İsrailli Eski Askerler, İşgal Topraklarındaki Tanıklıklarını Anlatıyor

  • Arşiv
  • |
  • Ortadoğu
  • |
  • Filistin
  • |
  • 23 Haziran 2012
  • 15:22

22 Haziran 2012

Batı Şeria ve Gazze Şeridi'nde görev yapan bir grup İsrailli eski asker, orduda yaşadıklarını kamera önünde dile getirdi.

İsrailli örgüt Breaking the Silence (Sessizliği Bozmak) Batı Şeria ve Gazze Şeridi'nde görev yapmış 800 İsrailli eski askerden tanıklıklar topladı. Yeni kampanyasında deneyimlerini anlatan altı eski askerin tanıklıklarının videosunu yayınladı.

Amit, ikinci intifada sırasında Ramallah, el-Halil ve Batı Şeria'nın kuzeyinde görev yapmış. İsrailli bir komutanın Kudüs yakınlarında bir yola kurulan barikatta gergin bir durum sırasında bir Filistinlinin çenesine tüfeğini savurduğu bir hadiseyi anlatıyor.

“Adam yere düştü, kan kaybediyordu ve acı içinde bağırıyordu ve tabii ki diğer Filistinliler daha da öfkelendi, karışıklığı kontrol altına almamız oldukça zaman aldı ve tabii ki daha agresifleşmek zorunda kaldık, silahlarımız tetikte vs.”

Batı Şeria'da olanlara ilk elden tanıklık etmenin dünya görüşünü sarstığını söylüyor.

“Günah keçisi olduğumuza, zavallıların öldürüldüğü bir yere gittiğime eminken, çoğu zaman bunun zıttı olan bir gerçeklik ile karşılaştım.”

“Kendimi insanları kovalarken gördüm, üç yaşındaki bir kız çocuğuna nişan alırken gördüm kendimi, kendimi ve arkadaşlarımı insanları tokatlarken, insanları ararken, insanları gözaltına alırken, insanları sorgularken, insanları tutuklarken gördüm. Çoğu durumda bir hiç uğrunaydı.”

Breaking the Silence'ın kurucularından biri olan Yehuda Şaul, İsrail ordusunda bir savaşçı – ve daha sonra bir komutan – olarak gereken her şeyi yaptığını söylüyor.

“Eğer görev çocukları okuldan uzak tutmak ise evet çocuklar okula gitmeyecek. Eğer görev, sokağa çıkma yasağından dolayı bir cenazeyi dağıtmak ise, evet aile ölen yakınlarını gömmeyi bitiremeyecek. Cesedi orada bırakacak ve ayrılacaklar. Eğer bunu yapmazlarsa sersemletici bomba ve gaz yiyecekler.”

Bir İsrailli ailenin cenazedeyken polisin gelip onları dağıttığı bir durumu hiç hayal edebilir misiniz?

Yehuda askerlik hizmeti hakkında konuşuyor çünkü “eğer biz konuşmazsak hiçbirimiz orada ne olup bittiğini bilmeyecek.”

Askerlik hizmetinin en akılda kalıcı kısmının, onlara karışmama emriyle el-Halil'de yerleşimciler tarafından dövülen Filistinlileri izlemek olduğunu söylüyor

Yine el-Halil'de görev yapmış bir diğer asker Sagi, İsrailli çocukların yerleşim karşıtı Peace Now (Barış Şimdi) örgütünün bir üyesinin temsili kuklasını yaktığı bir gösteriyi anımsıyor.

“Anladım ki düşündüğüm tüm şeyler – hudutlar var, günün sonunda aynı taraftayız – benim bakış açımdan artık bundan ibaret değil. Ve onların bakış açısından ben meşru değilim ve eğer benim siyasi görüşlerimi biliyor olsalardı, kuklanın yerine beni geçirirlerdi.”

