15–16 Haziran Büyük İşçi Direnişi… / KB

  • Arşiv
  • |
  • Makaleler/Yazarlar
  • |
  • Kızıl Bayrak
  • |
  • 09 Haziran 2012
  • 09:21

Parti, sınıf, devrim, sosyalizm!

Aradan 42 yıl geçti. Türkiye işçi sınıfının büyük direnişi bugün de işçi ve emekçilere yol göstermeye devam ediyor.

60’lı yıllarda işçi sınıfı haklarını alabilmek için direnişler, grevler, işgaller, militan eylemler örgütleme, örgütlenme yolunu seçti. Zonguldak, Kozlu Maden, Paşabahçe, Derby, Singer, Demirdöküm, Alpagut direnişleri işçi sınıfının hakları ve geleceği için mücadeleye atıldığını, bugünlere kazanım olarak kalan birçok hakkın daha o zamanlardan bize miras kaldığını göstermektedir.

Bugün ise elimizden almaya çalışmaları örgütsüzlüğümüzdendir.

Tüm bu direnişler, kazanımlar ve işçi sınıfının örgütlülüğü karşısında tüm patronlar, ellerindeki devlet mekanizmasını harekete geçirerek Sendikalar Yasası’nda değişiklik yapmaya çalıştılar. Amaç DİSK’te örgütlenen işçi sınıfının örgütlülüklerini dağıtmaktı.

Sendika ağalarının pasif tutumuna karşın işçi sınıfı 15-16 Haziran 1970’te fabrikalarından çıkarak sokakları, meydanları zapt etti. Hedef vilayetti. Sermayenin saldırısına gereken yanıtı vermek, örgütlülüklerine sahip çıkmaktı. İlk gün, 113 fabrikadan 70 bin işçi yürüdü. İkinci gün bu sayılar katlandı.

Sermaye sınıfı işçi sınıfının yoluna polis ve jandarma barikatları kurdu. Ancak sınıfın örgütlü gücünün önünde duramadılar. Bir bir yıkıldı barikatlar. Sermaye devleti 4 işçiyi katletti ama büyüyen öfkenin önüne geçemedi. Sendikalar yasası sokakta yırtıldı. Meclis, işçi sınıfının militan ve örgütlü gücü, kararlılığı karşısında dayanamadı. DİSK kapatılamadı. İşçi sınıfı sendika bürokratlarının uzlaşmacı tavrına karşı örgütlülüğüne sahip çıktı.

Sendikal bürokrasi on yıllardır oynadığı uğursuz rolüne devam ediyor!

42 yıl önce sokağa çıkan işçi sınıfının önünü kesmeye çalışan sendika bürokrasisi, bugün de işçi sınıfın örgütlülüğünden ziyade sermayeyle uzlaşmacı bir tavır içinde.

42 yıl önce sendikalarına, örgütlülüklerine sahip çıkan işçiler, sendika bürokratlarını da peşlerinden sürüklemişlerdi.

Sendikalar bizim, bizim öz gücümüze dayandığı sürece sendikalarımız bir güçtür.

Bugün de bizlerin yapması gereken, sendikaların başına çöreklenmiş bürokratlara takılmadan örgütlenme yolunu seçmek, örgütlülüklerimize sahip çıkmaktır. Sendikalarımızı bürokratlardan temizlemektir. Bizlerin aidatları ile sefa sürmelerine, bizlere ihanet etmelerine izin vermemektir.

Biz işçilerin üretimden gelen gücü ve örgütlü birliğinden başka bir silahı yoktur. Haklarımızı ve geleceğimizi kazanmak için başkalarının bizim adımıza mücadelemizi yürütmesini bekleyemeyiz.

Örgütsüzlüğümüzden faydalanıp tüm haklarımıza göz dikiyorlar!

Türkiye işçi sınıfının on yılları bulan mücadeleleriyle kazanılan tüm haklarımıza göz dikiyorlar. Ulusal İstihdam Stratejisi ile kıdem tazminatı hakkımız gasp edilmek isteniyor. Özel istihdam bürolarıyla biz işçileri alınan-satılan-kiralanan birer köleye çevirmek istiyorlar. Esnek çalışma, taşeronluk ile kuralsızlığı dayatarak “güvenceli” çalışma hakkımız yok ediliyor. Eğitimden sağlığa dönüşüm politikalarıyla yaşadığımıza bin pişman ediyorlar.

Öncüsüyle buluşan işçi sınıfı sömürüyü ortadan kaldırabilir!

42 yıl önce yasayı sokakta yırtan, örgütlülüğüne sahip çıkan işçi sınıfı çok daha fazlasını, emeğin hakim olduğu bir dünyayı da kuracak tek sınıftır. Çünkü dünyadaki tüm zenginliği kendi elleriyle üretmektedir, üretim araçlarını, fabrikalarını işler kılan, çeliğe can veren odur. Ancak ne yazık ki, emeğinin tüm ürününe el konan, sömürülen, karnını ancak doyurabilen, iş cinayetlerinde katledilen, patronların gözünde canını hiçbir kıymeti olmayan ücretli kölelerdir.

Bu düzene dur diyebilecek olan bizleriz. Ancak bunun için sadece ekonomik taleplerimizi kazanmamız yetmez. Üretim araçları dahil emeğimizin tüm ürününe sahip çıkmalı, bir avuç asalağın fabrikaların, toprakların, bizlerin ve dünyadaki tüm zenginliklerin üzerindeki özel mülkiyetine son vermeliyiz.

Bunun için ise işçi sınıfı öncü partisiyle buluşabilmelidir. Sermayenin egemenliğine son verip, sosyalizmi kurmaktan başka çaremiz yok.

(Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak, 8 Haziran 2012, Sayı 23)