İstanbul’da 15-16 Haziran paneli...

  • Arşiv
  • |
  • Sol Hareket
  • |
  • Eylem ve etkinlikler
  • |
  • Devrimciler
  • |
  • 17 Haziran 2012
  • 15:33

15-16 Haziran’ın çağrısı;

Parti, sınıf, devrim!”

(17.06.12) – Bir süredir Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu (BDSP) tarafından İstanbul’un sanayi havzalarında yaygın kitle çalışması ile hazırlıkları yürütülen “15-16 Haziran Direnişi’nin ışığında Parti, sınıf, devrim!” paneli bugün (17 Haziran) Kadıköy Belediyesi Halis Kurtça Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi.

Panelde, 42 yıl önceki büyük direnişin anlamı üzerinde durularak 15-16 Haziran'ın ışığında “parti, sınıf, devrim” davasını büyütme çağrısı yapıldı.

Etkinlik, BDSP tarafından panel şiarı çerçevesinde hazırlanan sinevizyon gösterimiyle başladı.

Sinevizyon gösteriminin ardından yapılan açılış konuşmasında, Türkiye işçi sınıfının mücadele tarihinde önemli bir eşik olan büyük direnişin bugün hala güncelliğini koruduğu söylendi. 15-16 Haziran’ın güncel çağrısının “parti, sınıf, devrim” olduğu ifade edilerek devrimci partinin rolüne işaret edildi.

15-16 Haziran şehitleri şahsında tüm devrim ve sosyalizm şehitleri anısına gerçekleştirilen saygı duruşunun ardından panelistlerin konuşmalarına geçildi.

Şengül: Birleşik mücadeleyi örgütlemeliyiz!

Panelde ilk sözü alan DİSK/Genel-İş Sendikası İstanbul Anadolu Yakası 1 No'lu Şube Başkanı Mahmut Şengül, 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişi'nin önemine değindi. Direnişin yaşandığı dönemdeki baskılara dikkat çeken Şengül, işyerlerinde ve fabrikalarda işçileri örgütleme ihtiyacını ifade etti.

Bu süreçte tabanın rolüne dikkat çeken Şengül, sendikal bürokrasiyi ortadan kaldırmanın ancak bu şekilde olacağını söyledi.

Aradan 42 yıl geçmesine rağmen saldırıların sürdüğünü belirten Şengül, özel istihdam büroları, kıdem tazminatının gaspı planı ve son olarak grev yasağının birleşik mücadeleyi gerekli kıldığını sözlerine ekledi.

Şengül, bu sürece duyarsız kalan sendikaların ve sendika yöneticilerinin kamuoyunda teşhir edilmesi ve birleşik mücadelenin büyütülmesi ihtiyacına vurgu yaptı. İşçi sınıfının kendi talepleriyle alanlara çıkması gerektiğini söyledi.

Yaraşır: 15-16 Haziran antikapitalist bir manifestodur

http://www.kizilbayrak.net/fileadmin/images/BDSP/BDSP-15-16-Haziran-panel-2012/BDSP-15-16-Haziran-Panel-KBnet-5.jpgAraştırmacı-yazar Volkan Yaraşır ise, kapitalizmin yapısal krizi ekseninde devrimin güncelliğine işaret etti. 15-16 Haziran Direnişi'ni bu eksende değerlendiren Yaraşır, sol hareketin 15-16 Haziran Direnişi'ni değerlendirmedeki eksikliğine vurgu yaptı. Bu sürecin, sol tarafından “ilerlemeci”olarak tanımladığını sözlerine ekleyen Yaraşır, solun sınıfı nesne olarak görmesi anlayışını eleştirdi. Yaraşır, sınıfı yıkıcı bir güç ve özne olarak algılamanın doğru yöntem olduğunu ifade etti.

Yaraşır, “Osmanlı işçi sınıfının tarih sahnesi geç çıkmış, genç bir sınıf olduğu” tespitinde bulundu. Avrupa işçi sınıfının dinamiğinde taban örgütlenmeleri, makine kırıcılık (Ludist hareket), grev silahının keşfi olmak üzere üç başlığa dikkat çeken Yaraşır, bu dinamiklerin Osmanlı ve Türkiye işçi sınıfının tarihsel örnekleriyle kendini gösterdiğini vurguladı. Taban örgütlenmelerine Osmanlı Amele Cemiyeti'ni, makine kırıcılığa 182 Smalov Tekstil Fabrikası eylemini, grev silahının keşfine ise 1872 Beyoğlu telgraf işçilerinin eylemini örnek gösterdi.

