldı. Ukrayna hükümeti 2016 Nisan’ında Symon Petliura’nın adını Kiev’deki önemli bir caddeye verdi. Zelenskiy bu soykırımcıları kendilerine önder olarak kabul eden güçlerle beraber hareket ediyor ve herkese Nazizm, Yahudi soykırımı dersleri veriyor. Yahudi halkını bu faşistlerin destekçisi haline getirmeye çalışıyor. Alçaklığın bu denlisi gerçekten az görülür türdendir…
Emperyalizm Zelenskiy türü soytarılardan “direnişçi önderler” çıkarmakta ustadır, yeterki kendisine hizmet etsin. Hiç unutulmasın, Petliura zamanın Batı başkentlerinde Kızıl Orduya karşı özgürlük için savaşan saygın bir önder olarak taltif ediliyordu. Zelenskiy kendi halkını katliamlara uğratmış bu alçağı kutsayanlarla, tarihsel önder olarak kabul edenlerle yan yana Yahudi halkına çağrı yapıyor. Ukrayna’nın İsrail elçisinin konuşmasının ardından, ailelerini Ukrayna’daki Yahudi katliamlarında kaybetmiş insanlar tepkilerini gür sesle dile getirmeye başladı. Ukrayna’da Yahudilere yardım edenlerin yanısıra Nazi işbirlikçisi faşist Ukraynalıların düzenledikleri katliamlara dair gerçekleri paylaşmaya başladılar. Bu gerçekler İsrail gazetesi Haaretz’de Ofer Aderet tarafından geniş bir habere konu edildi. (Ukrainian Ambassador Claims His Country Aided Jews During the Holocaust. History Says Otherwise)
Faşist Sağ Sektör’ün “ulusal önder” olarak kabul ettiği ve Maydan Darbesinden sonra doğum günü “ulusal tatil günü” olarak ilan edilen, birçok meydana ve binaya adı verilen bir diğer katliamcı Stepan Bandera. 2015 yılında Ukrayna Parlamentosu'nda çıkarılan bir yasayla, “20. Yüzyılda Ukrayna’nın bağımsızlığı için mücadele etmiş ulusal kahramanların eleştirisi” yasaklandı. Bu yasaklama, faşist katillerin evcilleştirilmesi, “ulusal önder” statüsü kazanmalarını sağlamak için çıkarılmıştı. İki ay önce Stepan Bandera’nın anısına Ukrayna’da düzenlenen etkinlikler üzerine, İsrail’in Ukrayna Büyükelçiliği bir açıklama yaptı ve “Nazi ideolojisini savunanları yücelten herhangi bir girişim, soykırıma uğratılan Ukrayna Yahudilerinin anısını kirletir” dedi. Kirletmişti ancak İsrail devleti yıllardır bu faşist katillerin devamcılarına destek vermekten hiç geri durmamıştı. Ofer Aderet bir Yahudi’nin devlet başkanı olduğu bir ülkede Yahudi kasabı katliamcılara kazandırılan bu statülerin tuhaflığına dikkat çekiyordu.
Ukraynalı Yahudileri temsil eden 20 örgüt 2016 Temmuzu'nda düzenledikleri bir basın toplantısında, savaş suçlusu ve Nazi işbirlikçisi katliamcıların hükümet tarafından rehabilite edildiğini ve bu durumun kendilerinde büyük bir rahatsızlığa yol açtığını dile getirdi. O dönem bu basın açıklamasını haberleştiren Haaretz Orta ve Doğu Avrupa’da, Ukrayna benzeri gelişmelerin yaşandığına dikkat çekiyor, Macaristan’da Nazi işbirlikçisi Miklos Horthy, Litvanya’da Nazi yanlısı Juozas Ambrazevicius-Brazaitis gibi isimlerin de “ulusal kahramanlar” olarak rehabilite edildiğini belirtiyordu.
22 Nisan 2014’te Ukrayna’da faşist Svoboda Partisi ve Sağ Sektör, 71 yıl once Batı Ukrayna’da faşistlerin faili olduğu Yanova Dolina katliamının yıl dönümünde kutlamalar düzenliyordu. Ukrayna İsyancı Ordusu adlı faşist katliam şebekesi Yanova Dolina’da sabah saatlerinde 600 Polonya kökenli Ukraynalı’yı topluca katlederek büyük saldırı kampanyasını başlatmıştı. Faşist devamcıları bu katliamı kutluyorlardı ve bu katliam daha büyük katliamların açılışı olmuştu. Emri veren Stepan Bandera’ydı. Bandera, ülkeyi kemiren Yahudiler’in yok edilmesini Ukrayna ulusunun saflığı açısından bir önkoşul olarak görüyordu. Bu nedenle, Nazi işgal birlikleriyle birlikte çalışıyordu. Haaretz’in görüşlerine başvurduğu Yahudi tarihçiler, Ukrayna’da İkinci Emperyalist Paylaşım Savaşı sırasında yaşanan büyük Yahudi katliamlarında yerel destekçilerin rollerine dikkat çekiyorlar. Bu unsurların Nazi işgalinde bir olanak doğduğunu gördüklerini ve Nazilere destek birliklerini ve polis güçlerini harekete geçirdiklerini belirtiyorlar.
