ART işçileri kararlı

  • Arşiv
  • |
  • Sınıf Hareketi
  • |
  • Eylem/Etkinlik
  • |
  • 07 Haziran 2012
  • 20:22

(07.06.12) - Bayrampaşa’da kurulu bulunan ART Mobilya Aksesuarları fabrikasında Metal İşçileri Birliği (MİB) öncülüğünde başlayan direniş 8. gününü doldurdu. Direniş gün içerisinde çevre atölyelerde çalışan işçiler tarafından ziyaret edilerek destekleniyor.

Uzun yıllardır bölgede bu denli direnişin gerçekleşmemiş olması, ART direnişine ilginin artmasına sebep oluyor. İşçiler direnişi kazanana kadar kararlı bir şekilde sürdüreceklerini belirtiyorlar. ART patronu ve adamları yer yer provakatif tavırlar sergileyerek, direnişe karşı tahammülsüzlüğünü ortaya koyuyor.

Direnişin kararlılığı karşısında ART patronu Mehmet Özkara çeşitli manevralara başvuruyor. Fabrikada çalışan işçilerle bölüm bölüm toplantılar gerçekleştirerek, “fabrikanın ekonomik durumunun kötü olduğunu” ifade ederek, işçileri, 50 TL ile 100 TL gibi paralar vererek oyalamaya devam ediyor. Ayrıca birçok işçiyi 15 günlük “ücretli izne” çıkardığını belirterek pervasızlığında sınır tanımadığını bir kez daha göstermiş oldu.

Fabrikanın elektriğinin kesik olmasından dolayı bazı bölümler jeneratör yardımıyla çalıştırılıyor. Üretim sınırlılığına rağmen MAKEL ve MONTAJ bölümü çalışmaya devam ediyor. ART patronu Mehmet Özkara polisaj ile boyayı fabrika dışındaki atölyelerde yaptırıyor. Üretim sınırlı olmasına rağmen SAMET, a.f Kasapoğlu, MAKEL gibi firmaların sipariş vermeye devam ettiği gözleniyor.

"Ya hep beraber ya hiçbirimiz!
"

Direnişin gücü karşısında saldırgan tavırlarından şimdilik vazgeçen ART patronu direnişin 5. gününde Metal İşçileri Birliği temsilcisi ile görüşmek istedi. Bu isteği reddedildi. İşçiler patrona ancak direniş komitesiyle görüşebileceği yanıtını verdi. Direnişin 6. gününde ART patronu ile işçilerin tümü ve Metal İşçileri Birliği temsilcisinin hazır bulunduğu bir görüşme gerçekleştirdi. Bu görüşmede işverenin 7. aydan itibaren ödenmek üzere kişi başı 500 TL’lik senet önerisi işçiler tarafından reddedildi. Direnişin 8. gününde de sadece direnişçi işçilerden biriyle görüşmek isteyen patronun bu isteği de reddedildi.

İşçiler: Krizin sorumlusu biz değiliz!

Daha sonra komiteyle görüşmeyi kabul eden ART patronundan gün boyu bir ses çıkmadı. Akşam saatlerinde de fabrikadan sessiz sedasız ayrıldı. İşçiler fabrikanın bu durumunun kendilerinden kaynaklanmadığını, birkaç ay öncesine kadar çok yoğun bir üretim yaptıklarını, bunun da devasa bir servet anlamına geldiğini belirtiyorlar. Fabrikanın yaşadığı krizin sorumlusu olmadıklarını belirten işçiler bu durumun faturasını ödemeyeceklerini belirterek haklarını alana kadar direniş ve eylemlerine devam edeceklerini belirtiyorlar.

Direniş Komitesi'nden mektup

ART İşçileri Direniş Komitesi ise, direnişin 8. gününde yayınladığı mektupla “Biz haklıyız, biz kazanacağız” dedi.

ART İşçileri Direniş Komitesi'nin mektubu şöyle:

İnsanlığın ihtiyacını her gün yeniden nasırlı ellerimizle yaratan biz işçiler olarak, Vahşi kapitalizmin dişlileri arasında yaşamımız öğütülüyor. Bir yanda bizim sırtımızdan elde edilen ve gittikçe büyüyen devasa bir servet, diğer yanda bu serveti kölece yaşam ve çalışma koşulları içinde yaratan açlık, sefalet ve yoksulluğa itilen biz işçi sınıfı Toplumsal servet Burjuvazi denilen bir avuç azınlığın elinde toplanıyor. Onlar bizleri akıl almaz bir oburlukla, bitmek tükenmek bilmeyen bir iştahla semiriyorlar. Bizler kapitalizmin vahşi çarkları altında ezilirken, onlar Balo salonlarında, Lüks saraylarında, Eğlence merkezlerinde sırtımızdan kazandıklarıyla günlerini gün ediyorlar. Onlar üretim araçlarına sahipler. Onlar fabrikalara sahipler. Onlar yaratılan değerlere el koyarak sahip oluyorlar. Bizi sömürerek gittikçe zenginleşirken, emeğimiz ve alın terimizle geçinen biz işçiler gittikçe yoksullaşırız. Onlar sırça köşklerinde, meclislerinde politika yaparlar, bu politikaları bize dayatırlar. Bize dayatılan politikalarda birçok hakkımıza el konur.
Kim adına? Burjuvazi adına

