KCK'den gazdan zehirlenen 5 gerilla için tahlil çağrısı

  • Arşiv
  • |
  • Kategori yok
  • |
  • 09 Mart 2012
  • 14:34

KCK Yürütme Konseyi Başkanlığı, kış üstlenmesi sırasında jeneratör gazından zehirlenerek hayatını kaybeden 5 kadın gerillanın “infaz edildiğini” öne süren Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a sert tepki gösterdi. KCK, “Biz şehit arkadaşlarımızın ailelerini insan hakları kuruluşlarına ve duyarlı sivil toplum örgütlerine başvurmaya ve ilgili sivil toplum kuruluşlarının da cenazeleri yanımızdan almaya ve tahlil için gerekenleri yapmaya çağırıyoruz” dedi.

KCK Yürütme Konseyi Başkanlığı yaptığı bir açıklama ile gündemdeki konuları değerlendirdi. Bedenini ateşe veren Kürt genci Ömer Koç için başsağlığı dileyen KCK, beş gerillanın infaz edildiğini sık sık gündeme getiren Başbakan Erdoğan’a da sert tepki göstererek, cenazeler üzerinde tahlil yapılmasını istedi. KCK ayrıca, Erdoğan’ın Mardin’da “hiç utanmadan” Kürt annelerine seslendiğini ifade ederek, burada yeni bir saldırının talimatını verdiğini kaydetti.

BEDENİNİ ATEŞE VEREN KOÇ İÇİN BAŞSAĞLIĞI MESAJI

KCK’nin açıklaması şöyle: “13 Şubat günü Kocaeli’de bedenini ateşe vererek ağır yaralanan değerli Kürdistan genci Ömer Koç’un yaşamını yitirdiği haberini öğrenmiş bulunmaktayız. Öncelikle değerli Koç ailesine ve yurtsever Bazîd halkına başsağlığı diliyor ve değerli Kürdistan genci Ömer Koç’un anısını özgürlük mücadelesinde yaşatacağımızın sözünü ifade etmek istiyoruz. Uluslararası güçlerin güdümünde ve onayıyla Önderliğimiz üzerinde uygulanan tecrit ve işkence sistemine dönük olarak gerçekleştirilmiş bu eylem anlamlı olmakla birlikte İmralı’dan son olarak gelen mesajda da belirtildiği gibi yakma eylemleri döneme cevap olmamaktadır.

GENÇLER KENDİSİNİ YAKMASIN, SERHILDAN HAREKETİNDE YER ALSIN

Hareket olarak bir kez daha belirtiyoruz ki, yurtsever Kürdistan gençliğinin yapması gereken eylem kendini yakmak değil, özgürlük gerillası saflarında ve serhildan hareketi içerisinde yerini almaktır. Ömer Koçların taşıdığı fedai ruh, her türlü engeli aşacak ve başarıyı getirecek bir ruhtur. Bugün bu Apocu-fedai ruha sahip Kürdistan gençliğinin Kürdistan devriminde oynayacağı büyük bir rolü vardır. Bu açıdan bu tür fedai ruha sahip genç arkadaşların kendini yakma değil, mücadelenin bir kadrosu haline gelerek zafer yürüyüşünün birer öncüleri haline gelmesi gerekmektedir. Tüm Kürdistan gençliğinden hareketimizin beklediği budur. Bu temelde tüm yurtsever gençlerimizi bu konuda duyarlı olmaya çağırıyoruz.

SİNDİRME HAREKATI KOORDİNATÖRÜ ERDOĞAN OLAYLARI TERSYÜZ EDİYOR

Hareketimiz saflarında en fazla fedai ruhu taşıyan, kadın gerilla güçlerimizdir. Fedai gerilla durumunda olan değerli komutan Canda (Hazine Şeker) yoldaşın öncülüğündeki Berçem (Meyaser Marangoz), Sema (Leyla Gündoğdu), Axîn (Leyla İkincisoy) ve Tekoşîn (Şîlan Uğur) arkadaşlar Amed eyaletinde kış üslenmesi sürecinde, uyurken, çalışan jeneratör gazının etkilemesiyle şehit düşmüşlerdi. Kış koşulları ve güvenlik nedeniyle örgüt ortamında bilinmesine karşılık kamuoyuna yaz aylarında açıklanmıştı. Bir devrimci-militan için en büyük acı bu tür talihsiz kazalarla şahadete ulaşmasıdır. Bu 5 arkadaşın bu biçimde şahadete ulaşmaları tüm hareketimizi ve halkımızı üzüntüye boğmuştur.

Hareketimize karşı topyekun bir savaş ilan etmiş, kapsamlı bir psikolojik savaş eşliğinde yoğun tutuklama ve işkence ile Kürt halkını etkilemek ve sindirmek isteyen harekatın koordinatörü konumunda olan Başbakan Erdoğan bizzat bu olayı ters yüz ederek bu değerli arkadaşlarımızın örgüt tarafından infaz edildiğini belirterek psikolojik savaşı tırmandırmaktadır. Şimdiye kadar 4-5 kez bu konuyu çarpıtarak yansıtan Başbakan Erdoğan doğrudan yalan söylemektedir. Bir Başbakan olarak hiç utanmadan kamuoyuna bu denli yalan söylemesi Türk devletinin Kürdistan Özgürlük Hareketi ve özgür Kürdistan kadınının mücadelesi karşısında yaşadığı acziyeti dışarı vurmaktan başka bir şey değildir. Açık ki fedakar-yurtsever Kürdistan kadınının yükselttiği haklı özgürlük mücadelesi karşısında Tayip Erdoğan hükümeti zorlanmış bulunmaktadır. Açık ki Başbakan’ın yaptığı bir psikolojik savaştır. Amacı mücadele ruhunu zayıflatmaktır. Kürtler ve Zazalar diye ayırım yaparak Kürt halkını parçalamak ve zayıflatmak istemektedir. Bu nedenle mert değil namert yöntemleri esas alarak yalana başvurmakta, büyük bir gerçeği temsil eden ve her şeyiyle açık-şeffaf olan hareketimizi karalamak istemektedir.