Amerikalı-Kanadalı tarihçi John-Paul Himka, yeni kitabı “Ukrayna Milliyetçileri ve Holokaust”ta, Ukraynalı faşistlerin Yahudi ailelerin saklandığı noktaları tespit ettiğini, ormanlara saklanmış Yahudileri bulduğunu ve Nazi birliklerine teslim ettiğini ya da katlettiğini tanıklıklar ve arşiv belgeleriyle gözler önüne seriyor. En büyük Nazi katliamlarından biri olan Babi Yar’da Ukraynalı faşistlerin yer aldığını ve bu büyük katliama da ortak olduklarını gösteriyor. Naziler ve işbirlikçileri Ukraynalı faşistler Kızıl Ordu tarafından ezildi. Halklar Kızıl Ordu tarafından özgürleştirildi. Bu tarihsel gerçeği dezenformasyon kampanyalarıyla silmek “tarihi çalmak” mümkün değildir. Faşistlerin işbirlikçisi Zelenskiy’nin demagojileri bunu başaramayacaktır. Kendisi tarihe bir Neo-Nazi işbirlikçisi olarak geçecektir.
Stepan Bandera ve bazı kadroları Kızıl Ordu’nun elinden kurtuldu ve daha sonra Batılı istihbarat örgütleri tarafından Sovyet Blokuna karşı mücadelede bir araç olarak istihdam edildi. Bandera faaliyetlerini 1959 yılına kadar sürdürdü. 1959 yılında Sovyet istihbarat örgütü KGB’nin bir operasyonuyla Münih’te cezalandırıldı ve öldü. Ukraynalı faşistler Ekim Devrimi sonrası İç Savaşta karşı-devrimci Beyaz Orduların, 2. Emperyalist Paylaşım Savaşında Nazilerin, Soğuk Savaş’ta NATO’nun sadık hizmetkarlarıydı. Devamcılarının sahip olduğu güçlü Batı desteğinin gerisinde paylaşılan bu tarih ve günümüz jeo-politiğindeki konumlanışlar bulunmaktadır.
Zelenskiy’nin bir Yahudi olması Yahudi düşmanlarıyla işbirliği yapmasına engel değildir, tıpkı İsrail’in dünyanın her yerinde faşistleri sonuna kadar desteklemesi gibi. İsrailli bir grup insan hakları savunucusu 2018 yılında, İsrail Yüksek Mahkemesine İsrail’in Ukrayna’ya yaptığı silah satışlarının durdurulması talebiyle başvurdu. Grup bu talebine gerekçe olarak, Ukrayna’ya satılan silahların bir bölümünün son adresinin Ukrayna Ordusuna entegre edilmiş Neo-Nazi gruplar olduğunu ifade etmişti. (Haaretz, Rights Groups Demand Israel Stop Arming neo-Nazis in Ukraine, July 9)
Aynı grup daha önce İsrail İçişleri Bakanlığı’na başvurmuş ve bir sessizlikle karşılaşmıştı. Haaretz yazarı John Brown bu bilgileri paylaştığı yazısında, İsrail’in faşist güçleri silahlandırmasının yeni bir durum olmadığına dikkat çekmişti. “Geçmişte” demişti Brown, “İsrail binlerce Yahudi’yi katleden Arjantin’deki generaller rejimini Uzi silahlarıyla donatmıştı”. Brown, Nazi savaş suçlusu Klaus Barbie’nin de etkin bir aktör olduğu Bolivya’daki askeri diktatörlüğün de İsrail tarafından silahlandırıldığını vurgulamıştı.
Brown, Ukrayna’da etkin bir silahlı güç olarak varlık kazanan Azov Taburunun açık Neo-Nazi ideolojiyi benimsediğini, anti-semitik bir söyleme dayandığını ve grubun önde gelen üyelerinden birinin bir söyleşide, “Rusya’yla savaşmayı Putin Yahudi olduğu için istediklerini” söylediğini aktarmıştı.
Gerçeklik bu kadar çıplaktı. Emperyalizmin bölgesel beslemesi Siyonist güçler dünyanın dört bir yanında faşistlerin destekçisiyidi. Irk ayrımcı Güney Afrika rejimi de kendisine en güçlü desteği ABD, İngiltere ve İsrail’den bulmuştu. Mesele Yahudi olmak değil, siyasi tercihlerdi. Siyasi tercihlerden dolayı Yahudi düşmanlarıyla aynı safta, Yahudi halkının kurtuluşu için savaşanlara karşı kararlı faaliyet yürütmek İsrail’in başlangıçtan beri en temel özelliklerinden biri olmuştu. Zelenskiy’nin İsrail devlet yetkilileriyle yakın ilişkileri var. Anlaşıldığı kadarıyla, Zelenskiy’nin bir Yahudi olması, Ukrayna’daki faşistlerin kimliğinin kitlelerden gizlenmesinde ve özellikle Batı’da halkın Yahudi katliamına yönelik hassasiyetinden yararlanmada bir araç olarak kullanılmaya çalışılıyor.
Tutar mı?
Mümkün değil. Zelenskiy yabancı savaşçılara çağrı yaptı. Avrupa’nın en aşağılık Neo-Nazi örgütlerinin militanlarının, Afganistan’da, Irak’ta savaşmış özel kuvvetler birliği emeklilerinin şimdiden yola düştüğü yönünde bilgiler akıyor ajanslara. BKZ. (Kiev’s International Legion) https://www.german-foreign-policy.com/en Tutmaz ve kısa bir süre geçmeden bunların bir kısmının aşağılık bir katiller sürüsü ve bir kısmının NATO’nun paralı askerleri olduğu ortaya çıkar. Bunlar Ukraynalı faşistlerle birlikte, NATO’nun Rusya’ya yönelik uzun vadeli yıpratma savaşının vurucu güçleri olarak işlev görecektir. Bunlar Stepan Bandera’nın günümüz versiyonlarıdır.
Sosyalist Kritik / 03.03.22