Devrim hakkı tek gerçek “tarihi hak”tır!
Engels’in proletaryanın ilk ve en önemli şairi olarak tanımladığı Georg Weerth (1822-1856), Engels’in gençlik (23-24 yaşları) yıllarının yakın tanığıdır. Annesine 19 Temmuz 1845’te yazdığı mektupta şunları söyler:
“Ayrıca yanımda İngiliz işçilerinin durumu hakkında bir kitap yazan ve haklı olarak fabrikatörleri teşhir eden sevgili arkadaşım Barmen’li Friedrich Engels var. Kendi babasının Almanya ve İngiltere’de fabrikaları var. Şimdi ailesiyle ilişkileri çok kötü. Onu dinsiz olarak görüyor ve zengin babası geçimi için beş kuruş dahi vermiyor. Bu adamın çocuğunu iyi tanıyorum, alışık olmayan bir zekâ ve mükemmel bir yüreğe sahip. Keskin bir zekaya sahip ve gece gündüz demeden emekçilerin kurtuluşu için savaşıyor.” (Mohr und General, Erinnerungen an Marx und Engels, 1970, s.440)
Lenin de Engels’i, “Marx’tan sonra uygar dünyanın modern proletaryasının en yetkin bilim adamı ve öğretmeni” olarak niteler.
Marx’ın dava arkadaşı Friedrich Engels’in, bilimsel sosyalizmin ortaya çıkması ve olgunlaşmasındaki bağımsız katkıları gözetilmeden Marksizm anlaşılamaz.
İşçi sınıfının devrimci dünya görüşü olan diyalektik ve tarihsel materyalizmin ekonomi-politik, sınıf mücadelesi ve sosyalizmin teorisi alanlarında gelişmesi, Engels’in özgün katkılarına sıkı sıkıya bağlıdır. Doğa biliminin sorunları, tarih bilimi, dil bilimi ve estetik Engels’in imzasını taşır. Eleanore Marx’ın vurguladığı gibi: “Hiçbir şey ona yabancı değildir. Doğa tarihi, botanik, kimya, fizik, dil bilimi...”
Savaş tarihi ve askeri bilime katkı bakımından da Marx’ın her zaman başvurduğu tek otoritedir Engels. “Herhangi bir askeri olay yaşandığında güvenerek hemen başvurduğum Manchester’deki savaş bakanlığıdır.” demektedir Marx.
Sadece “ikinci keman” mı?
1844 yazının son günlerinde Paris’te unutulmaz bir buluşma gerçekleşir. Engels, Manchester’dan Barmen’e giderken yolu, bir yıldan beridir Paris’te yaşayan Marx ile kesişir. Bu buluşma on günü bulur. İkisi de, işçi sınıfının kurtuluşu davasının savunucuları olarak, materyalist dünya görüşü ve birçok teorik konuda aynı sonuçlara vardıklarını saptarlar.
Mehring Engels’in Marx’tan bağımsız olarak aynı bilimsel sonuca vardığının altını çizer:
“Engels’in İngiltere’de geçirdiği yirmi bir ay, Marx’ın Paris’te geçirdiği yılla aynı anlamı taşıyordu. Yurt dışında aynı sonuca ulaşırken ikisi de Alman felsefe okulundan hareket etmişlerdi; fakat Marx çağın kavgalarını ve gereklerini Fransız Devrimi temelinde kavrarken, Engels aynı kavrayışa İngiliz sanayi temelinde ulaşmıştı.”
Daha sonra Engels, Köln Komünist Birliği üzerine anılarını yazarken, bu buluşmayı şöyle anlatacaktır: “1844 yazında Paris’e Marx’ı görmeye gittiğimde tüm teorik sorunlar üzerinde tam bir anlaşma içinde olduğumuzu gördük ve işbirliğimiz bu tarihte başladı. 1845 ilkbaharında Brüksel’de tekrar buluştuğumuz zaman, Marx, anlaştığımız ilkeler üzerine tarihi materyalist kuramını inşa etmişti bile! Ve beraberce bu yeni anlayışı ayrıntılı bir şekilde, her yönde geliştirmeye koyulduk.”
