Dünya sınıf mücadelesi: Gösterilerin coğrafyası - Immanuel Wallerstein

  • Arşiv
  • |
  • Çeviri
  • |
  • Sosyal mücadele
  • |
  • 06 Haziran 2012
  • 12:59

İyi zamanlarda, dünya ekonomisi arz-değer üretimi bakımından genişlediğinde, sınıf mücadelesinin sesi kısılır. Hiçbir zaman ortadan kaybolmaz fakat düşük düzeyde bir işsizlik olduğu ve alt katmanların gerçek gelirleri az da olsa arttığı müddetçe, sosyal uzlaşma revaçtadır.

Fakat dünya ekonomisinin durağanlaşması, gerçek işsizliğin kayda değer ölçüde artması, genel pastanın küçülmesi anlamına gelir. O halde soru, pastanın küçülmesinin yükünü  – ülke içinde ve ülkeler arasında - kimin taşıyacağıdır. Sınıf mücadelesi keskinleşir, er ya da geç sokaklarda çatışmalara yol açar. Dünya sisteminde 1970’lerden beri - en çarpıcı şekilde 2007’den beri -olan budur. En üstteki yüzde 1’lik kesim şimdiye değin kendi hissesini elinde tuttu hem de onu artırarak. Bu ise yüzde 99’un hissesinin azalması anlamına gelir.

Kaynakların tahsisi üzerindeki mücadele küresel bütçenin iki kalemi etrafında dönmektedir: Vergiler (ne kadar ve kim ödeyecek) ve genel nüfusun sosyal güvenliği (eğitim, sağlık harcamaları ve hayat boyu gelir garantisi). Bu mücadelenin gerçekleşmediği ülke yoktur. Fakat dünya ekonomisindeki yerlerinden, demografilerinden ve siyasi tarihlerinden dolayı bazı ülkelerde diğerlerine nazaran daha şiddetli patlak vermektedir.

Keskin bir sınıf mücadelesi bunun nasıl ele alınması gerektiği hakkında herkesi ilgilendiren bir soruya yol açmaktadır. İktidar güçleri, halktaki huzursuzluğu sert biçimde ezebilir ki pek çoğu böyle yapıyor. Yahut huzursuzluk, baskı mekanizmalarının ezemeyeceği kadar güçlüyse, göstericilere katılıyor gibi yapıp gerçek değişimi sınırlandırarak göstericileri kendilerine çekmeye çalışabilirler. Veyahut önce baskıya (bu başarılı olmadığında da)  kendilerine çekmeye çalışarak her ikisini birden deneyebilirler.

Göstericiler de ikilemle karşı karşıya. Göstericiler genelde nispeten küçük, yürekli gruplar olarak yola düşerler. İktidar güçlerini etkileyeceklerse, daha büyük (ve siyaseten çok ürkek) kitleleri kendilerine katılmaya ikna etmeleri gerekir. Kolay bir iş değil bu ama gerçekleşebilir de. 2011’de Tahrir Meydanı’nda oldu. ABD ve Kanada’da işgal hareketiyle olan buydu. Son seçimlerde Yunanistan’da oldu. Şili’de oldu ve uzun öğrenci grevleri halen sürüyor. Tam şu an göz alıcı bir şekilde Quebec’de olan bu.

İyi de olduğunda ne oluyor? Başta yapılan talepleri sosyal düzeni yeniden inşa etmek için daha kapsamlı ve esaslı taleplere doğru genişletmek isteyen bazı göstericiler var. Bir de iktidar güçleriyle oturup uzlaşma müzakeresine hazır diğerleri var ki böyleleri hep olmuştur.

İktidar güçleri baskı kurduğunda, gösteri ateşini körüklerler. Fakat baskı genelde işe yarar. Baskı işe yaramadığında ise iktidar güçleri uzlaşıp göstericileri kendilerine çektiğinde onların fişlerini de çekebilirler. Mısır’da olan bu galiba. Son seçimler, Tahrir Meydanına destek vermemiş iki aday arasında ikinci tura doğru seyrediyor (biri devrik cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek’in başbakanı; diğeri ise başlıca gâyesi Tahrir Meydanı’ndakilerin taleplerini hayata geçirmek değil de Mısır hukukuna şeriatı yerleştirmek olan İhvan lideri). Sonuç ise ilk turda oyların çoğunluğunu alan bu ikisi için de oy kullanmamış yüzde 50’lik kesimin önündeki zalim seçenek. Sevimsiz bu durum, Tahrir yanlısı seçmenlerin farklı geçmişleri olan bu iki aday arasında bölünmüş olmalarından dolayıdır.

Tüm bunlara bakıp nasıl düşünmeliyiz? Gösterilerin hızlı ve sürekli değişen bir coğrafyaları var. Burada başlıyor ve sonra ya eziliyor ya da iktidar güçlerince çekiliyor veya tüketiliyor. Bu olur olmaz mantar gibi başka yerde bitiyor sonra eziliyor ya da iktidar güçlerince çekiliyor veya tüketiliyor. Dünya çapında ezilemezmiş gibi tekrar üçüncü bir yerde ortaya çıkıyor.

Tek bir nedenden dolayı gerçekten de ezilemez. Dünyada gelir daralması gerçek ve bu durum ortadan kaybolacak gibi değil. Kapitalist dünya ekonomisinin yapısal krizi, bilgelerimiz ve politikacılarımız ufukta yeni bir refah dönemi olduğuna dair bize ne kadar garanti verirlerse versinler, ekonomik sıkıntılara getirilen çözümleri işe yaramaz kılıyor. Kargaşa içindeki bir dünyada yaşıyoruz. Dalgalanmaların çapı ve hızı büyük. Sosyal protestolar için de geçerli bu. Gösteri coğrafyasının sürekli değişimi olarak tezahür eden budur. Dün Kahire’de Tahrir Meydanı’nda, bugün tencere tavayla izinsiz yürüyüş yapılan Montreal’de, yarın (belki de şaşırtıcı gelecek) başka bir yerde.

Kaynak: Agence Global

Dünya Bülteni için çeviren: Ertuğrul Aydın

Dünya Bülteni / 05.06.12