TKİP VII. Kongresi...

Küresel salgın, kapitalist sistem ve sosyalizm

Covid-19 pandemisi, kapitalist dünya sisteminin bu türden toplumsal felaketlerin yalnızca kaynağı değil, fakat üstesinden gelebilmenin de asıl engeli olduğunu gözler önüne serdi. Kapitalizm için esas olanın, toplumun temel maddi ve kültürel ihtiyaçları değil, fakat yalnızca artı-değer sömürüsü, dolayısıyla kapitalist kâr ve buna dayalı sermaye birikimi olduğu, bu sarsıcı olayla bir kez daha tüm açıklığı ile ortaya çıktı.

  • Değerlendirmeler
  • |
  • Dünya
  • |
  • 03 Aralık 2023
  • 15:30

(TKİP VII. Kongresi Bildirgesi’nin “Dünya” başlıklı 1. ana bölümün ilk başlığıdır...)

Dünyadaki gelişmeler üzerine değerlendirmeler ve bundan çıkarılacak politik sonuçlar ve görevler, kongremizin temel çalışma gündemlerinden biri oldu. Bunun bir yanını küresel ve bölgesel düzeyde emperyalist dünyanın iç ilişkilerindeki yeni gelişmeler, öteki yanını dünya ölçüsünde işçi sınıfı ve halk hareketlerinin durumu ve gelişme sorunları oluşturdu.

2018 yılı sonunda toplanan TKİP VI. Kongresi’nden bu yana dünyada yaşanan gelişmeler içinde iki olay ayrı bir önem taşımaktadır: Covid-19 pandemisi ve Ukrayna savaşı. Tümüyle farklı nitelikteki bu iki olayın iki ortak noktası var. Etki ve sonuçları bakımından tüm dünyayı kapsamaları, bunlardan ilkidir. Kapitalist dünya sistemi hüküm sürdüğü sürece, insanlığı bekleyen yeni sorunlar ve daha büyük felaketler konusunda sarsıcı birer yeni örnek oluşturmaları ise, ikincisidir.             

İlki, Covid-19 pandemisi, kapitalist dünya sisteminin bu türden toplumsal felaketlerin yalnızca kaynağı değil, fakat üstesinden gelebilmenin de asıl engeli olduğunu gözler önüne serdi. Kapitalizm için esas olanın, toplumun temel maddi ve kültürel ihtiyaçları değil, fakat yalnızca artı-değer sömürüsü, dolayısıyla kapitalist kâr ve buna dayalı sermaye birikimi olduğu, bu sarsıcı olayla bir kez daha tüm açıklığı ile ortaya çıktı.

İkincisi, Ukrayna savaşı ise, emperyalist dünyanın iç ilişkilerinde gerçek bir dönüm noktasını işaretlemektedir. Son yirmi yıldır bu ilişkileri belirleyen temel olgu hegemonya krizi, bunun bir yansıması olarak da emperyalist nüfuz mücadeleleri, bu mücadelelerin körüklediği militarizm ve silahlanma yarışı, bunların kaçınılmaz sonucu olarak da saldırganlık ve savaşlar dizisi olmuştu. Ukrayna savaşı bu dizinin yeni bir halkası olmakla kalmadı, emperyalist nüfuz mücadeleleri ile onun ayrılmaz bir parçası olan militarizmi ve silahlanma yarışını yeni bir düzeye çıkardı. Böylece emperyalist dünyanın iç ilişkilerinde köklü değişikliklere sahne olan yeni bir dönemi kesin olarak başlatmış oldu.

Partimizin etki ve sonuçları dünya ölçüsünde yaşanan bu iki önemli olaya ilişkin olarak zamanında ortaya konulmuş temel önemde değerlendirmeleri var. Kongremiz konuya ele alırken doğal olarak bu ön birikime dayandı.

1.1- Küresel salgın, kapitalist sistem ve sosyalizm

TKİP Merkez Yayın Organı Ekim’de yayınlanan Pandemi ve sosyalizm başlıklı kapsamlı değerlendirme bunun örneklerinden biridir (Sayı: 322, Haziran 2020). TKİP VII. Kongresi, Covid-19 pandemisi sorununu teorik ve tarihsel bir çerçeve içinde ele alan ve bir dizi temel önemde sonuca bağlayan bu metni onaylayarak kendi çalışma materyalinin bir parçası saymaktadır. Bu metinden de hareketle, kapitalizm koşullarında doğanın ölçüsüzce ve kuralsızca yağmalanması, bunun doğanın ve canlı yaşamın milyonlarca yıl içinde oluşmuş dengeleri üzerindeki yıkıcı etkisi, bu etkenlerin bir arada toplum sağlığı ve dolayısıyla salgın hastalıklarla kopmaz bağı üzerine aşağıdaki temel önemde hususların altını çizmekte, halen ardı arkası kesilmeyen yeni küresel salgın haberleri ortamında, bu temel düşüncelerin güncel önemine ayrıca dikkat çekmektedir:

