“Grev yasağına karşı birleşik mücadele!”

  • Arşiv
  • |
  • Sınıf Hareketi
  • |
  • Röportaj
  • |
  • 08 Haziran 2012
  • 07:56

Genel-İş, ÇHD, KMO ve BES yöneticileri hava işkolunda grev yasağına ilişkin görüşlerini paylaştılar.

“Aba altından sopa gösteriyorlar”

http://www.kizilbayrak.net/fileadmin/images/Isci_sinifi/sinif-hareketi-2012/manmut.jpg- Mahmut Şengül (Genel-İş İstanbul Anadolu Yakası 1 No’lu Şube Başkanı): Sürecin bu nokta­ya geleceği meclis hükümeti ve Başbakan’ın çıkışlarıyla kendini belli ediyordu. Bugün sadece havayollarında değil toplumun farklı kesimlerini kapsayan çeşitli konularda insanların yatak odasına girilmesi, Başbakan Erdoğan’ın “Ben her şeye karışırım” demesi de bu işin pervasız bir boyuta ulaştığının göstergesidir. En son havayollarında bir gecede yangından mal kaçırır gibi apar topar grev yasağı konması diğer sendikalara da aba altından sopa göstermektir. Burada en büyük görev konfederasyonlara düşüyor. Bu konu gözardı edilebilecek, sessizce geçiştirilebilecek bir konu değildir. Bu yasak yarın öbür gün farklı işkollarına da yansıyacaktır. Konfederasyonların en kısa sürede kendilerine çeki düzen verip bu konuda ortak mücadeleyi ve Türkiye genelinde şalter indirmeyi önlerine koymaları gerekir. Karar alıp bunu da örgütleriyle birlikte altını doldurarak hayata geçirmeleri gerekiyor. Aksi taktirde bugün sendikalarda barajın tartışıldığı, bir gecede grev yasaklarının geldiği, Erdoğan’ın hayatın farklı alanlarına “Ben Başbakanım müdahale ederim” dediği noktada, tamamen faşizan ve dikta bir yönetim anlayışıyla saldırılarda bulunulduğu bir dönemde sivil toplum örgütleri ve sendikaların sessiz kalmasını doğru bulmuyorum. Bu konuda tüm konfederasyonlar üzerine düşeni yapmalıdır. Tabanın da; çalışanlar, işyeri temsilcileri ile beraber şubelerini, bölgelerini ve genel merkezlerini zorlayıcı bir şekilde davranması gerektiğini düşünüyorum.

15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişi’nin yıldönümü öncesinde yaşanması anlamında da bu saldırılar oldukça önemli. 15-16 Haziran, bu yapıyı kırma hamlelerinin ardından gelmişti. O zaman, 15-16 Haziran’ın ardından askeri darbe yaşanmıştı, bugün ise sivil bir darbe gerçekleşti. Bence bu, 15-16 Haziran’dan sonraki askeri darbeden daha da büyük bir darbedir. Bu konuda grev yasağında olduğu gibi tabanın konfederasyonları zorlayıp şalter indirmesi gerekiyor.

“Grev yasağı en önemli haklarının gaspıdır”http://www.kizilbayrak.net/fileadmin/images/Isci_sinifi/sinif-hareketi-2012/gu__776_lvin.jpg

- Gülvin Aydın (ÇHD İstanbul Şb. YK üyesi): 02.06.2012 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren bir yasayla Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanunu’nun 29. maddesi değiştirildi. Yasada yapılan bu değişiklikle havacılık hizmetlerinde bundan sonra yasal grev yapılamayacak. Böylece işçi ve emekçiler cephesinde sermaye lehine yeni bir hak gaspıyla karşı karşıya kalmış olduk. Sonuç olarak, havacılık hizmetlerinde çalışanların ellerinden önemli bir silahları alınmış oldu. Başka deyişle sahip oldukları haklarını korumaya yarayacak temel önemdeki yasal haklarını kaybetmiş oldular. Bu durum hem iç hukuka hem de uluslararası hukuka aykırıdır; ancak AKP hükümetinin “ileri demokrasi” düzeninin tam da özüdür.

