Berna, Ferhat ve Uludere - Nihal Kemaloğlu

  • Arşiv
  • |
  • Basın
  • |
  • 09 Haziran 2012
  • 03:56

Başbakan 'Her kürtaj bir Uludere'dir' diyerek kitlesel zihinde Uludere katliamını gündemden al aşağı ederek yerine iki haftadır esnek mümbit kürtaj söylemiyle doldursa da...

Kürtaj tartışmaları beklenenden daha hızla aşındırılıp ağırlığını kaybedip ana medyamızın magazinel güçleri ve yatıştırılamayan beden fetişizmi bir olunca kolayca tüketilen bir pop içeriğe dönüşmüştü...

Üstüne üstlük milyonlarca çaresiz yoksul kadını hijyen dışı ölümcül yöntemlere zorlayacağı gerçeğine ilişmeyen vasati klişeler karşılıklı üzerimize boca edilirken devlet erbabının 'yaşamı olumlayan' insancıl söylemleri birbiri ardına patlıyordu...
Ama bizim kulaklarımız Uludere'den beri devlet ağzından çıkan her 'yaşam hakkı' ifadesine ancak bomba atılsa duyabilecek kadar sağırdı...

Çünkü Uludere katliamı 34 vatandaşımızın öldürüldüğü donmuş tarihi ve zamanın işlemediği mekanıyla ebedi sorularını devlete sormaya devam edi

or ve durduğu yerde sorularını daha da büyütüyordu.
Resmi katliam tarihimizin bize en yakın yaprağının üzerinde Uludere yazarken, zayıf kitlesel hafızamıza güvenen siyasi söylem taktikleriyle Uludere'yi 'tazminatı ödenmiş bir devlet hatası' diye kabul edemeyeceğimiz zamanlardaydık.

Uydu görüntülerini seyreden vekillerin yüzünün rengini kaçırtan Uludere, yaşayan tanıkları ve sorumlularıyla öyle zamanın deliklerine süprülüverip sonra kalkıp 'milletin iradesiyiz, vesayeti tasfiye ettik' diye övünülemeyecek ve unutturulma PR'ı pek zahmetli bir tarih değil miydi?

Üstelik akılları felç edici yorumlarla, tecavüzcüden baba çıkartan siyasi iktidarın ifrat insancıllığının karşısında çocuklarının da 'can olduğunu' haykıran Uludereli anaların gözlerindeki uçurum her gün daha da dipsizleşiyordu...

Şeffaf olmayan savunma harcamalarımıza kayıtlı bedelleriyle F-16 bombalarıyla öldürülen 34 Kürt vatandaşın ölümlerinden sonra, 'niye mayınlara basmadıklarını soran' Başbakan ya da 'PKK figüranları' diye itibarsızlaştıran İçişleri Bakanı, sahiden o anaların gözlerinin içine bakarak bunları tekrarlar mıydı?

Ayrıca eğer TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı 'Kürtajın insanlık suçu' olduğunu iddia ediyorsa, bu hümanist çıkışıyla Uludere katliamının uluslararası hukuk normlarına göre kimin kime karşı işlediği suç kapsamına girdiğini de açıklamalıydı...

YA BERNA İLE FERHAT!

'Milli Burjuva devrimini' tamamladığı iddia edilen Türkiye tarihindeki ikinci 'kültür' devrimini 'dindar nesiller, ilkokullara dini eğitim ve kürtaj yasası' başlıklarında derlerken, piyasa tabusu 'parasız eğitim' pankartı açan Berna ve Ferhat 19 ay tutukluktan sonra 8 yıl 5 ay hapis cezasına mahkum olmuşlardı...

Terör örgütü üyesi olmakla suçlanan Berna ve Ferhat, 'Dünya Bankası ve NATO'nun' manevi şahsını tahkir edici protestolara katılım, Tekel işçilerine verdikleri destek ve karakolda işkenceyle öldürülen Engin Çeber'i anmalarıyla dört başı mamur terörist tanımını hak etmişlerdi!

Gazetelerde Ferhat ve Berna'nın yargı kararının yanında Kanada'nın Quebec eyaletinde üniversite harçları yapılan zammı tam 14 haftadır protesto eden sokaklardaki yüz binlerce öğrencinin fotoğrafı vardı...

Neoliberalizmin erken sömürgesi Şili'deki parasız eğitim isteyen öğrenciler, 2 tane eğitim bakanının istifasına neden olurken

Türkiye çocuklarını acımasız cezalarla hapislerde çürüterek 'Cihan demokrasisi' mi olacağını düşünüyordu...

Akşam / 09.06.12