Tuzla’da devrimci sınıf çalışmasına polis kurşunu ve işkence

  • Arşiv
  • |
  • Sol Hareket
  • |
  • Devrimciler
  • |
  • 26 Haziran 2012
  • 13:38

(26.06.12) - Bir süredir sınıf devrimcileri Aydınlı Mahallesi'nde Sivas Katliamı anması çalışmasına karşı açığa çıkan polis tahammülsüzlüğü son olarak faşist saldırıyla kendini gösterdi. Sınıf devrimcileri yürüttükleri çalışmayla işçi ve emekçilerin dikkatini çektikleri gibi aynı zamanda polislerinde “ilgisini” çekmişlerdi. Polisin yaptığı provakasyonlarda ve saldırıda, son dönem yaşanan polis cezalandırmalarının da etkisi olduğu, bir polisin “On günde kaç polis öldü biliyor musun?” sorusuyla da gözlemlendi.

Son yaşanan faşist polis saldırısı ise 25 Haziran Pazartesi günü saat 16.30’da gerçekleşti. Sınıf devrimcilerinin “Sivas’ı Unutmadık, Unutturmayacağız!” başlıklı Sivas Katliamı'nı anma etkinliğinin afişlerini, işçi ve emekçilerin geçiş güzergahlarına yaptığı sırada gelen faşist polis niyetini en başından belli etti. Günlerdir sınıf devrimcilerine tehditler savuran faşist polise gereken cevap verilmesine rağmen polis niyetini “Kaç gündür biz sizi ‘uyarmıyor’ muyuz?” diyerek gösterdi. Sınıf devrimcileri gereken cevabı vermesine rağmen bu faşist polis provokasyon yaratmaktaki ısrarını devam ettirdi.

Afiş yapmanın “kabahatler kanunu” kapsamında olduğunu ve bununla zabıtanın ilgilendiğini, dolayısıyla olay yerine zabıtanın gelip ceza-i işlem yapabileceği sınıf devrimcileri tarafından faşistlere söylendi. Fakat polis “İşimi senden mi öğrenicem?” diyerek keyfi gerekçelerle yanıt verdi. Sınıf devrimcilerinin tok tutumu karşısında yaklaşık 40 dakika bekletildikten sonra polis saldırıya geçti ve sınıf devrimcilerini zorla ve keyfi olarak gözaltına almaya çalıştı. İlk saldırıda sınıf devrimcileri faşist polisten kurtularak bu durumu sloganlarla protesto etti. Sloganlar devam ederken polislerden biri silahını çıkartıp havaya bir el ateş etti. Sıkılan bu kurşuna karşılık sloganlar daha gür bir şekilde atılmaya başladı. Sınıf devrimcileri “Sivas’ın katili sermaye devleti!”, “Devrimci irade teslim alınamaz!”, “Yaşasın devrim ve sosyalizm!” sloganlarını atarken faşist polisler ikinci bir defa saldırıya geçti. Yaklaşık 15 dakika süren saldırıda, sınıf devrimcileri darp edilerek, biber gazına maruz kalarak ve elleri arkadan kelepçelenerek polis araçlarına bindirildiler. Araç içerisinde de darp edilen, küfürlere ve biber gazına maruz kalan sınıf devrimcileri slogan atmaya devam etti.

Orhanlı Polis Merkezine götürülen iki sınıf devrimcisi araçlardan inerken gördükleri işkenceye karşılık “İnsanlık onuru işkenceyi yenecek” ve “İşkenceci polis hesap verecek!” sloganları atarak karakola, yine zorla sokuldu. Karakol içerisinde de sloganlar atılmaya devam edildi. Buna karşılık bir sınıf devrimcisi yere atılıp sürüklendi ve zorla nezarethaneye alındı. Sınıf devrimcileri karakolda da uzun süre tutuldular, keyfi gerekçelerle iki saat kelepçeli bir şekilde nezarette bekletildiler. Saat 20.30’da hastaneye sağlık raporu almak için götürülen sınıf devrimcileri, götürüldükleri Tuzla Devlet Hastanesi'nde de polis işkencesini işçi ve emekçilere yüksek sesli konuşmalarla anlattılar. İşçi ve emekçilere devrim ve sosyalizm mücadelesini büyütme çağrısında bulundular. Tuzla Devlet Hastanesi'ne girerken olduğu gibi çıkarkende sloganlar atıldı. Sınıf devrimcilerinden biri karakola bırakıldıktan sonra faşist polis tarafından kafasına yumruklar atılan diğer sınıf devrimcisi Kartal Koşuyolu Hastanesi'ne beyin tomografisinin çekilmesi için götürüldü. Burada da araçtan inerken sloganlarla polis işkencesi protesto edildi. Yüksek sesle işçi ve emekçilere faşist polis işkencesi teşhir edildi. Devletin katliamcı geleneğinden bahsedilerek işçi ve emekçilere devrim ve sosyalizm mücadelesini yükseltme çağrısında bulunuldu. Her iki hastanede de muayene esnasında polisin bulunulması ısrarı ve kelepçeyle muayene ettirme zorlamasına karşılık muayene olunmayacağının söylenmesinin üzerine, bu keyfi uygulama püskürtüldü.

Sınıf devrimcilerinin avukatla görüşme talebi ancak hastaneden geldikten sonra karşılık bulabildi. Sınıf devrimcilerinin avukat talebi saat 22.30 kadar engellenmişti. Yaşanan bu hak gasbına karşılık sınıf devrimcileri karakolda bulundukları süre içinde ara ara sloganlar atarak taleplerinin yerine getirilmesini talep ettiler. Nihayet bu tutum sonunda sınıf devrimcileri avukatlarıyla görüşebildi. Avukatlarının gelip gelemeyeceği muğlak olmasından dolayı sınıf devimcileri başka bir avukat istemediklerinin söylediler. Buna rağmen polis İstanbul Barosu'ndan işbirlikçi bir avukatı getirtdi. Bu işbirlikçi avukat daha önce sınıf devrimcilerinin imzadan imtina ettikleri yalanlarla dolu olan tutanağı imzalama “tavsiyesi”nde bulundu. Sınıf devrimcileri bu işbirlikçi avukatı sert bir dille eleştirdi. Bu sırada sınıf devrimcilerinin avukatı geldi ve yaşanan durum karşısında hem polisi hem de bu işbirlikçi avukatı teşhir etti. Sınıf devrimcilerinin avukatı yaşananın işkence olduğunu ve bu işbirlikçi avukatın gerçek yüzünü açığa çıkardı. Sınıf devrimcilerinin avukatı Bülent Şimşek’e de zorluk çıkaran Tuzla polisi avukat hakkında da tutanak tutulacağını söyleyerek tehdit etti.

Sınıf devrimcilerinin avukatının gelmesinin ardından gözaltı işleminin yapılmadığı, avukatın gözaltı defterini görmek istemesiyle ortaya çıktı. Doktor raporunu görmek isteyen avukata belgelerin hiçbiri gösterilmeyerek keyfi uygulamalar dayatıldı. Bunun üzerine sınıf devrimcilerinin avukatı keyfi uygulamalar ve yaşanan işkence muamelesi karşısında savcılığa şuç duyurusunda bulunacağını söyledi. Ardından işlemleri hızlandıran polis ifade alma işlemine geçti. Sınıf devrimcileri ifade vermeyeceklerini söyledikten sonra tekrar sağlık raporu almak için hastaneye götürüldü. Hastanede alınan ikinci sağlık raporundan sonra sınıf devrimcileri gece 00.28’de serbest bırakıldı.

Kızıl Bayrak / Tuzla