Emperyalist savaş ve saldırganlığın dozu yükseltiliyor...

  • Arşiv
  • |
  • Siyasal Gündem
  • |
  • Dış Politika
  • |
  • 26 Haziran 2012
  • 12:48

“Emperyalist savaş ve saldırganlığa karşı
işçilerin birliği, halkların kardeşliği!”

(26.06.12) - Suriye'ye yönelik emperyalist savaş ve saldırganlığın dozu arttırılıyor. Esad rejiminin zorbalığını fırsat bilen emperyalistler yağma ve talan hesapları yaparken, kendisine Ortadoğu'da jandarmalık misyonu biçilen Türk sermaye devleti de emperyalist savaş çığırtanlığını yükseltiyor.

Suriye'nin karasularına giren TSK'ya ait jet uçaklarını vurmasını fırsat bilen Türk sermaye devleti, bir kez daha Suriye'ye karşı öfke kustu. Dinci partinin şefi Tayyip Erdoğan “Suriye'den yaklaşann her askeri unsur tehdit olarak değerlendirilecek ve askeri hedef muamelesi görecek” dedi.

Suriye'ye tehdit

Son günlerde yaşanan gerilimin ardından konuşması “merakla” beklenen dinci parti şefi Erdoğan, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada Suriye'nin TSK'ya ait jet uçaklarını kasıtlı olarak düşürdüğünü iddia etti. Uluslararası kamuoyunu bu durum hakkında bilgilendirme çalışmalarına devam edeceklerini bildirerek, bu olaydan sonra Suriye'nin Türkiye için açık ve yakın bir tehdit haline geldiğini, bu açıdan yeni bir aşamaya geçildiğini belirtti. Türkiye'nin yerini, zamanını ve yöntemini kendi tayin ederek 'gerekli adımları atacağını' da sözlerine ekledi.

Türkiye’nin sınırları zorlanacak, dostluğu ya da husumeti test edilecek bir ülke olmadığını iddia ederek, “Eğer bunu bugüne kadar anlamayanlar varsa, biz tereddüt etmeden Türkiye’nin sınanamayacağını çok açık, net ve kararlı şekilde ispat ederiz ve edeceğiz” diye konuştu. Erdoğan “Türkiye’nin dostluğu ne kadar değerliyse gazabı da o kadar şiddetli ve kahredicidir” dedi.

“Tavsiyelerimize kulak asmayan Suriye yönetimi çocukları ve kadınları katletmek suretiyle kendi sonunu hazırlamıştır. Gelinen noktada Suriye yönetiminin hiçbir meşruiyeti kalmadığı çok açıktır. Kadın, yaşlı ve çocukları katleden bir zorba yönetim işbaşındadır” sözleri ile Suriye'ye karşı kılıçları çektiğini gösterdi.

Konuşmasının bütününde Suriye'yi açıktan tehdit eden sermaye hükümetinin başbakanı Erdoğan, jet uçaklarının Suriye karasularında değil, uluslararası sularda vurulduğunu ve düşerken Suriye sınırından içeri sürüklendiklerini iddia etti.

Erdoğan'dan “kardeşlik” demagojisi

Suriye devletini ve Esad'ı tehdit eden Erdoğan, Suriye halkına yönelik “kardeşlik” demagojilerini de ihmal etmedi. “Bugün Şam, Halep, Hama, Humus dediğimizde bir hesabın peşinden değil kanı akıtılan kardeşlerimizin arkasından haykırıyoruz” dedi.

Ancak ekonominin, “demokratikleşmenin”, “sosyal kalkınmanın” ve dış politikanın iç içe olduğunu, bu alanlarda eş zamanlı büyümenin yaşanması gerektiğini söyleyerek gerçek “kardeşlik” anlayışını ortaya serdi. “Türkiye’nin aktif dış politikasıyla büyümeyi devam ettirdiğini” söyleyen Erdoğan, genelde Ortadoğu, özelde ise Suriye üzerindeki emperyal hayallerini de açığa vurdu. Zira onun “aktif dış politika ile büyümeye devam etmek” ile kastettiği şey, emperyalist efendilere sunulacak hizmetin karşılığı olarak yağma ve talandan pay kapabilmek anlamını taşımaktadır.

“Birlik-beraberlik” masalları

Demagojide sınır tanımayan dinci parti şefi, bilindik yöntemlerden birini kullanarak “birlik ve beraberlik” masallarına sarıldı.

“Bu tür günlerde birlik ve beraberlik içinde olmak, ortak akılla hareket etmek, el birliği ve güç birliği yapmak millet olmanın sorumluluk sahibi olmanın gereğidir” diyen Erdoğan, Türk devletinin tarihinden 'övgü' ile söz ederek bugün de “birlik ve beraberliği” yükseltmenin önemine vurgu yaptı.

Düzen partilerinin Suriye'ye yönelik saldırganlık konusunda dinci-gerici partiye verdikleri destek için teşekkür eden Erdoğan, saldırganlık politikalarını eleştirenlere saldırdı.

Burjuva basının köşe yazarlarını hedef alarak "Bazı köşe yazarları ‘Başbakan çok sert konuşuyor’ diyor. Biz, köşenizde yaptığınız dalkavukluğu yapamayız. Kalemleriniz satılmış olabilir ama bu siyasi idare hakka ve halka teslim olmuş bir iradedir. Biz kimsenin maşası, taşeronu değiliz” dedi.

NATO'dan Türk devletine destek

Türk sermaye devletinin özel talebi doğrultusunda toplanan kirli savaş aygıtı NATO, saldırganlık konusunda Türk devletine arka çıktı.

NATO Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussen, Türk askeri uçağını düşüren Suriye’yi "en güçlü şekilde kınadıklarını" açıkladı.

Türkiye'nin çağrısı üzerine 4. maddeyi görüşmek üzere yapılan toplantıda, “NATO üyesi bir ülkeye yapılan saldırıyı tüm ülkelere yapılmış” olarak gören 5. madde tartışmaları yer almadı.

Sınıra askeri sevkiyat

Suriye'ye yönelik saldırganlıkta daha da pervasızlaşan Türk devleti Suriye sınırına da askeri yığınak yapmaya başladı.

Diyarbakır'dan gelen çok sayıda zırhlı aracın Suriye sınırına doğru sevkiyatı yapıldı. Yaklaşık 15 araçlık zırhlı araçta tank, uzun menzilli toplar, kurtarma araçları ve askeri araçlardan oluşan askeri konvoy Mardin üzerinden sınıra hareket etti. Son zamanlarda Suriye ile yaşanan gerginliğin ardından askeri birliklikler sınıra yakın yerlerde önlem aldığı öğrenildi.

Savaş ve saldırganlığa karşı mücadeleye!

Giderek artan emperyalist savaş ve saldırganlığın ulaştığı boyutlar göz önüne alındığında, Suriye'ye yönelik askeri bir müdahalenin uzak bir gündem olmadığı anlaşılmaktadır.

Kardeş Ortadoğu ve Suriye halklarına dönük bu saldırganlığının önünü kesmek ise “işçilerin birliği, halkların kardeşliği” mücadelesini büyütmekten geçmektedir.