Dış İlişkiler Konseyi, ABD emperyalizminin dünya hakimiyeti projesini yürüten kurum ve ilişkiler ağı içinde önemli bir yere sahiptir. Devlet Başkanı Biden, Dış İlişkiler Konseyi tarafından düzenlenen bir toplantıda gülerek anlatıyor ve dinleyenleri kahkahaya boğuyor. Kahkahalara alkışlar eşlik ediyor. Biden, 2014 yılında başkan yardımcısı olarak görev yaptığı dönemde Ukrayna meselesiyle ne kadar yakından ilgilendiğini şöyle anlatıyor.
“Kiev’e 12 ya da 13 kez gittiğimi tahmin ediyorum. Poroshenko ve Yatsenyuk savcının görevden alınacağı sözünü vermişlerdi ama bunu yapmamışlardı. Basın toplantısından sonra dışarı çıkıyorlardı. Onlara, size milyarlarca doları vermeyeceğim, vermeyeceğiz dedim. Onlara 6 saat sonra buradan ayrılıyoruz, eğer savcıyı görevden almazsanız parayı alamazsınız dedim. Bir orospu çocuğuydu ve hemen görevden alındı.” (https://twitter.com/i/status/1504746579290476559)
Biden’ın keyifle anlattığı bu hikaye, Ukrayna’da yaşananların daha berrak görülebilmesine olanak sağlayacak türden. Biden’ın tehdit ettiği isimler, 2014 darbesinden sonra Ukrayna’da iktidarı alan siyasi kadronun önemli isimleri ve Poroshenko dönemin devlet başkanı. Biden’ın görevden aldırdığı savcı, Biden’ın oğlunun Ukrayna enerji şirketlerini nasıl haraca bağladığını ve aylık 50 bin dolar para aldığı bir enerji şirketi Burisma’yı soruşturuyordu. Ukrayna yöneticileri Biden’ın emrini harfiyen yerine getirmiş ve savcıyı görevden almıştı.
ABD Başkanı Trump seçim kampanyasında rakibi Biden’ın oğlunun babasının siyasi konumunu kendi kişisel çıkarları için kullandığını sürekli gündeme getirmiş, bu önemli konunun ana akım Amerikan medyası tarafından yok sayılmasını eleştirmişti. Amerikan medyası bu iddiaları, Trump’ın yaydığı “sahte bilgiler” olarak kabul ediyor ve Trump’ın kendi siyasi çıkarları için Rusya’nın dezenformasyon kampanyalarına hizmet ettiğini anlatıyordu. Ana akım Amerikan medyasına göre, zaten Trump’ı iktidara taşıyan da Rusya’nın ABD’de yürüttüğü örtülü faaliyetlerdi. Rusya ABD seçimlerine müdahale edip, Trump’ı başkanlık koltuğuna oturtmuştu. Trump’a oy veren kitle zaten “komplo teorilerine” kolayca inanan cahillerden oluşuyordu. Facebook ve Twitter seçim sürecinde Biden’ın oğlunun ticari faaliyetleri hakkındaki iddiaları içeren paylaşımları engellemişti.
Amerikan medyasının o dönem görmezden geldiği bir e-mailde Burisma adlı enerji şirketinin yönetim kurulundan Vadym Pozharskyi, Hunter Biden’a, “Etkinizi şirketimiz yararına nasıl kullanabilirsiniz?” sorusunu soruyordu. Biden bu soruyu, “Burisma’ya yönelik bir suçlama var mı?” şeklinde yanıtlamıştı. Babası da Burisma hakkında soruşturma yürüten savcıyı işten attırarak “etkisini” şirket yararına kullanmıştı. Hunter Biden’ın ticari faaliyetlerine ilişkin Amerika’da bir inceleme başlatıldı ve onun iki eski çalışanı konuyla ilgili ifade verdi. Tanıklar, patronlarının Ukrayna enerji şirketinden kendi üzerine dolaylı olarak para aktardığı bilgisini paylaştı ve soruşturma genişletildi.
ABD’de seçimlerinden birkaç ay önce söz konusu iddiaları ve emailleri sayfalarına taşıyan New York Post gazetesi görmezden gelindi ve Rus propagandası yayan bir odak olarak yaftalandı. Ana akım ABD basını ve yönetici seçkinleri Trump’tan kurtulmak konusunda kararlıydı; dolayısıyla bu iddialar Biden’ın konumunu zayıflatacağı için yok sayıldı. O dönem kamuoyuna yazdıkları ortak bir mektupla seslenen 51 ABD üst düzey istihbarat yetkilisi, iddiaları “klasik Rus dezenformasyon operasyonu” olarak niteledi ve bu konuda deneyimlerine, bilgilerine güvenilmesini öğütledi. New York Times’ın tümüyle aynı materyalleri temel alarak konuya dair konuşmaya başlaması için iki yılın geçmesi gerekti. Görmedim, duymadım, bilmiyorum tutumu değişti. Seçim kazanılmış, Biden başkanlık koltuğunu güvenceye almış ancak soruşturmanın genişletilmesiyle olay gizlenemez hale gelmişti.
Dinleyicileri kahkaya boğan hikaye esas olarak, 2014 darbesinden sonra Ukrayna’da iktidara taşınan siyasi kadronun niteliğini ve ABD yöneticileriyle ilişki tarzlarını gözler önüne sermişti. Sömürge valisi edasıyla konuşan Biden tehdit ediyor, hizmetkarları vakit geçirmeden onun istediğini yerine getiriyordu. Maydan’daki “demokratik devrim” bu siyasi kadroyu iktidara taşımıştı. Hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı mı dediniz? Milyarlarca dolar söz konusu olduğunda, hukuk ya da yargı mı kalır?
