(09.06.12) - TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu'nun “darbe mağduru” Süleyman Demirel'e yaptığı görüşme işçi ve emekçilere saldıran açıklamalara konu oldu.

Komisyon üyeleriyle yaptığı 4 saatlik görüşmede Demirel, Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan’ın idamıyla ilgili kendini savunurken emekçileri suçladı. Denizler'in “halkın temsilcilerinden oluşan Meclis’in, yani milli iradenin kararıyla” asıldığını savunan Demirel, “Ben oy veren 276’dan biriyim. Suçu bana yıkamazsınız. TBMM bütün milleti temsil ediyor. Suç varsa halkındır” dedi.

Darbeden zarar gördüğünü iddia eden Demirel, idam kararının yasal olmasıyla kendini aklamaya çalıştı. Bir yadan sanki meclisin bağımsız bir iradeyle karar alma şansı varmış gibi konuşan Demirel, diğer yandan tüm devlet mekanizmalarının bir bütün halinde kararı onayladığını söyleyerek çelişkili ifadelere sarıldı. Denizler'in idam kararı sermaye devletinin kararıdır. Bunu parlementodaki bir “milletvekili” karar veremeyeceği gibi bu kararın uygulanmasına hizmet ederek safını belli etmektedir. Demirel’in hangi sınıfa hizmet ettiğiyse onyılların devlet görevlerinde aldığı sorumlulukla açıktır.

Sermaye hükümeti AKP'nin 12 Eylül darbesini yargılama oyunu bir yandan düzeni aklarken diğer yandan devrimcilere ve emekçilere yönelik kara propaganda zeminine çevriliyor.