Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin 10. günündeyiz. Emperyalist kapitalist sistem dünyayı bunalımlara ve savaşlara sürüklemeye devam ediyor. Son 30 yıldır bölgesel çapta cereyan eden savaşlar, bugün emperyalist güçlerin daha açıktan karşı karşıya geldikleri bir evreye ilerliyor. Emperyalistlerin savaş gücü düşünüldüğünde, patlak verebilecek bir üçüncü emperyalist paylaşım savaşının daha dehşetli yıkımlara, işçi ve emekçilerin daha kitlesel ölümüne, daha büyük acılara yol açacağı kolayca görülebilir.
Ukrayna’da süren emperyalist savaşın iki ana tarafı vardır. Bunun bir tarafı bizzat savaşın içinde olan Rus emperyalizmidir. Diğer taraf ise askerini göndermek dışında her türlü kirli yol, yöntem ve silahı kullanarak savaşın içinde olan ABD emperyalizmi ve Batı bloku ile onların saldırı ve savaş örgütü NATO’dur.
Emperyalistlerin kendi aralarındaki kavga, pazarlarını genişletme ve hegemonyalarını yayma gayretidir. Ortadoğu’da, Kafkasya’da ya da dünyanın başka yerlerinde süren savaşların temel sebebi budur. Bu emperyalist savaşlar dünya halklarına ölüm, yıkım ve acı getirmekten ötesini yapmamıştır, yapmayacaktır.
İşçi ve emekçilerin bu savaşlarda tarafı bellidir. Bu da hiçbir zaman emperyalist kamplardan birinin değil, işçilerin birliği ve halkların kardeşliği temelinde bir mücadele ile emperyalist savaşın karşısında durmaktır.
Çünkü silahlanma ve militarizmin olabildiğince yükseldiği, emperyalist kapitalizmin kendi içindeki nüfuz kavgalarının şiddetlendiği günümüz dünyasında gerçekleşen emperyalist savaşlardan tek zarar gören işçi ve emekçiler oluyor. Özellikle savaşın yoğunlaştığı alanlarda halklar onarılması zor yıkım ve acılarla karşılaşırken, diğer ülkelerde de krizin ağır sonuçlarına maruz kalıyorlar. Hayat pahalılığı artıyor, açlık ve yoksulluk daha da derinleşiyor. Savaşın 10. gününde olmamıza rağmen Türkiye’ye etkilerine bakmak bile bunun açık bir göstergesi değil midir?
Kapitalist üretimin tam göbeğinde duran, tüm toplumun temel ihtiyaçlarını ve artı-değeri üreten işçi sınıfı, bir avuç asalağın kendi arasında cereyan eden, halklara acı ve yıkım getiren savaşları durdurabilecek bir güce sahiptir. Yeter ki buna inansın, bunun için harekete geçsin. Tarihimize baktığımıza, işçi sınıfı bu gücünü kullandığında, birçok şeyi tersine çevirdiğini görebiliriz. İşçi sınıfı devrimci sorumluluklarına sahip çıkıp tarihsel inisiyatifini kullandığında acılara, yıkımlara, sömürülere son verebilmiştir. Bunun en büyük örneği, işçi sınıfının önderliğinde gerçekleşen Ekim Devrimi’dir. Onun işçi sınıfı ve halklara sağladığı kazanımlar halen hiçbir kapitalist ülkede elde edilememiştir.
İşçi sınıfı devrimcidir, işçi sınıfı enternasyonalisttir. Bu yüzden, bugün de işçi sınıfının tutması gereken yol açıktır. İlk olarak emperyalist savaşlara hayır demeli ve şu taleplerle mücadeleyi yükseltmelidir:
Rus emperyalizmi derhal saldırganlığını durdurmalı ve Ukrayna’dan tüm savaş aygıtlarını çıkarmalıdır.
ABD emperyalizmi ve onların savaş örgütü NATO yayılmacı politikalardan vazgeçmeli ve Ukrayna’daki Neonazilere ve her türden gerici örgütlenmeye desteğini derhal geri çekmelidir.
Ulusların kendi kaderini tayin hakkını savunması gereken işçi sınıfı, Ukrayna ulusunun da kendi kaderini kendi belirlemesini savunmalıdır.
Türkiye, NATO’dan çıkmalı, emperyalistlerle açık-gizli tüm anlaşmalar iptal etmelidir!
Kapitalizm savaş demektir!
Yaşasın işçilerin birliği, halkların kardeşliği!
Metal İşçileri Birliği
5 Mart 2022