Almanya Başbakanı Olaf Scholz’un 4 Kasım’da Çin’i ziyaret etmesi, küresel güç mücadelesi açısından kritik önemdeydi. Öyle olduğu için de ziyaret hem Amerika Birleşik Devletleri'nden (ABD) hem de Almanya’daki Amerika’dan büyük tepki gördü.
27 Ekim’de Cumhuriyet gazetesinde yazdığım “İki Almanya” başlıklı makalede tam da buna işaret etmiştim: Hükümet içindeki SPD-Yeşiller, yani Scholz-Baerbock farkına, Çin’le iş birliği konusundaki iki zıt tutuma…
Bu zıtlık ne kadar yönetilebilir, belli değil. Ama yönetilemezse Almanya’da iki olasılık belirebilir: Ya Almanya’daki Amerikancılık Scholz’a Ukrayna’daki gibi geri adım attırır ya da SPD-Yeşiller koalisyonunun yerini SPD-CDU koalisyonu alabilir. Şimdilik görünen “iki Alman tutumunun” idare edilebilir olduğu…
ABD’YE direnen Voksvagen
Duetsche Bank’tan BMW’ye, Siemens’ten Volksvagen’e, Adidas’tan BionTech’e, büyük Alman şirketlerinin yöneticileri Olaf Scholz’un heyetindeydi…
Scholz’un beraberinde Alman sermayesinin çok önemli temsilcileriyle Çin’i ziyaret etmesi, iş birliğinin merkezinde elbette ticaret olduğunu resmediyor.
Almanya ile Çin arasındaki ticaret hacminin yaklaşık 250 milyar dolar olduğunu, Alman otomotiv ve kimya devlerinin Çin’de büyük yatırımlarının ve ortak işletmelerinin olduğunu, en büyük Alman otomotiv şirketlerinin satışlarında Çin pazarının büyük payının olduğunu önemle belirtelim.
Ki Volkswagen, 1983’ten beri Çin’in Xinjiang-Uygur Özerk Bölgesi'nde bulunan fabrikasını kapatma baskısıyla karşı karşıyaydı bir süredir ama hükümetin de desteğiyle bu Atlantik baskısını reddetmişti.
ABD’nin stratejisi ve Almanya
Scholz’un Çin ziyaretinin küresel güç mücadelesi düzleminde ne anlama geldiğini inceleyebilmek için birkaç temel stratejik hedefi not edelim:
ABD’nin “büyük stratejisi”, esas rakip gördüğü Çin’le hesaplaşma üzerinedir. ABD bunu, özetle Çin’i bölgesine sıkıştırarak yapmaya çalışıyor. Bunun için de Çin’in Asya’yı Avrupa ve Afrika’yla entegre eden Kuşak ve Yol İnisiyatifi’ni düğüm noktalarından kesmeye çalışıyor. ABD’nin bu stratejiyi bölgedeki müttefikleri Japonya, Güney Kore ve Avustralya’yla yapması mümkün değil. O nedenle stratejisine Hindistan’ı ve AB’yi eklemlemeye çalışıyor.
ABD bu stratejisini hem kendi strateji belgelerine hem de liderlik ettiği NATO belgelerine işlemiş durumda. Almanya ve AB strateji belgeleri de bunu kabul etmiş durumda. Nitekim Almanya Asya-Pasifik’e savaş gemisi de gönderdi, Tayvan’a heyet de…
Ya daha fazlası?
Rusya’daki kayıpları Çin’le dengelemek
Ağırlıkla otomotiv, makine ve kimya sektörlerine dayanan Alman sanayisi açısından Almanya ekonomik tehdit/kriz riski altında. ABD, uyguladığı ağır baskıyla kesemediği Almanya-Rusya enerji iş birliğini, Ukrayna krizi üzerinden önemli oranda kesebildi. Bunun Alman ekonomisine maliyeti büyük…
Alman sanayi devleri bu nedenle Alman hükümetine hem Rusya’ya yaptırımları yumuşatması hem de Rusya’daki kayıpları Çin’le iş birliğini geliştirerek dengelemesi için baskı uyguluyor.
Bunun somuta yansıması ise şu: Alman sermaye sınıfının temsilcileri birincisi Ukrayna-Rusya savaşında barış masasının kurulmasını, ikincisi de Avrupa’nın güvenlik mimarisinin, Rusya’sız mümkün olmadığı gerçeğine göre inşa edilmesini istiyor.
Bunun somuta diğer yansıması da şu: Yukarıda sorduğumuz “ya daha fazlası” sorusunun yanıtının olumsuz olması. Yani Alman sermaye sınıfı ABD’ye, “Asya-Pasifik’e savaş gemisi, Tayvan’a heyet tamam ama daha fazlası olmaz, Çin’le ekonomi merkezli iş birliği yapmak zorundayım” diyor özetle…
Scholz’un çok kutupluluk vurgusu
Kuşkusuz her ekonomi merkezli iş birliği, aynı zamanda siyasi iş birliğidir. Nitekim Olaf Scholz’un Çin’e ziyaretinden ve Xi Jinping’le görüşmesinden önce kaleme aldığı makale o siyasi iş birliğine işaret etmektedir.
Scholz 2 Kasım’da Frankfurter Allgemeine Zeitung’a yazdığı makalede üç temel mesaj veriyor:
1) “Soğuk Savaşı özellikle acı bir şekilde yaşamış bir ülke olarak yeni bir kutuplar arası çatışmanın ortaya çıkmasına karşıyız.”
2) “Çok kutuplu bir dünyada yeni güç merkezleri ortaya çıkıyor ve hepsiyle ortaklıklar kurmayı ve genişletmeyi hedefliyoruz”
3) “Çin’den ayrılmak istemiyoruz.”
Özetin özeti şudur: Scholz, dünyanın artık çok kutuplu olduğunu, Almanya’nın ABD stratejisine eklemlenerek Çin’e karşı pozisyon almayacağını, çıkarı gereği hem ABD’yle hem de Çin’le iş birliği yapacağını belirtiyor.
Demek ki Almanya’daki “İki Almanya” çatışması büyüyecek…
Criturk / 08.11.22