Türkiye işçi snıfının tarihsel gelişimini özetleyerek konuşmasını sürdüren Yaraşır, 1835'ten 1960'lara kadarki 125 yıllık dönemi sınıfın mayalanma süreci olarak değerlendirdi. Bu mayalanma ve biriktirme döneminin momentinin 1960'lar olduğunu ifade eden Yaraşır, 1961 Saraçhane mitinginin sınıfın toplumsal rolünü ve özne olduğunu gösteren önemli bir örnek olduğunu ifade etti. 1963'teki Kavel grevinin, “sınıfın haklarını kopara kopara alma geleneği” olarak tanımlanması gerektiğini sözlerine ekleyen Yaraşır, DİSK'in ortaya çıkmasının, sınıfın 125 yıllık arayışının bir sonucu olduğu tespitinde bulundu. 1969-1970'teki fabrika işgal deneyimlerine de dikkat çeken Yaraşır, bu eylemlerin sınıfın kapitalizme ve özel mülkiyete sapladığı hançer olduğunu ifade etti. Sermaye-devlet ilişkisinin de bu dönemde açığa çıktığını vurgulayarak, bu dönemde Derby, Kavel gibi fabrika işgallerini örnek verdi. Alpagut'taki öz yönetim deneyimine değinerek konuşmasını sürdüren Yaraşır, 15-16 Haziran'ın bu pratikler ışığında doğru bir tarih okumasıyla anlaşılabileceğini hatırlattı.

15-16 Haziran'ın yaşandığı süreçte dünya genelinde ve Türkiye'deki siyasal atmosferi anlatan Yaraşır, 1968'de küresel düzeyde hareketliliklerin yaşandığını, Türkiye'de de üniversitelerde öğrenci işgalleri, köylerde ise toprak işgallerinin yaşandığını dile getirdi.

“15-16 Haziran Türkiye işçi sınıfının 1 Mayısı'dır” diyen Yaraşır, 15-16 Haziran'ın mevzi savaşından cephe savaşına geçiş olduğunu söyledi.

15-16 Haziran direnişinin, sınıfın bağımsızlık arayışı ve tarihsel birikimleri üzerinden değerlendirilmesi gerektiğini dile getirerek, 15-16 Haziran'ı “anti kapitalist bir manifesto” olarak tanımladı. Yaraşır, '71 devrimci çıkışına ve onun düzen karştlığına dikkat çekerek 15-16 Haziran'n Türkiye sol hareketindeki 50 yıllık revizyonist geleneği de çökerttiğini ve bununla birlikte sınıf devrimciliğinin zeminini hazırladığını ifade etti.

“Devlet 15-16 Hazran'a önderlik yapan işçileri işten attı. İşçi sınıfını açıkla terbiye etti” diyen Yaraşır, sınıfın, öncüleriyle koparmak için devrimcileri katlettiğini ifade etti.

70-80 dönemini “küçük burjuva radikalizminin dönemi” olarak tanımlayan Yaraşır, “2008 yılıyla birlikte sistem yapısal bir kriz içerisine girdi. Yaısal krizin olduğu yerde ya devrim mayalanır ya da karşı devrim olur” dedi. Bu dönemi aynı zamanda bir moment olarak tanımlayan Yaraşır, batıdaki işçi hareketi ile Kürt özgürlük hareketinin içine girdiği dinamizmin birleşmesinin önemine dikkat çekti.

Dönem Bolşevizm dönemidir”

Rusya'da marksist hareketin işçi sınıfının ana rahminden doğduğunu ifade ederek konuşmasını sürdüren Yaraşır, tarihi marksist bir perspektiften okuyunca komünistleri göreve çağıran pratikler olduğunu hatırlattı.

“Dönem Bolşevizm dönemidir” diyen Yaraşır, 2008'deki kapitalist krizin önemli olanaklar sağladığını ifade etti. Dünya genelindeki gelişmelerin önemine dikkat çekerek, Arap coğrafyası ve Avrupa'daki gelişmelerin devrim-karşıdevrim ikilemini yarattğını söyledi.

Kürt özgürlük hareketinin yarattığı imkanlara dikkat çeken Yaraşır, batıdaki http://www.kizilbayrak.net/fileadmin/images/BDSP/BDSP-15-16-Haziran-panel-2012/BDSP-15-16-Haziran-Panel-KBnet-4.jpgmetropollerin yeni Kürt kentleri olduğunu ifade etti. “İşçi sınıfı Kürtleşmiştir, Kürtler işçileşmiştir” diyen Yaraşır, batı yakasındaki sınıfsal enerjinin Kürdistan'daki ulusal enerjiyle birleşmesi durumunda ortaya çıkabilecek sonuçlara işaret etti.

Kıta devrimlerinin yaratılmasına ve devrimin güncelliğine de değinen Yaraşır, Türkiye'de Savranoğlu, TOGO, Billuz Tuz ve Maltepe Belediyesi gibi direnişlerin önemli imkan ve olanaklar yarattığını söyledi. Kent ve havza grevlerini gerçekleştirmenin, sanayi havzalarında örgütlenmekle beraber olacağını ifade ederek, Türkiye genelindeki 249 organize sanayi bölgesinde sınıfsal öfke ve kinin örgütlendiğini dile getirdi. IRA militanı Boby Sands'in “Bizim de günlerimiz gelecektir” sözlerini hatırlatan Yaraşır konuşmasını, “Artık bizim günlerimiz gelmiştir. 15-16 Haziran'ın manası budur” sözleri ile tamamladı.

