Odalardan 'Çevre Günü' açıklamaları

  • Arşiv
  • |
  • Siyasal Gündem
  • |
  • 05 Haziran 2012
  • 11:24

(05.06.12) - “5 Haziran Dünya Çevre Günü”ne ilişkin yazılı açıklama yapan TMMOB'ye bağlı Makina Mühendisleri Odası (MMO), Mimarlar Odası (MO), Peyzaj Mimarları Odası (PMO), Jeoloji Mühendisleri Odası (JMO) ve Şehir Plancıları Odası (ŞPO) ve Çevre Mühendisleri Odası (ÇMO), çevreyi katledenlere karşı mücadeleyi yükseltme çağrısı yaptılar.

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Genel Sekreteri N. Hakan Genç, Dünya Çevre Günü dolayısıyla bir basın açıklaması yaptı. Afet riskinin azaltılması gerekçesiyle hazırlanan "Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun" ile yeni afetlerin oluşmasına neden olacak bir yaklaşımla; ormanlar, meralar, sulak alanlar, kıyılar, tarım alanları gibi doğal varlıkların talanına olanak sağlandığına dikkat çekti. Dünya Çevre Günü'nde Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanunu Tasarısı'nın TBMM'de görüşülüyor olmasını talihsizlik olarak nitelendirdi.

Peyzaj Mimarları Odası yaptığı açıklamada Dünya Çevre Günü'nün “çevreci birtakım kimseler” denilerek ötekileştirilecek bir gün olmaması gerektiğini, göstermelik kapalı salon toplantıları ve birkaç ağaç dikimine indirgenmeden hava, su ve toprak gibi yaşamsal unsurların önemine vurgu yapılarak haftalara yayılan gerçekçi aktiviteler ile kutlanması gereken bir gün olması gerektiğini ifade etti.

Makina Mühendisleri Odası'nın açıklamasında ise “kentsel ve kırsal çevre, sanayi, ulaşım, enerji politikaları rant ve talandan arındırılmalıdır” dendi.

MMO açıklamasında şunlar söylendi: “Onlarca yeni yasa, yüzlerce yasa değişikliği ve son bir yıl içinde yayımlanan Kanun Hükmünde Kararnameler ile en son 31 Mayıs‘ta yayımlanan Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun, söz konusu sermaye birikimi, sömürü politikaları ve rant alanlarının nasıl genişletildiğinin birer örneği olmuştur. Öyle ki bütün ülke, kentsel ve kırsal alanlar, toplu konut alanları, tabiat varlıkları, bütün koruma alanları, tüm çevre, milli parklar, doğal sit alanları, meralar, yaylalar, kışlaklar vb. rant alanları haline getirilmiştir.”

Açıklamada, “Son yirmi ayda yalnızca 53 işçi HES'lerde işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin yokluğundan dolayı yaşamlarını kaybetmiş, 65 işçi yaralanmış ve bir köylü yurttaşımız ile Metin Lokumcu HES'leri protesto ederken katledilmişlerdir” ifadelerine yer verilerek çevre katliamı sırasında devletin uyguladığı baskı ve terör de teşhir edildi.

Mimarlar Odası yaptığı açıklamada sermayenin inşaat sektöründeki rant düzenini teşhir ederek Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun'a dikkat çekti.

TOKİ'ye ve TOKİ eliyle sermayeye yeni rant kapılar açıldığını söyleyen Mimarla Odası 3. Köprü hazırlıklarına da değinip İstanbul projesi için şunları ifade etti: “'Yeni İstanbul' adı altında tanımlanan yeni 1 milyonluk kentin 3. Köprü aksı ile birlikte var olan su havzalarının ve kentin kalan en önemli yeşil dokusunu iktidarın sermayeye çevirebilmekteki kararlığı gözden kaçmamaktadır.”

Açıklama, “sağlıklı ve nitelikli çevrede yaşama hakkı mücadelesini sürdürmekte kararlıyız” ifadeleri ile sona erdi.

