Ukrayna merkezli ABD-Rusya küresel güç mücadelesinin ilk aşamasını Putin kazandı. İlk aşama, Rusya’nın ABD ve NATO’ya verdiği 9 maddelik anlaşma taslağı önerisini 17 Aralık 2021’de dünya kamuoyu ile paylaşmasıyla başladı. ABD ve NATO bir süre geçiştirdikten sonra, 27 Ocak 2022’de Rusya’nın önerisine yazılı yanıt vermek zorunda kaldı. Ancak Rusya’nın aksine ABD, yanıtını kamuoyuyla paylaşmayacağını belirtti. Rusya, 17 Şubat 2022’de ABD’nin yanıtına yanıt vererek güç mücadelesinin ilk perdesini kapatmış oldu.
Rusya’nın yanıta yanıtı
Moskova’nın yanıtındaki mesajlar şöyle:
- ABD’nin Rusya’nın tekliflerinin paket niteliği taşıdığını göz ardı edip, özellikle “uygun konular” seçip bunları da kendisine avantaj sağlayacak şekilde bükmesi kabul edilemez.
- Rusya’nın paket niteliği taşıyan talepleri tam olarak karşılanmalıdır: 1) NATO’nun daha fazla genişlemesi reddedilmeli, 2) “Ukrayna ve Gürcistan’ın NATO üyesi olacağı” belirtilen “Bükreş formülü” geri çekilmeli, 3) NATO askeri kabiliyeti/altyapısı Rusya-NATO Kurucu Senedi’nin imzalandığı 1997 yılındaki duruma geri döndürülmeli, daha önce SSCB’de yer alan ve NATO üyesi olmayan devletlerin topraklarında askeri üsler kurulması reddedilmeli.
- Ukrayna NATO’ya üye olursa Rusya-NATO çatışması riski var. Minsk protokolü uygulanmalı ve Ukrayna’ya silah sevkıyatı durdurulmalı.
- ABD bağlayıcı garantiler vermediği takdirde, Rusya askeri-teknik önlemler de dahil, uygun karşılıklar verecek.
Kiev: NATO üyeliği şansımız azaldı
1) Yanıttan da görüleceği üzere kritik konu, Ukrayna’nın NATO üyeliği. Putin, ilk aşamada Ukrayna’nın NATO üyeliğini rafa kaldırtmış oldu. İkinci aşamada da bunun olmayacağının yazılı garantisini ABD/NATO’dan almayı hedefliyor.
Nitekim Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenski, ülkesinin NATO üyeliği şansının azaldığını söyledi (17.2.2022). Zelenski, bunun iki nedeni olduğunu açıkladı: Birincisi Rusya’nın, Ukrayna’nın NATO üyeliğine direnmesi, ikincisi de NATO içindeki bazı üye ülkelerin tutumu…
Zelenskiy isim vermiyor ama kastettiği ülkeler belli: Başta Almanya ve Fransa olmak üzere, Hırvatistan’dan Macaristan’a bazı NATO ülkeleri… Almanya Başbakanı Olaf Scholz’un Zelenskiy ile ortak basın toplantısında, “Ukrayna’nın NATO üyeliği konusu şu anda gündemde değil” demesi, Kiev’in umudunu bitirmişti.
Washington şimdi ara bir formül olarak, Ukrayna’nın NATO’ya üye olmayacağı konusunda yazılı garanti vermeye direnerek, “Ukrayna zaten NATO’ya üyelik şartlarını yerine getirecek durumda değil” deyip, konuyu, uygun zamanda indirmek üzere rafta tutma taktiği izleyecek. İşte Putin ile Biden arasındaki mücadelenin ikinci aşaması bu olacak.
Avrupa bölündü, NATO’da kırılma
ABD-Rusya mücadelesinde kritik konunun Ukrayna’nın NATO üyeliği olduğunu belirttik ancak yine Putin’in istediğini belli oranda aldığı başka önemli konular da var elbette:
2) Rusya, NATO içinde kırılma oluşturdu; ABD ile Almanya-Fransa ikilisini karşı karşıya getirdi. Bu Biden’ın “transatlantik ilişkileri restore etme” hedefini de zayıflattı.
3) Diğer yandan Avrupa, Almanya-Fransa ve İngiltere-Polonya eksenli olarak bölündü. İngiltere, Polonya ve Ukrayna ile Avrupa içinde “üçlü ittifak” kurduğunu ilan etti.
4) ABD, Rusya ile Almanya arasındaki Kuzey Akım 2 projesini durduramadı. Alman sermaye sınıfı Rusya ve Çin’le 20 yıldır geliştirdiği ilişkileri daha da derinleştirme hedefinde. ABD’nin İngiltere ve Avustralya ile kurduğu AUKUS ittifakı, zaten Fransa sermayesine darbe vurmuştu. Fransızların İngilizlerle yaşadığı deniz, balıkçılık, göç sorunları da cabası…
Frattini: Putin haklıydı
Aslında ilk aşamanın sonucunu en net ifade eden isim İtalya Devlet Konseyi Başkanı Franco Frattini oldu: “Putin, 2007 yılında, Münih Güvenlik Konferansı’nda yaptığı konuşmada, tek kutupluluğun yani ABD’nin her yerde düzeni belirleyen küresel bir polis haline geldiği görüşün üstesinden gelinmesini söylediğinde haklıydı”. (15.2.2022).
Evet, Çin ve Rusya, ABD’nin küresel polisliğine son verdi!
Cumhuriyet /19.02.22