Metal sektörü, gerek stratejik önemi gerekse de nicel büyüklüğü itibariyle, Türkiye sanayisinde önemli bir yer tutuyor. Ekonominin belkemiğini oluşturan işletmeler metal sektöründe bulunuyor. Farklı alt dallara ayrılan metal sektöründe (demir çelik, otomotiv, beyaz eşya, savunma, yedek parça vs.) ülkedeki işgücünün %30’u istihdam ediliyor. 2019 yılı Ocak ayı verilerine göre ise, metal sektöründe 1 milyon 521 bin 942 kayıtlı işçi bulunuyor.
Metal sektörü erkek ağırlıklı bir sektör olarak gözükmesine rağmen, sektörde kadın işçi sayısı gün geçtikçe artmaktadır. 2016 yılı verilerine göre, kayıtlı işçi sayısının %19’unu kadınlar oluşturuyor. Kadınlar, yoğunluklu olarak otomotiv yan sanayiinde ve elektronikte çalışıyorlar. Genellikle montaj, kalite kontrol, paketleme alanlarının yanı sıra son zamanlarda preslerde de kadınların çalıştığı görülüyor. Montajda ağırlıklı olarak kadınların tercih edilmesinin sebebi ise, kadınların el becerilerinin gelişkinliği, dikkatli ve seri çalışmaları olarak gösteriliyor.
Vasıflı işgücünün daha belirgin bir yer tuttuğu sektörde, yapılan araştırmalara göre, kadın işçilerin eğitim düzeylerinde lise ve üniversite mezunu ağırlığı daha fazla dikkat çekiyor.
Son yıllarda metal sektöründe kadın işçilerin sayısal artışının bir dizi nedeni var. Bunların başında, sermaye sınıfının ucuz işgücü ihtiyacı geliyor. Esnek ve güvencesiz çalışma biçiminin yaygınlaştığı günümüzde, erkek işçilere nazaran daha düşük ücretle, yedek işgücü olarak görülen kadın işçiler, sermayedarların tercihi oluyorlar. Ayrıca, sermaye sınıfına hizmette kusur etmeyen AKP iktidarı tarafından sözde kadın istihdamını teşvik etmek amacıyla, belli kriterleri taşıyan kadın işçileri çalıştıran sermayedarlara teşvik verilmesi de kadın işçilerin tercih edilmesinin bir başka sebebidir. Bunlara ek olarak, kadınların daha geri bilince sahip oldukları, uysal ve biat eden bireyler olacakları düşünüldüğünden kadın işçiler sermayedarların tercihi olabilmektedir. 2015 yılında gerçekleşen Metal Fırtınası’nın ardından bir dizi otomotiv fabrikasına, işçileri bölmek ve tepkiyi dizginlemek için kadın işçi alınmasının arkasında aynı zamanda bu düşünce yatmaktadır.
Metal sektöründe kadın işçilerin yaşadığı sorunlar
Esnek ve güvencesiz çalışmanın yaygınlaştığı günümüzde kadın işçiler, farklı biçimlerde karşımıza çıkan esnek çalışma uygulamaları ile karşılaşıyorlar ve güvencesiz çalışmaya mahkum ediliyorlar. Esnek çalışma ile ilgili yasaların adımları bizzat kadınlar üzerinden atılıyor. Metal işçisi kadınlar da bundan nasibini fazlasıyla alıyorlar.
Metal sektöründe kadın işçiler, erkek işçilere nazaran daha düşük ücretle çalıştırılıyorlar. Birleşik Metal-İş Sendikası “İmalat Sektöründeki Kadın İşçiler Raporu”na göre, sektörde kadın işçiler, erkek işçilerden %16 daha az ücret alıyor. Kadın işçiler, genellikle asgari ücretle çalışmaya başlıyorlar. Kadın işçiler üzerinden belirlenen düşük ücret, sektörün toplamında, ücretleri aşağıya çekme politikasının bir halkası olarak uygulanıyor.
Kadın metal işçileri, çalışma koşullarından kaynaklı pek çok sağlık sorunu ile karşı karşıya kalıyorlar. Alınmayan işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemleri, kadın işçilerin de kısa süre içinde ağır sağlık sorunları ile boğuşmasına yol açıyor.
Yine Birleşik Metal-İş’in bahsi geçen raporuna göre, kadın işçilerin %54’ü boyun, omuz, elleri etkileyen kemik, kas ve eklem sorunları yaşıyor. Ayakta uzun süre çalışma, sürekli tekrar eden işi yapma, ağır yük kaldırma ve taşıma vb. işler böylesi sorunlara yol açıyor. Baş ağrısı, göz yorgunluğu ve görsel odaklanma sorununu kadınların %44’ü yaşıyor. Stres, depresyon ve anksiyete bozukluğu ise, kadınlarda erkeklere nazaran daha fazla görülüyor. Ayrıca koruyucu donanım sağlanmayan işçilerin önemli bir kesimini kadınlar oluşturuyor.