Engels İngiliz kapitalizminin çalışma koşullarının yarattığı sorunları, işçi sınıfının durumunu yakından izlerken, aynı dönemde Marx felsefi sorunları yanıtlama çabası içindedir.
Engels 1885 yılında şunları yazar: “40 yıl önce Manchester’da, şimdiye kadar tarih yazımında herhangi bir rol verilmeyen ya da sadece aşağılayıcı bir anlam atfedilen ekonomik gerçeklerin, en azında modern dünyada belirleyici bir tarihsel güç olduğu suratımıza çaptı.”
Engels 1843 yılında “Politik Ekonominin Eleştirisi için bir Taslak” başlığını taşıyan ilk ekonomik incelemesini ve kapitalizm eleştirisini kaleme alır. Marx bu eserin bir yıl sonra Alman-Fransız Yıllıkları’nda basılmasını sağlar. Bu taslak Marx’ı derinden etkiler. Öyle ki, ölümsüz eseri Kapital’in alt başlığı “Politik Ekonominin Eleştirisi”dir.
Marx daha sonra dostu Engels’in bu alandaki katkılarına pek çok kez işaret eder. Ortak çalışmalarının bu başlangıcını “Politik Ekonominin Eleştirisine Katkı”ya“Önsöz”de şöyle anlatır:
“Deutsch-Französische Jahrbücher’de, iktisadi kategorilerin eleştirisine katkının dâhice taslağını yayınlamasından beri yazışarak devamlı surette fikir alışverişinde bulunduğum Friedrich Engels, benim vardığım sonuca, başka bir yoldan (İngiltere’de Emekçi Sınıfların Durumu adlı yapıtıyla karşılaştırınız) ulaşmıştı. 1845 ilkbaharında, o da gelip Brüksel’e yerleştiği zaman, birlikte çalışmaya ve Alman felsefesinin bakış açısı karşısında olan kendi bakış açımızı oluşturmaya karar verdik: bu, gerçekte, bizim geçmişteki felsefi bilincimizle hesaplaşmamızdı.”
Paul Lafargue, o döneme kadar esas olarak felsefe, tarih, hukuk bilimi ve matematik ile uğraşan Marx’ın düşünce yönünün değişmesinde Engels’in rolünün belirleyici olduğunu belirtir. (Mohr und General, Erinnerungen am Marx und Engels, 1970, s.479)
Marksizm üzerinde araştırmalarıyla tanınan Fransız düşünür Georges Labica da, Engels’in Marx’ın düşünce yönelimi üzerinde etkisinin bilinenden daha fazla olduğu iddia eder. İdealizmin eleştirisi, Feuerbach materyalizmi ve din eleştirisi, ütopik sosyalizm eleştirisi, en önemlisi de işçi sınıfının rolü, vb. konularda Engels’in ilk ipuçları verdiğinin altını çizer.
Engels’in katkılarını defalarca vurgulayan Marx, Engels’e yazdığı bir mektupta, “Biliyorsun, bu konularda, birincisi, ben biraz arkadan geliyorum; ve ikincisi, senin ayak izlerinden yürüyorum.” demektedir. (Brief von Marx an Engels, Briefe, Bd.3, s.218)
Engels’in teorik bakışına ve birikimine büyük değer veren Marx, 20 Ağustos 1862 tarihli mektubunda ise şunları yazar: “Birkaç günlüğüne gelebilir misin? Eleştirimde (Kapital) birçok eski şeyi kenara bıraktım, birkaç konuya ilişkin sana danışmak istiyorum.”
Marx daha sonra Engels hakkında şunları söyleyecektir: “Gerçek bir evrensel sözlük (...), günün ve gecenin herhangi bir saatinde çalışabilen, tam ve ayık, şeytan gibi hızlı yazıp kavrayabilen…” (Manfred Kleim, Zeitgenossen über Friedrich Engels, 1970, s.367)
Marx ve Engels’in ortak ürünlerinden daha az bilineni ise gazete yazılarıdır. The New York Daily Tribune, dünyada olup bitenleri yorumlaması için Marx’tan makale yazmasını talep eder. Çin’den Avrupa’ya pek çok olayın yorumlandığı 200’ün üzerinde makale yaklaşık on sene bu Amerikan gazetesinde yayınlanır ve Engels’in ekonomik desteğinin bir parça kısıtlanmak zorunda kaldığı dönemleri geçirebilmesini sağlar. Marx Kapital üzerine çalışmasını sürdürürken, makalelerin pek çoğunu Engels kaleme alarak Marx adına gazeteye gönderecek ve gerçek yazarı uzun yıllar bilinmeyecektir.
