12 Eylül'den günümüze işkenceye karşı direniş

  • Arşiv
  • |
  • Siyasal Gündem
  • |
  • Zindanlar
  • |
  • Devlet terörü
  • |
  • 19 Haziran 2012
  • 09:45

(19.06.12) - Sermaye düzeninin 12 Eylül'ü aklama davasına gönderilen darbe belgelerinin arasında “ıslah” için öngörülen tecrit ve işkence politikaları açığa çıkıyor.

Genelkurmay Başkanlığı’ndan Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gelen dosyalarda işkence politikaları açıkça ifade ediliyor.

“Anarşist veya Terörist Vasıflı veya İdeolojik Düşünceli Hükümlülerin Tretmanı Hakkındaki Plan” başlığıyla verilen belgede tutsakların kimliklerinde vazgeçirmek için tecrit ve işkence temel politika olarak öne çıkarılıyor.

Belgelerde, “aşılayıcı” kitaplar okutulması, psikiyatrik “terapi” uygulanması ve tecrit edilerek bireysel müdahaleler yapılması işkence yöntemleri olarak anlatılıyor. Kimliklerinde kırılma olan kişilerin öncelikle 3 kişilik özel koğuşlara alınması ve daha özel ilgilenilmesi vurgulanıyor.

Mahkemeye gönderilirken sansürlenmesine rağmen okunan Ağustos 1983 tarihli bir plandaysa “cerrahi ve psikiyatrik müdahale” uygulanması ifade ediliyor.

Belgelerden çıkan bilgiler arasında ‘köpek saldırtma’ yönteminin de işkencede kullanıldığı var. Genelkurmay Başkanlığı’nın 8 Aralık 1981 tarihli Sıkıyönetim Komutanları Toplantısı'nda “ıslahı mümkün olmayan” devrimcilerin bulunduğu cezaevlerinde köpek kullanılması kararı alınıyor.

Faşist baskı ve terör karşısında devrimci tutsakların direngenliğinin yarattığı acizlik de tüm belgelerde bir kez daha görülürken derbe komutanlarının daha fazla işkence ile çıkış aradığı görülüyor.

Aynı toplantıda alınan kararlardan bir diğeri de cezaevlerinde görev yapacak gardiyanların komandolardan ve yakın dövüş deneyimli kişilerden seçilmesi.
Toplantı tutanaklarında işkence ve baskı uygulamaları şu ifadelerle kayıt altına alınmış:

“Anarşist ve terörist hükümlülerin çalıştırılması için ayrı prensipler getirilmeli, çalışma kampları kurulmalı, ideolojik eğitime fırsat verilmemeli. Şartlı salıverme ile ilgili madde hükümleri anarşist ve teröristler için yeniden düzenlenmelidir.

Bugün gardiyanlarda dikkate alındığı memnuniyetle görüldüğü üzere askerliğini komando olarak yapanlar ve yakın boğuşma spor branşlarında çalışmış olanlar tercih edilecektir.

Islah ve iyileştirme (Tretman) planı kapsamına giren anarşist ve terörist vasıflı veya ideolojik düşünce hükümlülerden şartla tahliyeden faydanalacağı süre çıkarıldıktan sonra cezaevlerinde kalan süre bir yıl veya daha az onlar dışında hükümlüler intikal planı dahil edilecektir. Hükümlü terörist ve anarşistlerin yeni cezaevlerine nakillerine mütakip kalan tutukluların lider durumda olanları, mutlaka diğerlerinden ayrılacak, adi tutuklularla ve hükümlülerle birlikte bulundurulmayacaklardır.”

Sadece iki darbeci generalin sanık olarak yer aldığı yargılama oyununda sunulan her belge sermaye devletinin katliamcı, işkenceci yüzünü açığa çıkarıyor. Eli kanlı işkencecileri sadece darbe komutanları olarak göstermeye çalışan ve göstermelik mahkemelerle devleti aklamaya çalışan her adımda daha fazla bilgi sunuluyor. Onyıllardır sürdürülen inkar ve örtbas çabalarına rağmen gizlenemeyen gerçekler sunulan belge ve dosyalarla düzen hukuku önünde de tanımlanmış olunuyor.

Direniş geleneği karşısında iflas eden sermayenin kolluk güçleri cerrahi müdahalelerden, köpek saldırısına, infazlardan Tek Tip Elbise dayatmasına kadar binbir yönteme başvurdular. Uygulanan faşist baskı ve terör yüzlerce devrimcinin katledilmesi ve sakat kalmasına neden olurken yine de düzenin karşısında devrimci irade yenilmedi. Çekilen onlarca acı ve bedel karşısında devrimci irade devlete diz çöktürdü. 

Keyfi tutuklama terörünü takip eden hapishanelerdeki baskı ve tecrit uygulamaları karşısında devrimci direniş kararlılığı sürdürülmekte, bunun karşısında disiplin cezası adı altında en insani ve temel hakların gaspı gelmektedir. Direniş üzerine kurulu irade bugün yine hapishanelerde baskı ve işkence karşısında devam etmektedir.