- Günümüzde insanlığın bütününü tehdit eder hale gelen salgın hastalıklar sorunu ile kapitalizmin yapısı ve temel işleyiş mantığı arasında kopmaz bir ilişki vardır. Yüzyıllardır emekçi insanın yanı sıra doğayı da hiçbir kural ve ölçü tanımadan hoyratça sömürüp yağmalayan kapitalist sistem, toplumsal devrim tehdidinden ve böylece her türlü engelden kurtulmuş olmanın da verdiği pervasızlıkla, son kırk yılda bunu en yıkıcı ve tahrip edici boyutlara vardırdı. Emekçi insana ödetilen sonu gelmez bedellerden daha başından beri doğa da payını alıyordu. Ama son kırk yıldaki aşırı yüklenme, bunun artık gelip belli sınırlara dayandığını göstermektedir.

- Bu sınırların ötesinde, doğanın milyonlarca yıl içinde oturmuş dengesinin geri dönülemez biçimde bozulması ve böylece bir bütün olarak canlı yaşamın yok olma akıbetiyle karşı karşıya kalması vardı. Bu tehdit ve tehlike, son kırk yıl içinde bir dizi gösterge üzerinden açığa çıktı ve halen de dolu dizgin ilerliyor. Çevre kirliliği, ozon tabakası, sera etkisi, küresel ısınma, iklim sorunları, yenilenemeyen doğal kaynakların hızlı tükenişi ve elbette tüm canlı yaşam dengesinin gitgide bozulması, biyo-çeşitlilikte fakirleşme, bitki ve hayvan türlerinin kaybolması, canlı yaşamın çok zengin bir alanı olan denizlerdeki büyük kirlenme vb., vb... Son yirmi yılda birbirini izleyen çeşitli türden salgınlar, dolayısıyla tüm dünyayı sarsan Covid-19 salgını, bu tarihsel süreçten, bu sürecin bugün gelip dayandığı sınırlardan ayrı düşünülemez. Kapitalizm bir sistem olarak artık, insanlık için olduğu kadar gezegenimizin doğal dengesi ve dolayısıyla tüm canlılar dünyası için de son derece ölümcül bir tehdit haline gelmiştir.

- Salgın ve hastalıkların doğal ya da biyolojik nedenlerden öteye, temelde toplumsal nedenlere dayalı olduğunu ortaya koyan marksist dünya görüşü, böylece toplum sağlığı sorunlarının ele alınışına köklü bir bakış açısı yeniliği getirmiştir. Yalnızca gelinen yerde değil fakat kapitalizmin tüm tarihsel geçmişi boyunca da, hastalıkların ve salgınların doğal ya da biyolojik nedenlerine daha yakından bakıldığında, bunların gerçekte toplumsal sorunlarla sıkı sıkıya bağlantılı olduğu görülür. Ağır ve sağlıksız çalışma koşulları, yoksulluk ve işsizlik, yetersiz ve kötü beslenme, sağlıksız barınma, temiz su kaynaklarından ve hijyen yaşam koşullarından yoksunluk, sağlıksız kent yaşamı ve genel çevresel koşullar, büyük çoğunluğun mahkûm edildiği kültürel gerilik ve cehalet vb., kapitalist sömürü ve özel mülkiyet düzeniyle kopmaz bağlar içinde bulunan bu ve benzer toplumsal nedenler, doğal/biyolojik nedenlerin etkide bulunabilmesinin de en uygun zeminleridir.

- Fakat son kırk yılda buna yeni boyutlar eklenmiştir. Sorun neo-liberal saldırının büyük kitlelerin çalışma ve yaşam koşullarında yarattığı ağır ve çok yönlü yıkıcı etki ve sonuçlardan öteyedir. Bu aynı dönemde bir yandan doğanın yağması ve tahribatı görülmemiş boyutlar kazanırken, öte yandan tarımsal ve hayvansal üretim alanı dünya ölçüsünde çok uluslu tekellerin denetimine girmiştir. Böylece yaşamsal önemdeki gıda sektörü, azami kâr uğruna insan yaşamı için en yıkıcı uygulamaların deneme alanına dönüşmüştür. Tekelci amaçlar ve muazzam karlar uğruna hayvanların ve bitkilerin genetiğine müdahaleler, yanı sıra genel olarak gıda sanayiinde kullanılan kimyasallar, insan türünü hastalık ve salgınlara daha açık ve onlar karşısında daha savunmasız duruma düşürmüştür. Böylece hastalıkların ve salgınların doğal/biyolojik nedenleri ile toplumsal nedenleri arasındaki ayrım günümüz dünyasında giderek silikleşmiş, anlamını yitirmiştir. İkisini de harekete geçiren dinamikler gelinen yerde artık iç içe geçmiştir. İkisinin de kaynağında, egemen kapitalist dünya düzeninin varlığı ve temel işleyiş yasası durmaktadır.

