Pekin Kış Olimpiyatları’nın açılışı nedeniyle bir araya gelen Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, tarihi bir “ortak bildiri”ye imza attı.
Ortak bildirinin başlığı şöyle: “Yeni Bir Döneme Giren Uluslararası İlişkiler ve Sürdürülebilir Küresel Kalkınma Hakkında Rusya Federasyonu’nun ve Çin Halk Cumhuriyeti’nin Ortak Bildirisi.” Bu isim hem saptama ve hem de hedefe işaret ediyor. İnceleyelim:
Uluslararası ilişkilerde yeni dönem
Bildirinin adındaki “Yeni Bir Döneme Giren Uluslararası İlişkiler” bölümü, uluslararası ilişkilerde artık yeni bir döneme girildiğini net bir şekilde ortaya koyuyor. Bu yeni dönem, önceki “iki kutuplu” ve dünkü kısa süreli “tek kutuplu” dünya düzeninden farklı: “Çok kutuplu/merkezli dünya düzeni.”
Amerikan Hegemonyasının Sonu isimli kitabımda bu düzeni “beş merkezli” yeni düzen diyerek incelemiştim. ABD, Çin, AB, Rusya ve Hindistan’ın oluşturduğu beş merkezin, 21. yüzyılın ikinci çeyreğinde gerek rekabetleriyle gerekse aralarında inşa edebileceği ittifak modelleriyle “dünya düzenini” şekillendireceğini belirtmiştim.
Bu beş merkez içerisinde ittifaklar düzleminde tablo şu: ABD’nin Soğuk Savaş’tan kalma Avrupa’yla olan transatlantik ilişkisi sürüyor ama o döneme göre daha gevşek bir modelle yürüyor. Avrupa’nın üç büyüğünden İngiltere AB’den ayrılarak ABD’yle ittifakını sürdürürken Almanya ve Fransa ABD’den “stratejik özerklik” ilan etmeye çalışıyor.
Asıl dikkat çeken model ise Çin-Rusya ittifakı. Nitekim ortak bildiride bu modelin gelişmişliğine dikkat çekiliyor: “Rusya ile Çin devletleri arasındaki yeni tür ilişkilerin, Soğuk Savaş döneminin askeri-politik ittifaklarından daha üstün olduğunu teyit ediyor.”
Sürdürülebilir küresel kalkınma hedefi
Çin ve Rusya’nın ortak bildirisinin ismindeki “sürdürülebilir küresel kalkınma” ise sadece bu iki ülkeyle değil, dünyayla ilgili bir hedef… Ve esas olarak da Avrupa’ya mesaj niteliği taşıyor.
Pekin ve Moskova, Brüksel başta dünya başkentlerine, “birlikte kalkınabiliriz” mesajı veriyor. Sürdürülebilir kalkınmanın önündeki engeller de ortak bildiride şu saptamalarla ortaya konuyor: 1. ABD’nin silah kontrolü anlaşmalarını feshetmesi, uluslararası ve bölgesel güvenlik ile istikrarı tehdit ediyor. 2. ABD’nin küresel füze savunma sistemini geliştirmesi ve çeşitli bölgelere konuşlandırma planı yapması, dünyayı tehdit ediyor.
Rusya’nın güvenliği, Avrupa’nın güvenliğidir
Bu iki madde, aslında son Ukrayna krizinin karakterine de işaret ediyor: Ukrayna krizi, ABD’nin, dünyada gelişmekte olan yeni dengeleri hiçe sayarak, tek hegemon olduğu dönemdeki alışkanlıklarını aynen sürdürme çabasının yol açtığı gerilimdir.
Nitekim ortak bildiride Çin, bu krizle ilgili Rusya’ya tam destek verdiğini belirtiyor. Ve daha önemlisi, Pekin yönetimi, “Çin tarafı, Avrupa’da uzun vadeli yasal olarak bağlayıcı güvenlik garantilerinin oluşturulması konusunda Rusya tarafından sunulan teklifleri anlayışla ele alıyor ve destekliyor” derken, Rusya’nın güvenlik garantisi istemesinin, Avrupa’nın da güvenliği anlamına geldiğine işaret ediyor.
Pekin ve Moskova ortak yaklaşımının, askeri olarak şu iki sütun üzerinde inşa edildiğini belirtebiliriz: 1. Bir ülkenin güvenliği, başka bir ülkenin güvenliğine zarar vererek sağlanmaz. 2. Barış ve istikrar, askeri oluşumları (NATO) güçlendirerek sağlanmaz.
BM’yi güçlendirme vurgusu
Putin ve Şi’nin imzaladığı ortak bildiri, “uluslararası ilişkilerde yeni bir döneme girildiği” şartlarda, “yeni dünya düzeni”ni mevcudu yıkarak değil, tersine mevcudun kazanımlarını savunarak ve geliştirerek inşa etmeyi öngörüyor. Bildiri bunu “BM’nin uluslararası ilişkilerde merkezi koordinasyon rolü oynadığı uluslararası sistemi kararlılıkla sürdürme” vurgusuyla belirtiyor.
Nitekim önceki gün Putin’in Xinhua için kaleme aldığı makalede de bu durum şöyle ifade edilmişti: “Rusya ve Çin, BM tüzüğüne dayalı uluslararası hukuk sistemindeki erozyonu önlemeye çalışıyor.”
Cumhuriyet / 05.02.22