Erdoğan, 14-15 Şubat 2022’de Birleşik Arap Emirlikleri’ndeydi. Erdoğan BAE’deyken, İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog’un 9-10 Mart’ta Türkiye’yi ziyaret edeceği duyuruldu. Erdoğan-Herzog zirvesi hazırlığı için de Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın ve Dışişleri Bakan Yardımcısı Sedat Önal an itibarıyla İsrail’de.
Yani AKP iktidarının İsrail ve Körfez’le normalleşmesi, ABD’nin Trump döneminde başlattığı Körfez-İsrail normalleşmesini “bütünleyen” bir çizgide ilerliyor.
Peki, AKP iktidarı bu “normalleşmeye” neden girişti?
Sıcak para ihtiyacı
Erdoğan, 2023 sürecine hem ekonomide hem de siyasette krizlerle girdi. Erdoğan’ın bu şartlarda iktidarını koruyabilmesi “sıcak para” bulabilmesine bağlı. Sıcak para da siyasi destekle mümkün...
Erdoğan’ın “normalleşme” hamlesinin ekonomi-politiği budur.
AKP iktidarının Körfez sermayesine, İsrail ve Körfez’in de İran’a karşı Türkiye desteğine ihtiyacı var. Bu ikisinin arasında ise Körfez sermayesi, kriz fırsatında daha da ucuzlamasını umduğu “Varlık Fonu” şirketlerinin pususuna yatacak.
MİT - MOSSAD operasyonları
“İran’a karşı Türkiye desteği” konusu ise sahada yaşanıyor:
- “İran istihbaratının 9 kişilik suikast hücresiyle İsrailli işadamı Yair Geller’e düzenlemek istediği gizli suikastı MİT engelledi.” (OdaTV, 11.2.2022)
- “İsrail’in Channel 12´sinin haberine göre, İsrail İstihbarat Teşkilatı (MOSSAD) son iki yılda Türkiye’deki İsrail vatandaşlarına yönelik 12 terör saldırısının engellemesine yardım etti.” (Şalom, 14.2.2022)
İsrail’e ayarlı musluklar
AKP iktidarı 20 yılda özelleştirmelerle, yabancılaştırmalarla, kamu ihaleleri üzerinden yandaş şirketlere büyük sermaye transferleriyle, koalisyondaki tarikat ve cemaatlere vakıflar üzerinden belediye kaynakları aktarımıyla, MB rezervlerini eriterek bugünkü ekonomi tablosunu ortaya çıkardı. Büyük kriz içindeki ekonomiyi düzeltmek ve 2023 için gerekli sıcak parayı bulabilmek, elbette sadece Körfez sermayesiyle mümkün değil.
AKP bu nedenle döne döne Londra tefecilerine ve New York bankerlerine koşuyor. Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’nin Londra temasları da, Türkiye’nin Washington Büyükelçisi (AKP kurucusu) Murat Mercan’ın IMF ve Dünya Bankası yetkililerinden Yahudi fon temsilcileriyle temaslarına kadar tüm faaliyetleri, sıcak para amaçlıdır. Londra tefecilerinin ve New York bankerlerinin açacağı musluklar ise İsrail’e ayarlı!
ABD memnun
ABD, Türkiye’nin BAE’yle ve İsrail’le normalleşmesinden çok memnun. ABD, bu normalleşmelerin parçası olarak gördüğü Ankara’nın Doğu Akdeniz’deki geri adımlarından da memnun.
Çünkü ABD, Blinken’in belirttiği şekilde “Türkiye’nin Batı’ya çapalanmış şekilde kalması” ve “bazı kritik meselelerde ABD’yle aynı safta olmasının sağlanması” peşinde (9.6.2021).
AKP iktidarı ise “sorunsuz çember” diye isimlendirdiği bu yeni normalleşme hamlelerinden çifte kazanç umuyor: Hem sıcak para ama hem de ABD’nin elinde olan başta Halkbank davası gibi kartlarda kolaylık.
Asıl ihtiyaç: Şam’la normalleşme
Hegemonyası zayıflayan ABD’nin Ortadoğu’daki etkisinin azaldığı ve Rusya ile Çin’in bölgedeki ağırlığının arttığı şartlarda, Washington, İsrail-Körfez-AKP üçgenini yararlı bir ittifak olarak görüyor. ABD için bu üçgen hem İran’ın bölgedeki nüfuzunu kırabilmesi bakımından ama hem de Türkiye’nin İran ve Rusya’yla gelişmekte olan ilişkisini dengeleyebilmesi açısından önemli...
ABD’nin kırmızı çizgisi, Türkiye’nin Suriye’yle normalleşmesidir. Çünkü Ankara-Şam anlaşması, Moskova ve Tahran desteğiyle birlikte, Washington’un Ortadoğu planlarını boşa çıkaracak niteliktedir. ABD bu nedenle İdlib’i Türk-Rus ilişkilerini sabote edebilecek konu olarak değerlendirmeye çalışıyor.
Bu bile Ankara açısından asıl yapılması gerekene işaret ediyor: Ankara-Şam anlaşması, geniş Doğu Akdeniz-Ortadoğu düzleminde anahtar fonksiyonundadır.
Cumhuriyet / 17.02.22