Metrobüs çilesi çekilir mi?

  • Arşiv
  • |
  • Siyasal Gündem
  • |
  • 24 Haziran 2012
  • 06:23

Görevimiz, son zamanlarda taciz vakalarının arttığı iddialarıyla çalkalanan, bir de FSM ’nin tadilata girmesiyle kapıları iyice kapanmaz hale gelen metrobüslerin nabzını yoklamak. Metrobüsün en işlek saatinde en kalabalık durağa gidilecek, sonra bir ileri, bir geri duraklar gezilecek, vatandaşın derdi dinlenecek. İşte saat saat izlenimlerimiz: 


İş yolu 
8:15 Avcılar :
Kalabalık olur diye geldik ama asayiş berkemal. Koltuklar dolu, birkaç kişi ayakta, klima püfür püfür. Bir teyze “Kızım siz çok geç kalmışsınız. Şimdi gidin akşam bir daha gelin” diyor. 

8:30 Yenibosna: Fotomuhabiri arkadaşa “Ben Mecidiyeköy’e kadar incelemelerde bulunacağım, sen gazeteye dön” diyorum. Yenibosna’da iniyor, sonra telefonla bildiyor: Üstgeçide çıkan engelli rampasının üzerinde bir kadın, alt kattaki bir adama “Hayvan herif, neden orada durduğunu bilmiyor muyum sanıyorsun!” diye bağırıyormuş. Soranlara adamın etekli kadınları gözetlemek için rampanın altında beklediğini anlatmış. Varlığına dair söylentiler duyduğumuz ‘toplum polisleri’ ortalarda yokmuş, kimse müdahale etmemiş. 

8:45 Mecidiyeköy: Son durak. Metrobüsle yarım metre yüksekliğindeki kaldırımın arasındaki boşluktan atlamaya çalışırken lise anılarım canlanıyor, beden derslerindeki uzun atlama deneyimlerimi hatırlıyorum. Kas hastalığıyla yaşayan biri olarak memleketin çarpık kaldırımlarını, sokaklarını aşmak zor ama toplutaşımanın engellilere çektirdiği anlatılmaz, yaşanır. 

İş çıkışı 
19:45 Sefaköy: Sonunda iş çıkışı kalabalığını yakalıyoruz, üstgeçitte kavimler göçü yaşanıyor. Akbil doldurmak için sıra bekleyenlerden biri yeni Akbil kartına beş lira saymak zorunda olduğundan şikâyet ediyor, “Böyle saçmalık görmedim” diyor. Durağın etrafında iş ayakkabısından ‘sütlü mısır ’a ihtiyacınız olan ve olmayan her şey satılıyor. Esnafa “Köprü kapandıktan sonra yoğunluk arttı mı” diye soruyoruz, her kafadan ayrı ses çıkıyor. Ortak görüş: “Metrobüsün sağı solu belli olmaz. Bir kaza oluyor, şerit tıkanıyor, trafik mahvoluyor. O zaman metrobüs de çok yoğun oluyor.” Çözüm önerileri arasında metrobüs seferlerini arttırmak da var, kamu spotlarıyla vatandaşa bir sonraki metrobüsü beklemenin erdemlerini anlatmak da... 

20:00 Yenibosna: Metrobüse girişte izdiham yaşanıyor. Kapılar açılıyor, sıradakiler kendilerini içeri atıyor, neredeyse her metrobüste kapanan kapıların arasında kollar bacaklar sıkışıyor. Saadet Partisi’nin önerdiği, sadece kadın yolcuların kullanacağı pembe metrobüs hakkında görüş almanın tam zamanı diyoruz. Yolcuların çoğu tartışmanın “Pembe ney?” aşamasında kalmış. Anlatıyoruz: “Her 3-4 araçtan sonra bir adet pembe renkli metrobüs gelecek, sadece kadınlar binebilecek, ne dersiniz?” Sanayi Sitesi’nde eşiyle çalışan bir kadın, metrobüste bir kere tacize uğradığını anlatıyor, “Kocam aylardır işe gitmemi istemiyor, sırf sabah metrobüste gelmemi istemediği için. 6 aydır gitmiyordum ama artık sıkıldım, şimdi yeniden başladık bu işkenceye” diyor. Pembe metrobüs olursa tercih edeceğini söylüyor, “Ama bu sefer karma metrobüslere binen kadınlara kötü bakılacak, karantinaya alınmayı reddeden kadın başına gelmiş her şeyi kabul etmiş olacak” diyoruz. Biraz düşünüp “Doğru ama bu da çekilir dert değil” diyor. 

Servisini kaçırdığı için metrobüse binen bir başka kadına soruyoruz, “Olsa binerim” diyor, sonra da ekliyor: “Ama metrobüsle bitmiyor ki, bundan inip tramvaya biniyoruz. O zaman bütün toplutaşıma araçları ayrılsın, hatta İstiklal Caddesi ’nde de taciz oluyor diye oraya da pembe şerit koyalım.” Bir de erkek görüşü alıyoruz. Konuştuğumuz amca, her erkeğin potansiyel tacizci olarak fişlenmesinden rahatsız, “Eşim de kızım da metrobüsle gidip geliyor” diyor. “Evet, taciz oluyor ama bu işi harem selamlıkla çözemezsiniz. Olay kafada bitiyor, eğitim şart!”

Radikal / 24.06.12