“Anti-demokratik yasaların değiştirilmesini istiyoruz”

  • Arşiv
  • |
  • Siyasal Gündem
  • |
  • Devlet terörü
  • |
  • 07 Mart 2012
  • 16:59

(07.03.12) - Pozantı Cezaevi'nde tutuklu bulunan Kürt çocuklarının cezaevi idaresi, gardiyanlar ve adli mahkumlar tarafından maruz bırakıldıkları şiddet, taciz ve tecavüz saldırıları ile ilgili olarak Mersin İHD Şube Başkanı Ali Tanrıverdi ile konuştuk.

- Adana Pozantı Cezaevi'nde yatan ve kısa süre önce tahliye edilen çocukların anlattıkları, zindanlarda siyasi tutsak olarak bulunan Kürt çocuklarının maruz kaldığı insanlık dışı uygulamalara ve düzenin çürümüş yüzüne bir kez daha ışık tuttu. Kürt çocuklarının kendilerine adli mahkumlar tarafından cinsel istismarda bulunulduğunu, birçok kere taciz ve tecavüz edildiğini, şiddet uygulandığını ve ırkçı-faşist uygulamalara maruz kaldıklarını ifade etmesinin ardından ortaya çıkan tepkiler sonucu konuşmak zorunda kalan dinci parti AKP şefleri ise tecrit uygulamasını gündeme getirerek bunu “çözüm' olarak pazarlamak yoluna gitti. Taciz, tecavüz ve işkence olaylarının bir devlet politikası olduğu gerçeğinin üzerini örtmek isteyen Adalet Bakanı Sadullah Ergin, bilindik bir ikiyüzlülükle ortaya çıkarak “konuya el attık” açıklamalarında da bulundu.

Bu konuyla ilgili ne söylemek istersiniz?

İHD Mersin Şube Başkanı Ali Tanrıverdi: 2010’dan itibaren İHD Mersin Şube olarak Pozantı’daki TMY(Terörle Mücadele Yasası) mağduru çocukların aileleri, cezaevinden tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılan çocuklar, hukukçu arkadaşlarımıza anlatılanlar üzerinden konuya müdahil olduk. Çocuklar hem cezaevi yönetiminin hem de adli suçlu ve zanlıların kendilerine hakaret ettiklerini, şiddete maruz kaldıklarını, idare tarafından atanan koğuş mümessillerinin ailelerin gönderdikleri harçlıklara el koyduklarını, mümesillerin sabahlara kadar çocuklara boncuk ördürdüğünü, kirli çamaşırlarının yıkatıldığını, ayaklarının yıkatıldığını, tuvalet ve koğuş temizliği yaptırıldığını, bu durumu idareye bildirmek istediklerinde ise hem idareden hem de koğuş mümesillerinden dayak yediklerini anlatılar. Yine bu adli mümessiller tarafından arkadaşlarının taciz ve tecavüze maruz kaldıklarını anlattılar.

2011 yılının Temmuz ayında topluca yargılanmak üzere serbest bırakılan 7 çocuk derneğimize başvuruda bulundu. Kendi yaşadıkları durum ile ilgili derneğimizin zanlılar hakkında suç duyurusunda bulunması için yardım talebinde bulundular. Biz de dernek olarak bir rapor hazırlayarak, buna çocukların resmi başvurularını da ekleyerek, TBMM İnsan Hakları Araştırma Komisyonu Başkanlığı'na, Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğü'ne, Adana Valiliği'ne ve Adana Cumhuriyet Başsavcılığı'na gerekli soruşturmaların yapılması ve olayın açığa çıkarılması için başvuruda bulunduk. Geçen 7-8 aylık süre içinde bu konudaki soruşturmanın yeterli düzeyde ilerlemediğini, başvurduğumuz kurumların başvurumuzu birbirlerine havale ederek sorumluluktan kaçındığını gördük.

Yine bu süre içinde yukarıda söylediklerimize benzer şikayetler almaya devam ettik. Son günlerde yine cezaevinden çıkan 2 çocuğun yaşadıklarının basın yoluyla kamuoyuna yansıması sonucu Pozantı Cezaevi'nde yaşananlar Türkiye kamuoyunun gündemine oturdu.

Yetkililer olayın üzerine hassasiyetle gideceklerini söylemelerine rağmen henüz ortaya somut bir sonuç çıkmamıştır. Adalet Bakanlığı'nın yaptığı açıklamadan sonra Pozantı’daki çocukların Ankara Sincan Cezaevine taşınacakları açıklandı. Bunun çözüm olmadığını düşünüyoruz. Çocukların tek kişilik odalarda kalacak olmaları, ailelerin Ankara’ya gitmekte zorlanacakları, çocukların duruşmaları Mersin ile Adana’da olduğu için geliş gidişlerde ciddi sıkıntılar yaşanacağı ve avukat görüşmelerinde zorlukların yaşanabileceğini düşünüyoruz.

Öteden beri ileri sürdüğümüz TMY'nin kaldırılması, tutuklu çocukların mutlaka tutuksuz yargılanması, yargılama süreci devam ederken mutlaka okullarına devam etmeleri sağlanmalıdır. İnsanların cezaevlerine doldurulmaları kesinlikle çözüm değildir. Derneğimize yapılan başvurularda başta Osmaniye T Tipi Kapalı Cezaevi olmak üzere tüm cezaevlerindeki tutuklu ve hükümlüler üzerinde ciddi baskıların uygulandığı, hak ihlallerinin olduğu, keyfi uygulamalarla karşılaşıldığı ve hemen tüm cezaevlerinde kapasitenin 2 ya da 3 katı kadar dolu olduğu yapılan başvurularda anlatılmaktadır. Yine bize yapılan başvurularda Mersin Cezaevi'nde süresiz dönüşümsüz açlık grevi sürdürülmektedir. AKP hükümeti ve diğer yetkililerin yüksek duvarlar arkasından gelen bu çığlığa kulak vermelerini, TBMM'nin tüm gruplarının harekete geçmelerini, başta TMY olmak üzere anti-demokratik yasaların ivedilikle değiştirilmesini istiyoruz. Bu bir zorunluluktur aynı zamanda. Yine tüm bu sorunların temelinde Kürt sorununun çözümsüzlüğü yatmaktadır. Kürt sorununa barışçıl, demokratik bir temelde, herkesin kendini rahatça ifade edebileceği bir çözüm getirilmelidir. Tüm kamuoyunun, barış ve demokrasi güçlerinin bu konuda üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesini istiyoruz.

Kızıl Bayrak / Mersin