BDSP: “Parti, sınıf, devrim davasını büyütelim!”

15-16 Haziran'da şehit düşen işçileri anarak konuşmasına başlayan BDSP temsilcisi, “parti, sınıf, devrim” başlıklarının birbirlerine kopmaz bağlarla bağlı olduğunu ifade etti. 15-16 Haziran'a yönelik güncel ilginin önemine dikkat çekti. Bu ilgiyi ise, devrimin güncelliğine ve reformist-liberal solun araçlardan yoksunluğuna bağladı.

“Devrim günceldir ama aynı zamanda reformist-liberal odaklar araçlar ve yöntemler konusunda tam bir çıkmaz içindedir” diyen BDSP temsilcisi, bu odakların Denizler'in yarattığı değerlerden yoksun olduklarını fade etti.

Devrimci örgütten kaçanların ve parlamentoyu eksen alanların devrimci olamayacağının söyleyen BDSP Temsilcisi, 15-16 Haziran'ın, işçi sınıfının temel devrimci sınıf olduğunun ispatı olduğu anlamına geldiğinin altını çizdi. İşçi sınıfının yıkıcı gücünün sınıfın devrimci partisiyle buluşmadığı sürece sosyalizme ulaşamayacağını belirten temsilci, 15-16 Haziran'ın mirasına sahip çıkmanın işçi sınıfının devrimci partisine sahip çıkmasıyla anlam kazanacağını sözlerine ekledi. 15-16 Haziran direnişinin, işçi sınıfının, partisi olmadan nereye kadar gidebileceğini gösteren önemli bir örnek olarak değerlendiren temsilci, devrimci geleneği yaratmanın önemine dikkat çekti.

Yeni 15-16 Haziranlar yaratmaya ihtiyaç olduğunu söyleyen BDSP temsilcisi, “Ortada gerci-faşist bir rejim var. Bu rejim ancak böyle yıkılabilir” dedi.
15-16 Haziran'ın, DİSK'in kapatılmasını aşan bir tepki olduğunun altını çizerek, DİSK yönetiminin böyle bir direnişi ortada bıraktığını vurguladı. Bu süreçte TİP ve MDD çizgisinin etkili olduğunun altını çizdi. 60'ı yılların özel önemi ve '71 devrimci kopuşunun kavranmasının önemine dikkat çeken temsilci, 15-16 Haziran'dan öğrenememenin bedelini solun 12 Eylül'de ödediğini söyledi.

BDSP temsilcisi, konuşmasının son bölümünü komünist harekete ayırdı. “Parti, sınıf, devrim” davasını kazanma çağrısı yapan temsilci, komünist hareketin güçlü bir ideolojik omurgaya ve sınıfın içinde yaratılmış bir devrimci örgüte sahip olduğunu vurguladı.

Temsilci konuşmasını şu sözlerle sonlandırdı: “Bugün yapılacak olan bellidir. 'Parti, sınıf, devrim' davasını büyütmektir. Partiyi güçlendirelim, gelecek bizim, gelecek sosyalizm.”

Panelin ikinci bölümü ise soru-cevap biçiminde gerçekleşti.

Kürt halkının özgürlük mücadelesi ve sınıf hareketi ilişkisi, dinci-gericiliğin sınıf içerisindeki etkisini aşmanın yolları, devrimci örgütü yaratmanın önemi, güncel süreç içerisinde sendikal bürokrasinin rolü üzerine sorular soruldu ve tartışmalar yürütüldü.

Panelden notlar:

- Sahnenin hemen arkasında “Parti, sınıf, devrim” şiarlı pankart asıldı.

- Salonda “15-16 Haziran direnişin ışığında...! MESS’i ezeceğiz, çaldıklarını alacağız! / Metal İşçileri Birliği”, “16 Haziran Direnişi işçi sınıfına yol gösteriyor!”, “Yaşasın sosyalist işçi-emekçi cumhuriyeti!”, “İşçi sınıfının kurtuluşu kendi eseri olacaktır!” pankartlarının yanısıra, BDSP flamaları asıldı. Ayrıca, süren işçi direnişlerini selamlayan pankartlar da yer aldı.

- Salonun girişinde Eksen Yayıncılık masası açılarak Kızıl Bayrak gazetesi ve kitap satışları yapıldı. Ayrıca, 15-16 Haziran'ı ve bugün süren işçi direnişlerini anlatan resim sergisi de açıldı.

- Tutuklu sınıf devrimcisi Zeynel Nihadioğlu da gönderdiği mesajla etkinliği selamladı.

Kızıl Bayrak / İstanbul