Esasen hukuksal alandaki her türlü düzenleme sermaye sahiplerinin ihtiyaçlarına denk düşüyor. Bu durum aynı zamanda sermaye sahiplerinin emek karşısında ne kadar güçlendiğinin de göstergesi. 1983 tarihli Grev ve Lokavt Kanunu’nda 1988 tarihinde yapılan değişikliklerle yasadan aynen aktardığımız “su, elektrik, havagazı, termik santrallerini besleyen linyit üretimi, tabii gaz ve petrol sondajı, üretimi, tasfiyesi, dağıtımı, üretimi nafta veya tabii gazdan başlayan petrokimya işlerinde” ve “Kamu kuruluşlarınca yürütülen itfaiye, sehiriçi deniz, kara ve demiryolu ve diğer raylı toplu yolcu ulaştırma hizmetlerinde” grev yasağı getirilmişti. Taşıma, ulaştırma alanındaki saldırılar yeni değil. Şimdi havacılık hizmetlerine grev yasağı getirilmesi işçi sınıfına dönük yeni saldırılara da işaret etmektedir. Grev yasağına karşı eylem yapanların polis terörüne maruz kalmaları, işten atılmaları bu saldırıların başlangıcı. 12 Eylül faşist askeri darbesinden sonra kabul edilen mevcut yasada geçmişte ve bugün bu türden değişikliklere gidilmesi 12 Eylül zihniyetinin de gerisine düşüldüğünü gösteriyor. Yine, bu durum, haklarımızın nasıl bu kadar kolay gasp edilebildiğini, bundan sonra haklarımızı yitirmemek ve kaybettiklerimizi geri almak için neler yapabileceğimiz üzerine düşünmemiz gerektiğini de gösteriyor.

“Birleşik mücadele bloğu örmeliyiz”

http://www.kizilbayrak.net/fileadmin/images/Isci_sinifi/sinif-hareketi-2012/selin.jpg- Selin Top (Kimya Mühendisleri Odası İstanbul Şube Sekreteri): Sermayenin koruyucusu devlet ve onun şu dönemki temsilcisi AKP antidemokratik uygulamalarına pervasızca devam ediyor. Tasarladıkları yeni dünyada sanat, bilim, bireysel hak ve özgürlüklere yer yok. AKP ustalık döneminde, tüm ezilenlere karşı saldırıları neredeyse 12 Eylül dönemini geride bırakacak boyutlara taşıdı. Öyle ki hava işkolunda grev yasağı Evren döneminde dahi gerçekleştirilmemişti.

Sermaye, kendisini sarsabilecek tek gücün ezilenlerin birliğinin olduğunun farkında ve bunu engellemek için arkasına aldığı devlet, yasa koyucular ve kolluk güçleri ile kazanılmış haklara saldırıyor. Hava işkolundaki grev hakkının kaldırılmasını öngören yasa teklifine karşı yapılan havayolu çalışanları grevi öylesine ses getirdi ki burjuva medyada dahi manşet haberler arasında yer aldı.

AKP hükümeti küresel dünyanın, küresel pazarların ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde bir neo-islam cumhuriyeti yaratıyor ve aslında planlarını Orta Vadeli Program ile açıklıyor. Hava işkolundaki grev yasağı çok büyük bir saldırı programının ayaklarından birisi sadece.

İşten çıkarılan THY çalışanı arkadaşlarımızın, Hava-İş’in haklı mücadelesinin yanındayız ve destekliyoruz. İçinde bulunduğumuz bu antidemokratik ortamda yapmamız gereken söylenmek ve izleyici olmak değil, bir birleşik mücadele bloğu örmektir.

“Hak verilmez alınır, zafer sokakta kazanılır!”http://www.kizilbayrak.net/fileadmin/images/Isci_sinifi/sinif-hareketi-2012/hatice.jpg

- Hatice Çolakoğulları (BES Çanakkale Şube Sekreteri): Ülkemiz gündemini bir süredir havacılık işkolundaki grev yasağı belirlemektedir.

12 Eylül'ün devamı olan AKP yasakçı zihniyetini bu kez ulaşım sektöründe grev yasağı getirerek gösterdi ve bu yasak ileride gelebilecek bir çok yasağın da habercisidir.

Kendinden başkasına yaşam hakkı tanımayan bu faşist zihniyet bir gecede sermayenin çıkarları doğrultusunda İLO Sözleşmesini hiçe sayarak ‘’ben yaptım oldu’’ mantığıyla faşizan baskılarını arttırmaya devam ediyor.

İşçi ve emekçilerin mücadelesinin bir parçası olan grev hakkını da gasp ederek, zaten ağır şartlarda çalışan, açlık sınırında yaşamaya mahkum edilen ve bilinçli olarak işsiz bırakılan milyonlarca insanımızı elinde bir koz olarak tutarak (bütün iktidarlar gibi) tehdit, şantaj, küfür, aşağılama ve hakaretlerle ülkemiz işçi ve emekçisinin “insanca yaşam hakkını’’ gasp etmeye devam etmektedir.

Biz işçi ve emekçiler, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da haklarımızı emekçi düşmanlarına gasp ettirmemek için, tüm emekten yana olan kurum ve konfederasyonlarla birlikte genel grev kararını hayata geçirmeliyiz.

Kızıl Bayrak / İstanbul