Çevre Mühendisleri Odası, son 20 yılda yürütülen kirli çevre politikaları sonucu çevre alanının yıllar boyunca istismar edildiğine, yerli ve yabancı sermayenin hizmetine bir talan ve yağma olanağı olarak sunulduğuna dikkat çekti.

ÇMO, genel istatistiki veriler ışığında çevreye dair yaklaşımlarını şöyle sıraladı:

“Kutlayamadığımız 5 Haziran Dünya Çevre Günü'nde bir kez daha vurgulamak istiyoruz;

- Çevre kirliliğinin temellerinden olan enerji politikası, enerjinin verimli kullanılması ve temiz, yenilenebilir enerji kaynakları üzerinden şekillendirilmelidir. Kirli, geri kalmış ve atık sorunu çözülmemiş olan nükleer santral yapımı macerasından vazgeçilmelidir.

- Suyun ticarileştirilmesi, yer altı ve yer üstü suların varlık nedeninden uzaklaştırılarak kiralanması ve enerji üretiminde değerlendirilmesi sonlandırılmalıdır.

- Çevre ve Şehircilik Bakanlığı‘nın gerçekleştirdiği faaliyetlerden doğru, çevresel kirliliğin ne kadar önlendiğine ve azaltıldığına dair veriler oluşturulmalı ve kamuoyu ile paylaşılmalıdır.

- Tabiatı ve Biyoçeşitliliği Koruma Kanun Tasarısı geri çekilmeli ve çevresel hassasiyetler, biyoçeşitlilik ve doğa göz önünde bulundurularak, koruma yaklaşımı ile tekrar ele alınmalıdır.

- Dilovası, Ergena Havzası, Kızılırmak Havzası ve diğer güncel çevre sorunlarının çözümüne dönük olarak somut ve kararlı adımlar atılmalıdır.

Kirli Çevre Politikaları ve Uygulamaları konusunda yetkilileri ve kamuoyunu bilgilendirme ve uyarma, daha güzel ve yaşanabilir bir çevre yaratılması sürecine katkıda bulunma mücadelemiz devam etmektedir.”

Jeoloji Mühendisleri Odası ise “Dünya Çevre Günü” vesilesiyle ortaya saçılan riyakarlığı eleştirdi.

“Sermayenin bitmek tükenmek bilmeyen kar hırsı yaşam çevremizi yok etmeye devam ediyor!” başlıklı açıklamada, 5 Haziran'ın, Dünya Çevre Günü olarak kabul edilmesinin üzerinden 40 yıl geçtiğini ancak sermayenin bitmek tükenmek bilmeyen kar hırsıyla onyıllardır çevrenin yok edilmeye devam edildiğini belirtti.

JMO'nun açıklamasında, “Sermayenin önündeki tüm engellerin kaldırıldığı Türkiyede de; doğal, tarihi ve kültürel varlıklarının yok edilmesi, yer altı ve yerüstü kaynaklarının talan ve işgali, ülke değerleri olan nehirlerin, ormanların, kıyıların ve su alanlarının ipotek altına alınması süreci hızlanacak, ülke giderek yaşanabilir olmaktan çıkarılacak” sözleriyle Türkiye'de gelinen aşama tanımlanırken 2B ve HES'lere değinildi.

Açıklama şu sözlerle bitirildi: “Yine Çevre şiirleri okunacak bir taraftan, dereler kurutulup, sular HES‘ler‘le zaptedilirken; öte yanda Tortum‘da HES‘lere karşı direnen 17 yaşındaki genç kız 9 yıl hapis istemiyle yargılanacak.

Ama bilinmelidir ki, HES‘lere karşı yaşam alanlarını koruyanlar, Amazonların ormansızlaştırılmasına karşı direnenler, aç gözlü altın işletmeciliğine karşı duranlar, petrol devlerine karşı yaşamı savunanlar da durmayacak, 5 Haziran Dünya Çevre Günü tüm dünyada ve Türkiyede birleşmenin, dayanışmanın gelecek güzel bir yaşamın günü olacak.

Çevre Günü‘nü kutlamaya ihtiyaç duymayacağımız günlere...”