- Kapitalizm ile sosyalizm arasındaki temel ilkesel fark, kendini toplum sağlığı sorunlarına yaklaşımda da gösterir. Kapitalizm, kronik biçimde ürettiği toplumsal sorunlar ile insan sağlığını sürekli biçimde bozar. Böylece doğan sağlık sorunlarını ise kendisi için son derece kârlı bir sömürü alanı olarak kullanır. Kapitalist düzende bakım ve iyileştirme hizmetleri, tıbbi yatırım ve araştırmalar, silah sanayi denli kârlı bir sektör olan ilaç üretimi, tüm bunların belirleyici ilkesi, tüm öteki sanayi ve hizmet kollarında olduğu gibi, azami ölçüde kârlılıktır.

- Temel üretim araçlarını ve birikmiş zenginlikleri topluma maleden ve toplumun ihtiyaçlarına dayalı bir planlama ile piyasa anarşisine son veren sosyalizm için ise aslolan toplumun sağlığıdır. Sosyalizmde insan sağlığı ilke olarak kamusal bir sorumluluk alanıdır. Toplumsal devrim burjuva sınıf düzenini yıkarak, böylece toplum sağlığını kronik biçimde çok yönlü olarak bozan toplumsal zemine de öldürücü darbeyi vurmuş olur. Sermayenin elinde ya da denetimindeki tüm sağlık kuruluşlarını ve ilaç fabrikalarını kamulaştıran toplumsal devrim, daha ilk adımda herkese eşit, ücretsiz ve kaliteli bir sağlık hizmetine yönelir. Eldeki imkanları ve kaynakları bu doğrultuda seferber eder. Sosyalizmde insan sağlığı için koruyucu önlem ve hizmetler esastır. Çalışma ve yaşam koşullarını toplumun tümü için iyileştirme, toplumun maddi ve kültürel yaşam düzeyini sistemli çabalarla yükseltme kaygısı, buna dayalı politika, önlem ve uygulamalar, salgın ve hastalıkların toplumsal nedenlerini temelden ortadan kaldırabilmenin köklü ve kalıcı çözüm yoludur.

- Toplum sağlığını kamusal bir sorumluluk olarak ele almak, tarihte ilk kez Ekim Devrimi’yle birlikte insanlığın gündemine girdi. Sovyetler Birliği örneğinin ağırlığı altında ve elbette kapitalist ülkelerdeki zorlu sınıf mücadeleleri sayesinde, hiç değilse Avrupa’nın gelişmiş kapitalist ülkelerinde, devletler bu konuda bir dönem için sorumluluklar üstlenmek zorunda kaldılar. Devrim dalgasının çekilmesi, toplumsal mücadelelerin güç kaybetmesi ve Sovyetler Birliği’nin çözülmesiyle birlikte ise, tüm öteki iktisadi-toplumsal kazanımlara olduğu gibi sağlık alanındaki kazanımlara da toplu bir karşı saldırı başlatıldı. Kamusal hizmetler ve elbette sağlık hizmetleri de kapitalist piyasanın vahşi kurallarına terkedildi. Covid-19 salgını bunun en zengin toplumlar için bile ne anlama geldiğini bütün açıklığıyla gözler önüne serdi.

- Küresel düzeydeki bir salgında küresel düzeyde yakın işbirliği ve sıkı bir dayanışma beklenir. Oysa kapitalizm koşullarında bu olanaksızdır. Küresel salgın döneminde, kapitalist dünyada ülkeler arası destek ve dayanışma bir yana, her bir kapitalist hükümet kendi hükümranlık alanını kurtarmaya bakmış, bencilce hesaplar içinde hareket etmiştir. İnsanlığın karşı karşıya kaldığı küresel sorunlara küresel çözümler, halklar arası kardeşçe işbirliği, dayanışma ve giderek bütünleşme, çevrenin ve doğanın korunması, tüm bunlar ancak kapitalist dünya sisteminin aşılması ölçüsünde olanaklıdır. Çıkış ve çözüm, devrimci enternasyonalizmden ve dünya devriminden geçmektedir.

- Pandemi döneminde bir dizi şeyden vazgeçilebildi. Ama zorunlu yaşam ve geçim araçları ile temel hizmetlerden bir an olsun vazgeçilemedi. Bunların tümü de doğal olarak maddi üretim ve çalışma süreci içinde karşılandılar. Ve her ülkede bunu sağlayan işçi sınıfıydı. Modern toplumu ve yaşamı sırtlayan sınıf... Bu sınıf fiziki toplumsal varlığıyla günümüz dünyasında her zamankinden daha yaygın ve daha kalabalıktır. Ve pandeminin bir kez daha gösterdiği gibi, toplum yaşamının ana ekseni olarak en vazgeçilmez güçtür. Küresel salgınlara karşı olduğu kadar kapitalizmin ürettiği her türden küresel soruna köklü ve kalıcı çözüm de, bu sınıfın yeni bir dünyanın kapısını aralayabilmesine sıkı sıkıya bağlıdır. Gelinen yerde emeğin kurtuluşu ile insanlığın kurtuluşu her zamankinden daha fazla birbiriyle kopmaz bir bağ içindedir.

(Kasım 2023)

(www.tkip.org)