Sagi, insanların deneyimlerini dinlememeyi tercih ettiğini ve dinleyenlerin ise deneyimlerinin münferit olduğunu ve muhtemelen “emirleri çiğneyen bir asker” olduğunu ve yargılanmasını gerektiğini düşündükleri söylüyor.

“Belki de gerçekten yargılanmalıyım – fakat [işgal] topraklarındaki insancıl askerlerden biri olarak yargılanmam gerekiyorsa tüm İsrail askerlerini yargılamamız gerektiğini zannediyorum,” diyor.

“İnsanların hayatını günü birlik mahvediyoruz”

Yael, Gazze'de sınırı canlı video yayını ile gözetleyen bir keşif askeri olarak görev yapmış.

“Gördüğümüz her şeyde şüpheli bir şeyler görmek üzere yoğrulmuş ve kalıplara dökülmüştük. Kameraya bakıyor ve bir eşek, bir köpek veya bir kart görmüyorum. Sınırdan bir mesaj geçiren bir araç görüyorum, silah geçiren bir araç görüyorum.. Her zaman şüphelidir.”

“Orada alışılageldik şeyler yoktur, o birinin attığı çöp değildir, bir patlayıcıdır” diye açıklıyor.

Gördüğü bir yaşlı çobanı anımsıyor, sınıra çok yakın “bir dede, sürüsüyle oldukça yaşlı bir adam”. Onu muharebe gücüne bildiriyor. “Çobanları istihbarat keşifçileri olarak görmeye şartlandırılmıştım.”

İsrail güçleri havaya ateş açtı, sürüyü ürküttüler, fakat çoban yerinde kaldı. Askerler ondan sonra sürünün çevresine yere ateş ettiler “ve sürüyü yine ürküttüler fakat çoban orada kalmaya kararlıydı. Ayrılmak istemiyordu, orada durmak istiyordu.”

Askerler bir koyunu vurdu.

“(Çoban) koyunun yanına gitti ve onu kaldırmaya çalıştı, koyun kana belenmişti ve çoban onu kaldırmaya ve geri almaya çalıştı, askerler ateş etmeyi sürdürdü.”

“Koyun ölmedi fakat çoban onu orada bırakıp kaçmak zorunda kaldı, askerler onu ve sürünün geri kalanını vuracaklardı. Çoban gerisin geri kaçtı, koyun ise ölene kadar orada kaldı.”

“Bunu diğer taraftan görmek, sanki bir video oyunu gibiydi, gerçeklikten o kadar kopuk. Hayvanları vuruyorsak ne olmuş ki.”

“(Filistinliler için) bu tam tersi... insanlar geliyor ve sizin hayvanlarınızı vuruyor, sizin geçim kaynağınızı, sizi. Aynen böyle.”

“İnsanların hayatını günü birlik mahvediyoruz” diye sözlerine ekliyor.

Yael, “insanların orada neler olup bittiğini bilmesi gerektiğini” düşündüğü için tanıklıklarını anlattığını söylüyor.

“Yahudi halkını imha etmek isteyen dehşet verici teröristlerden bizi koruyan İsrail Savunma Kuvvetleri değildir. Onlar burada yaşayan ve biz burada yokken burada yaşamış insanlar ve yaşamaya çalışıyorlar ve daha güçlü olan biziz. Ve biz bu gücü tümüyle hiç sorunsuz kullanıyoruz. İnsanların bunu bilmesi gerektiğini düşünüyorum.”

Diğer tanıklıklarda bir asker bir bölük askerin, tabur komutanı da dahil, gözaltındaki bir Filistinliye saldırdığı bir olayı anlatıyor.

Özel birlikteki bir asker, bir tutuklama baskınında ilacını almak için geri evine dönen yaşlı, hasta bir Filistinliyi vurma emrine uymadığı için maskara olan bir subayı anımsıyor.

Tanıklıkların tamamı buradan izlenebilir: www.discovertheterritories.com

Filistin Maan Haber Ajansı'ndan kizilbayrak.net tarafından çevrilmiştir.