HİÇ UTANMADAN MARDİN’DE KÜRT ANNELERİNE SESLENDİ

En alçakça yöntemlerle, arkadan yaklaşarak, çarşı ortasında vurarak veya kaçırma yöntemiyle sivil, savunmasız insanlarımıza dönük bizzat dönemin Başbakanının talimatıyla katliamlar yapan Türk devletinin bugünkü Başbakanının bütün gücüyle adına faili meçhul denilen bu cinayetlerin üstünü örtmeye çalıştığı herkes tarafından bilinmektedir. Kayıp ettirilen binlerce insanımızın yaşlı annelerinin, Cumartesi Anneleri olarak her Cumartesi günü meydanlara çıkmasına rağmen, buna karşı büyük bir duyarsızlığı ve vicdansızlığı sergileyen Başbakan Erdoğan, hiç utanmadan Mardin’den Kürt annelerine seslenmektedir.

MARDİN’DE YENİ BİR SALDIRININ EMRİ VERİLDİ

Çocuklarını kaybetmiş binlerce annenin gözyaşları bir yana, daha binlerce Kürt ve Türk annenin göz yaşlarını dökmesine yol açacak kararların altına imza atan Başbakan Erdoğan’ın bu biçimde kadınlara seslenmiş olması tam bir pişkinlik örneğidir. Vicdan sahibi bütün Kürdistanlı anneler bilir ki, faili meçhul cinayetlerinin üstünü örtmeye çalışan, Kürdistan’da yürütülmekte olan savaşa karar veren, Roboskî’de Kürt çocuklarını katletme talimatını veren, Kürt halkının geleceğini karartmaya dönük her türlü çabayı sergileyen kişi, Başbakan Erdoğan’ın kendisidir. Ve Erdoğan yapmış olduğu bu Mardin konuşmasıyla yeni bir saldırının emrini vermiştir. Bu yüzden Kürdistan’da sömürgecilikten vazgeçmeyen, Kürt halkının doğal haklarını kabul etmeyen, operasyonlarla ve katliamlarla sonuç almayı önüne koyan Erdoğan’ın ikiyüzlü bir biçimde ve yalana dayalı bu gerçeğini en çok deşifre edecek olan da yurtsever-cefakeş Kürt kadınıdır, Kürt anneleridir.

AMED’DEKİ GERİLLAR İÇİN TAHLİL YAPILSIN

Amed’deki elim kaza sonucu yaşamını yitiren Canda, Berçem, Sema, Axîn ve Tekoşîn arkadaşlarımızın cenazeleri bilgimiz ve denetimimiz dahilinde bulunmaktadır. Arkadaşlarımızın cenazeleri üzerinde yapılacak tahlillerle ne biçimde şehit düştüklerini belgelendirmenin bilimsel olanakları vardır. Biz şehit arkadaşlarımızın ailelerini insan hakları kuruluşlarına ve duyarlı sivil toplum örgütlerine başvurmaya ve ilgili sivil toplum kuruluşlarının da cenazeleri yanımızdan almaya ve tahlil için gerekenleri yapmaya çağırıyoruz. Uzun bir süredir polemik konusu yapılan bu arkadaşlarımızın nasıl yaşamlarını yitirdiklerinin tespit edilmesine katkı sunmak, gerçeklerin açığa çıkması adına bir insani görev olurken, aynı zamanda kamuoyunu doğru bilgilendirme sorumluluğunun da bir gereğidir. Ayrıca söz konusu sivil toplum kuruluşlarının yapacağı her türlü soruşturmaya da hareketimiz gerekli tüm kolaylığı gösterecek, eldeki tüm belgeleri sunacak, gerçekliğin açığa çıkması için ne gerekiyorsa onu yapacaktır.

8 MART EYLEMLERİNİ SELAMLIYORUZ

1 Mart’tan bu yana meydanları dolduran ve 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü büyük bir direniş ruhuyla karşılayan yurtsever-özgürlükçü tüm Kürdistan kadınının bu görkemli ve anlamlı eylemsel çıkışını selamlıyor ve tüm emekçi Kürt kadınlarının 8 Mart Günü’nü bir kez daha kutluyoruz. Mart ayına girişle birlikte gereken startı veren Kürt kadınının bu eylemselliği yeni dönem mücadelesi için aynı zamanda bir çağrıdır. Bu temelde tüm Kürdistan gençliğini ve Kürdistan kadınını, tüm yurtsever halkımızı Önder Apo üzerindeki ağırlaştırılmış tecride ve siyasi soykırıma karşı toplumsal gücünü ortaya koymaya, Önder Apo’nun özgürlüğü ve Kürt sorununun çözümü için sürece gereken fedakarlıkla katılım göstermeye, cezaevlerinde ve dışarıda geliştirilen açlık grevi eylemcileriyle dayanışmaya ve bu temelde mücadeleyi yükseltmeye çağırıyoruz.”

ANF / 09.03.12