Kırk yıllık ortak çalışma sürecinde teorinin gelişmesine özgün katkıları olan Engels, özellikle ekonomi ve tarih alanlarındaki temel fikirlerin Marx’a ait olduğunun altını çizmiş ve büyük bir alçakgönüllükle şunları söylemiştir: “Bir ömür boyunca, bana uygun düşen işi yaptım, yani ikinci keman oldum; doğrusu alnımın akıyla, az çok bu işin üstesinden geldiğime inanıyorum. Ve Marx gibi olağanüstü bir birinci kemana sahip olduğum için mutluyum.”
Oysa oynadığı rol “ikinci keman” olmanın çok ötesindedir.
Engels’siz Marksizm düşünülemez!
Yeni dünya görüşünün, marksist tarih ve sınıf mücadelesi teorisinin işçi sınıfı hareketi içinde yaygınlaşmasında, materyalist dünya görüşünün pratikte vücut bulmasında Engels eserleriyle olağanüstü bir katkı sağlamıştır. Ekonomi Politiğin Bir Eleştiri Denemesi (1844), İngiltere’de Emekçi Sınıfların Durumu (1845), Komünizmin İlkeleri (1847), Köylüler Savaşı (1850), Almanya’da Devrim ve Karşı-Devrim (1848-51), Doğanın Diyalektiği (1875–82), Anti-Dühring (1878), Ütopik Sosyalizm ve Bilimsel Sosyalizm (1880), Ailenin, Özel Mülkiyetin ve Devletin Kökeni (1884), Ludwig Feuerbach ve Klasik Alman Felsefesinin Sonu (1888), Tarihte Zorun Rolü (1896)
Ayrıca Engels’in kaleme aldığı, Marx’ın Fransa’da İç Savaş’ına Giriş (1891), Sosyal Demokrat Program Taslağının Eleştirisi Üzerine (1894), Fransa ve Almanya’da Köylü Sorunu (1894), Karl Marx’ın Fransa’da Sınıf Mücadeleleri 1848-1850’ye Giriş (1895) gibi eserler de devrimci proletarya için teorik-politik açıdan paha biçilmez değerdedir.
Marx ile ortak yayınlanan eserleri de, onun işçi sınıfının devrimci teorisinin gelişmesinde oynadığı rolü tüm açıklığıyla ortaya koymaktadır.
Engels, Marx’ın ölümünden sonra sosyalist hareketin baş temsilcisi ve fikir hocası konumundadır. Gelen eleştirilere yanıt verip marksist teoriyi geliştirirken, bir yandan da Marx’ın eserlerinin yayımlanması işini üstlenir.
Engels için “daha yaratıcı ve düşünce yapısı evrenseldi” diyen Kautsky, Marx’ın ölümünden sonra her türlü çarpıtma ve saldırıya karşı marksist teoriyi cepheden savunmanın onun omuzlarında olduğunu söyler. Tüm dünyada işçi sınıfı hareketi tarafından tartışılmaz bir teorik otorite olarak tanınması, büyük bir saygı ve güven duyulmasının gerisinde de onun sadece teorik değil somut pratik-politika çabaları olduğuna işaret eder.
“Gerçek olan, Marx’ın düşünce ve yazılarını sadeleştiren, okunacak duruma getiren, kitlelere taşıyan Engels’tir” diyen Franz Mehring, “Günlük gazetecilik çalışmaları için Marx'tan daha donanımlı” olduğunu vurgular.
Engels’in ölümünden sonra Adler ise, “Bizim en büyük politikacımız, en büyük taktikçimiz şüphesiz Friedrich Engels’ti” der.
Hayatı ve mücadelesi işçi sınıfının mücadelesine ışık tutmaya devam ediyor!