Yasa çıkarırlar kıdem tazminatı hakkımızı gasp ederler. Yasa çıkarırlar Özel istihdam bürolarıyla bizi alınıp satılan birer köleye dönüştürürler. Yasa çıkarırlar bizi fabrikalarımızdan çıkarıp emperyalizmin çıkarı için girişilen savaşta bizi kardeş halkların üstüne birer “kahraman” asker olarak sürerler. Üstelik bunları yaparken de bize “sakın ha, siyasete bulaşmayın” diyerek beynimizi kötürümleştirmeye çalışırlar. Siyaseti üretim araçları gibi tekellerine almaya çalışırlar. Gazete ve televizyonlarıyla bize bambaşka bir kültür dayatırlar. İnsanı insan olmaktan çıkaran bir kültür. Bencil olun, etrafınızdaki gelişmelere karşı üç maymunu oynayın gibi dayatmalarla bizi insan olmaktan çıkarmaya çalışan bir düzen bu. Egemenlik kayıtsız şartsız Burjuvazide olmalıdır. Üretilen toplumsal değerlerin nerdeyse tamamı burjuvazide olsun. Lüks cipleri kan ter içinde işçi üretsin, ama burjuvalar kullansın. Gemiler, yatlar can pahasına işçiler tarafından üretilsin, ama kullanan ve oradan kar sağlayan asalak burjuvalar olsun.  İşte kapitalist sistem Milyonları açlığa, sefalete terk eden, ama bolluklar içerisinde boğulan burjuvazi.
Kapitalist sistemin bütün toplumsal sistemlerden daha vahşi olduğu bilinmektedir. Bu vahşeti işçi sınıfı ve emekçiler olarak her gün etimizde, kemiğimizde hissediyoruz.

Bizler Bayrampaşa bölgesinde çalışan işçileriz. Kapitalist sömürü ve zorbalık bu bölgede sürgit gitmektedir. Burası onbinlerce işçinin çalıştığı bir işçi havzasıdır. Tekstil, Metal, Plastik, Kimya gibi pek çok sektörü bağrında barındırıyor. 10-14 saatlik çalışma saatleri, yaygın sigortasızlık, düşük ücretler, ücret gaspları, sendikasızlık, meslek hastalıkları, iş cinayetleri sorunları özetlemeye yetiyor.

1 Mayıs günü Bayrampaşa’da  kurulu bulunan Sarı Dökümcüler sanayi sitesinde çalışan 24 yaşındaki Ersin Kaya isimli işçi arkadaşımız iş cinayetine kurban gitti.
Bizler Bayrampaşa’da Kurulu bulunan ART AKSESUAR Fabrikasında çalışan işçileriz. Fabrikamız bünyesinde aynı patrona ait EFE GALVANO ile EMRE TOKA firmaları bulunmaktadır. Çalıştığımız bu fabrikada mobilya aksesuarları üretiyoruz. Büyük mobilya tekelleri olan BOYTAŞ, MAKEL, SAMET, İKEA, BELLONA, YATAŞ, İSTİKBAL, KALE KİLİT, a.f KASAPOĞLU fabrikalarına aksesuar üretiyoruz.  Haftanın beş günü günde on buçuk saat çalıştırılıyoruz. Yani mesaileri de dışta tutarsak yasal haftalık çalışma süresi olan 45 saatin üzerinde çalıştırılıyoruz. Sigorta primlerimiz aldığımız gerçek ücret üzerinden değil, asgari ücret üzerinden ödenerek gasp ediliyor. İş güvencemiz yok. İşten atılmak an meselesi. Patron ve adamlarının baskı ve zorbalığı ise işin cabası. Bazı bölümlerde koruyucu tedbirler alınmadığı için meslek hastalıklarına yakalanma riskimiz çok fazla. İşçi sağlığı ve güvenliği tedbirleri alınmadığı için Polisaj bölümünde çalışan 43 yaşındaki Recep Alıkan isimli işçi arkadaşımız iş cinayetine kurban gitti. Ağır bir yük taşındığı esnada eski ve yıpranmış vincin halatının kopması Recep arkadaşımızın canına mal oldu. Bütün bu kölece çalışma koşulları yetmiyormuş gibi, fabrikada çalışan biz işçiler 3 ile 5 ay arasında değişen maaş ödenmeme durumuyla karşı karşıya kaldık. Bu nedenle haklı nedene dayalı olarak, iş akdimizi tek taraflı olarak feshettik. Aylardır maaşımızın ödenmemesi üzerine 30 Mayıs tarihinde Metal İşçileri Birliği’nin desteğiyle fabrika kapısı önünde direnişe başladık. Bu direniş sürecinde patron ve adamlarının sık sık fiziki saldırılarına maruz kaldık. Aynı şekilde Bayrampaşa polisi de saldırgan bir tavır sergiledi. Birçok kez tehdit, baskı ve fiziki saldırılara maruz kaldık. Ancak biz işçiler olarak bu saldırganlık karşısında boyun eğmedik. Çünkü haklıydık. Haklılığımızdan aldığımız güçle direnişimizi kararlılıkla sürdürüyoruz.

Biz işçiler bunun sadece basit bir “para” sorunu olmadığını, bunun aynı zamanda bir onur mücadelesi olduğunu vurguluyoruz. Üstelik biz sadece kendimiz için değil, yaşamı köleleştirilmiş milyonlarca işçi ve emekçinin haklı davasını savunmak için direniyoruz. Bu aynı zamanda sınıfımızın onurunu en yüksekte tutma mücadelesidir. Bu bilinç ve sorumlulukla, kazanacağımıza olan inancımız derindir.
Bizler ART AKSESUAR işçileri olarak başta direnişte olan bazı arkadaşlarımızın üyesi olduğu DİSK/Birleşik Metal-İş sendikası olmak üzere Sendikaları, meslek odalarını, Demokratik kitle örgütlerini, ilerici ve devrimci güçleri direnişimize omuz vermeye çağırıyoruz.

Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz!

Kahrolsun ücretli kölelik düzeni!