Biden’ın oğlunun danışmanı olduğu enerji şirketini soruşturan savcı görevden alındı. Milyarlarca dolar Ukrayna’ya aktı ve iktidarı ele geçiren çete bu parayı paylaştı. Ukrayna ordusu ABD ve müttefikleri tarafından eğitilmeye başladı. Ukrayna kağıt üzerinde sahip olmadığı bir statüyü fiilen kazandı. Askeri tesisleri NATO güçleri tarafından kullanılmaya başladı. Geçtiğimiz hafta NATO güçleri tarafından kullanılan Polonya sınırındaki bir askeri üs Rusya tarafından vuruldu. Bu üste ağırlıklı olarak Ukrayna’ya savaşmak için yabancı ülkelerden gelenlerin bulunduğu bilgisi paylaşıldı. Bu üste eğitim alan bazı Neo-Nazilerin sosyal medya paylaşımları basına yansıdı. Paralı askerler ve Neo-Nazilerden oluşan yabancılar Ukrayna’da yaşadıkları hayal kırıklıklarını anlatıyorlar. (Ukrayna’ya giden paralı askerler ve neo-Naziler isyan etti: Sakın gelmeyin, ölüme yollanıyoruz)
Yaşadıkları hayal kırıklıkları sonrası ülkelerine dönen bu unsurlardan birisi faşist Gürcistan Lejyonu’na katılmış ve şunları söylüyor: “Eğer Ukrayna’ya gelmek isteyen ya da Gürcistan Lejyonu’na katılmak isteyen bir tanıdığınız varsa ona lütfen şunu iletin ‘Sakın gelmeyin!’ İnsanları ön cephelere herhangi bir silah ya da teçhizat olmadan yolluyorlar. Onlara gelmemelerini söyleyin”.
Yabancıların bir propaganda malzemesi olarak kullanılmak istendiğini gösteren bu paylaşımlar, Ukrayna’da uygulanan NATO taktiğine ışık tutuyor. Zelensky’nin ve Ukrayna yetkililerinin yaptıkları açıklamalarla taban tabana zıt olan bu açıklamalar, doğal olarak Batı basınında kendine yer bulamıyor.
Batı basını bu sıralar faşizmin propagandasını yapmakla meşgul. Amerika’nın liberal yıldızı New York Times, 83 yaşındaki Ukraynalı şair Ihor Kalynets’i bulmuş. Kalynets “Kiev’deki evini asla” terk etmeyeceğini söylemiş. Sovyet döneminde şiirleri sadece yurt dışında yayınlanabiliyormuş; Ukrayna’da ancak gizli olarak basılıp dağıtılabiliyormuş. Sovyet döneminde sürekli baskı altındaymış. Geçmişi hakkında bilgiler verirken, “asla bir öncü ya da komsomol olmadım. Ulusal ruha sahip bir Ukrayna ailesinde büyüdüm” diyor. Kızıl Ordu ve Sovyet yönetiminin gaddarlıkları ve zalimlikleri üzerine epeyce döktürdükten sonra Sovyet döneminde neden yasaklı olduğuna dair bir ipucu veriyor. (For a Ukrainian Poet, Putin’s War Is All Too Familiar)
Kalynets bir genç olarak “Ukrayna milliyetçilerinin Sovyetler’e karşı Stepan Bandera önderliğinde geliştirdikleri direnişi gözleriyle” görmüş. Kendisi için “Ben bu çevrede büyüdüm” diyor. Yani faşist bir çevrede büyümüş ve komünizm düşmanlığını yaşamı boyunca hiç terk etmemiş. Sovyetler’in “Ukrayna vatanseverlerini temel olarak ezdiğini” gözleriyle gördüğünü söylüyor. Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından 1992’de Ukrayna’nın en prestijli edebiyat ödülünü ona verilmiş. Haberin bir yerinde Stepan Bandera’nın Nazi işgali sırasında Nazilere hizmet ettiği ve daha sonra Kızıl Ordu’ya karşı bir gerilla savaşı başlattığı bilgisi yer alıyor. Bandera’nın Nazilere hizmet ederken Yahudilere, Polonya kökenlilere ve halka karşı işlediği büyük suçlardan onun emriyle gerçekleşen büyük katliamlardan söz edilmiyor ve Bandera’nın “Ukrayna milliyetçilerinin direnişinin önderi” olduğu vurgulanıyor. Kızıl Ordu’nun Banderacıları ezmesinin ardından, Bandera’nın Sovyetler’e karşı Batı ülkelerinin istihbarat örgütlerinin hizmetine girdiği bilgisi de haberde belirtiliyor.
Liberalizm “83 yaşındaki Ukraynalı bir şair” aracılığıyla katliamcı faşistlerin propagandasını incelikle geliştiriyor. Geçmişte onları birleştiren nokta anti-komünizmdi ve bugün Rus karşıtlığı onları bir kez daha buluşturuyor. Faşist halk düşmanları “milliyetçi ruhun” önderleri olarak kutsanıyor. Liberallerin hoşgörü anlayışının ne denli geniş olduğunu en iyi gösteren unsur Bandera’nın kutsanması olurken, komünizm karşısındaki hırçınlıkları ve keskinlikleri onların sınıfsal aidiyetlerinin en belirgin göstergesi oluyor. Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik askeri müdahalesi, liberal değerlerin gerçek niteliklerinin gözler önüne serilmesine olanak sağlıyor.
Sosyalist Kritik / 21.03.22