İlk günlerde kısa süreceği var sayılan Ukrayna’daki savaş ikinci haftasına girdi. Çatışma bölgelerinden yansıyan görüntüler savaş uzadıkça daha yıkıcı bir hal aldığını gösteriyor. Ölen ve yararlananların sayısı günden güne artarken, BM tarafından yapılan açıklamaya göre Ukrayna’yı terk edenlerin sayısı bir milyonu aştı. Ukrayna yönetimi 18-60 yaş arası erkeklerin ülkeyi terk etmesini yasaklamasına rağmen, göç edenlerin sayısı bir milyona ulaştı.
ABD başta olmak üzere, batılı emperyalistlerin Zelenski yönetimi ve neo-nazileri finanse edip silahlandırması çatışmaların hem yayılmasına hem şiddetlenmesine neden oluyor. ‘Rusya’yı zayıflatmak için Ukrayna’yı cehenneme atan’ bu politika, ateşkes anlaşmasına varılmasını zorlaştıran bir rol oynuyor.
İlk görüşmeyi Belarus kenti Minsk’te gerçekleştiren Rusya ve Ukrayna heyetlerinin ikinci görüşmeyi gerçekleştirdi. İkinci görüşme Belarus’un Ukrayna ve Polonya’ya sınır şehri olan Brest’te yapıldı. İlk görüşmede her iki taraf da taleplerinin çıtasını yüksek tutmuştu. Beklenti ikinci görüşmeye kalmıştı.
Ukrayna tarafı, ateşkes anlaşması için Kırım ve Donbass bölgesi dahil Rus askerlerinin Ukrayna’dan çekilmesi şartını koşmuştu. Rusya ise, Ukrayna’nın silahsızlandırılması, NATO’ya katılmaması ‘tarafsız statüsünün’ garantilenmesi ve noe-nazilerin Kiev yönetiminden temizlenmesini şart koşmuştu. İlk görüşmede taraflar birbirlerine isteklerini iletmişti, asıl pazarlık ikinci görüşmede yapılacağı ifade edildi.
Putin yönetimi taleplerini dayatıyor
ABD-AB merkezli ağır yaptırımlara, hakaret ve tehditlere, kesif medya savaşına rağmen Putin yönetimi hedeflere ulaşana kadar savaşın devam edeceğini ilan ediyor. Heyetler arası görüşmelerde Rus tarafının dile getirdiği şartlar hem Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’la görüşen Vladimir Putin hem basın toplantısı düzenleyen Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov tarafından tekrar dile getirildi.
Kremlin’den yapılan açıklamada, Rusya Güvenlik Konseyi’nin 3 Mart Perşembe günü Putin başkanlığında toplanacağı duyuruldu. Konsey, Ukrayna’ya saldırı kararının ilanından önce de toplanmıştı. Kısa süreli bir askeri müdahale ile hedefine ulaşacağını var sayan Putin yönetimi kendini bir savaşın içinde buldu. Zelenski yönetiminin ilk günlerdeki tutumunu değiştirmesi ve ABD, İngiltere, Almanya başta olmak üzere batıdan aldığı son teknoloji ürünü silahlar ve savaşı finanse etmek için sağlanan kaynaklar, Putin yönetiminin kısa sürede hedefe ulaşmasına imkan bırakmadı. Rusya hedeflerine ulaşma konusunda kararlı olduğunu ilan ederken, ABD-AB merkezli silah akışı da devam ediyor. Bu ise, heyetler arası görüşmelerde anlaşma sağlanamazsa, savaşın bitmesini zorlaştıracak. Bu bağlamda Rusya Güvenlik Konseyi toplantısında alınacak kararların önemli olacağı belirtiliyor.
Zelenski yangına körükle gidiyor
Rusya’nın ilan ettiği hedeflerden biri neo-nazilerin Ukrayna yönetiminden temizlenmesi iken, ABD-AB kuklası gibi hareket eden Zelenski, dünyandaki neo-nazilere Ukrayna’ya gelip Rusya’ya karşı savaşa katılmaları için çağrı yapıyor. Bu çağrıya karşılık verenler olduğuna dair haberler de var. öte yandan Rusya Ukrayna’nın ‘tarafsızlık statüsünün’ garanti edilmesini temel bir şart olarak ilan etmişken, Zelenski hem ABD’den ‘uçuşa yasak bölge’ bölge ilan etmesini istiyor hem AB’ye üyelik için başvuruyor.
Zelenski’nin Putin yönetimini provoke eden bu talepleri kendi iradesiyle mi, onun arkasındaki güçlerin direktifiyle mi dile getirdiği belli değil. Doğal olarak talepleri ne ABD ne AB tarafından kabul edildi. Ancak ABD-AB cephesinin savaşa körükle gitme politikası devam ediyor. Bu ise savaşın bitirilmesi yönünde harcanan çabaların sonuç vermesini zorlaştırıyor.
Rus asıllılara karşı ırkçı histerisi
Batılı emperyalistler Ukrayna’daki neo-nazileri desteklemek ve savaşı körükleme politikalarının yanı sıra, Ruslara karşı bir tür ırkçı histeri de organize ediyorlar. Savaş kararını Putin yönetimi almışken, Avrupa’daki Rus asıllı insanlara ‘savaştan sorumlu’ muamelesi yapılıyor. Birçok alanı kapsayan bu histeri, Avrupa’da ırkçı-faşist akımların değirmenine su taşıyor.
Saldırının ilk hedefi Rusya medyası oldu. Rus RT televizyonu ve Sputnik haber ajansı AB ülkelerinde ve İngiltere'de yasaklandı. Yasak kararını ‘hür dünyanın yıldızı’ AB Komisyonu Başkanı Von der Leyen ilan etti. Silah tekellerinin bülteni gibi yayın yapan batının basın tekelleri, Rus medyasından zaten rahatsızdı. Almanya hükümeti RT kanalını savaştan önce yasaklamıştı. Rusya ise, Almanya’nın resmi yayın kuruluşu DW’yi yasaklayarak karşılık vermişti. Basın özgürlüğü ile övünenlerin nasıl da yasakçı olduğunu dünya gördü. Bu arada batı medyasının bu kararı sessizlikle karşılaması da rezaletin bir başka boyutuna işaret etti.
Rus asıllılara karşı ırkçılık basınla sınırlı kalmadı sanat, spor, eğitim ve başka alanlara da uzandı. Rus asıllı olduğu gerekçesiyle işten atılan, görevi elinden alınanların sayısı artıyor. Silah tekelleri için çalışan medyanın yürüttüğü ‘savaş kampanyası’ ise ırkçılığın yayılmasında önemli bir rol oynuyor.
***
Gözler heyetler arasında yapılan görüşmelere çevrilmişken, Sputnik’in verdiği habere göre Zelenski, “Savaşı durdurmak için Putin’le doğrudan diyalog önemli” açıklaması yaptı. Lavrov ise, basın toplantısında “Ukrayna’daki duruma çözüm bulanacağına inanıyorum” ifadesini kullanmıştı. Bu açıklamalar, kolay olmasa da tarafların anlaşmaya varabilmelerinin ihtimal dahilinde olduğuna işaret ediyor.