Sektörde kadınlar ağırlıklı olarak vardiyalı çalışıyor ve vardiyalı çalışma da özellikle kadın sağlığını olumsuz etkiliyor. Gece vardiyası, kanser riskini somut olarak da meme kanseri riskini artırdığı gibi, düşükle sonuçlanan hamileliklere sebep oluyor. Çalışma ortamlarının sağlıksızlığı, şiddetli regl ağrılarının yanı sıra, menopoz döneminin problemli yaşanmasına da yol açıyor. Performans sistemine dayanan bant modeli de kadın sağlığını olumsuz etkiliyor. Hızla akıp giden bandı bırakamayan kadın işçiler, sistit rahatsızlığının yanı sıra, regl dönemlerinde enfeksiyon kapma riskiyle de karşı karşıya kalıyorlar.
Diğer işkollarında olduğu gibi, metal sektöründe de kadın işçiler için çocuk bakımı önemli bir yerde duruyor. Pek çok işyerinde kreş olmadığı gibi, çocuk bakımının sorumluluğu yine kadın işçilerin omuzlarına kalıyor.
Metal sektöründe kadın işçilerin yaşadığı bir diğer sorunu ise cinsel kimliğine dönük mobbing ve tacizler oluşturuyor. Erkek yoğunluklu bir sektör olması, bu durumu daha da ağırlaştırırken, kadın işçiler gerek üstlerinden gerekse çalışma arkadaşlarından gelen cinsiyetçi yaklaşımlara maruz kalıyorlar. Pek çok kadın işçi, bu sorunlar karşısında ya susmakta ya da mevcut sorunlar açığa çıktığında işini kaybetmektedir.
Metal sektöründe sendikalar ve kadın işçiler
Metal sektöründe resmi kayıtlara göre 250 bin sendikalı işçinin %8’ini kadın işçiler oluşturuyor. Sektörde yetkili 3 sendika olmasına ve binlerce kadın üyeden bahsetmemize rağmen söz konusu sendikaların kadın işçiler adına yaptıkları işler çok sınırlı.
Kuruluşu itibariyle, patronların çıkarlarını savunmak ve bu temelde metal işçisini denetlemek misyonuna sahip olan Türk Metal’in kadın işçiler için göstermelik olarak yaptıkları, kimi takvimsel günlerde birkaç etkinlikten ibaret. TİS taslağında, kadına yönelik şiddete karşı önerilen “Kadın İşçi Kurulları” da Türk Metal’in zihniyetini özetliyor. Kadın işçilerin sorunlarını, sorunlara kaynaklık eden sermaye sınıfı ile birlikte çözmeyi öneriyorlar. Türk Metal’in kadın işçi kurullarından, senede bir yaptıkları kurultaylardan, Metal Fırtınası sonrasında kurmak zorunda kaldıkları Kadın Kolları’ndan kadın işçiler payına çıkan tek sonuç, sorunların üstünü örtmek ve kadın işçilerin öfkesini yatıştırmaktan ibarettir.
Birleşik Metal-İş, Kadın İşçi Komisyonu’nun çabalarıyla geçtiğimiz süreçte, olumlu bir pratiğe imza atmıştı. Toplu İş Sözleşmeleri’ne ücretli regl izni maddesinin konulması, 8 Mart’ın kadın işçiler için ücretli izin olması vb. gibi adımlardı bunlar. Gelinen aşamada bu adımların süreklileşemediğini, grup TİS’leri ve tekil TİS’lerde kadın işçilerin sorun ve taleplerinin özel bir gündeme çevrilmediğini, komisyon çalışmalarında tabanda kadın işçileri kuşatıp kazanmak açısından gerekli adımların atılmadığını söylemek gerekir.
Çelik-İş Sendikası için, söylem düzeyinde bile kadın işçilerin sorun ve taleplerinden bahsetmek olanaklı değil.
Sektörde sendikal yapı, bir bütün olarak ele alındığında, kadın işçilerin sorunlarının, taleplerinin ve mücadelesinin dışındadır. Göstermelik olarak yapılan birkaç etkinlikte kadın işçiler hatırlanmakta, pek çok sorunla boğuşan, iş yaşamı ve toplumsal sorumlulukları arasında hapsolan kadın işçiler, kendi yaşamlarına terkedilmektedirler.
Azımsanmayacak sayıda kadın işçinin çalıştığı sektörde, tabandan işçilerin katılımı ile kurulacak komisyonlar; taleplerin gündemleştirilmesi, sendikal mekanizmalara gerekli basınçların oluşturulması ve mücadelenin örgütlenmesi açısından bir ihtiyaçtır.
Kadın metal işçilerinin talepleri:
Metal işçisi kadınların talepleri, çifte sömürüye maruz kalan, ezilen, hakları gasp edilen milyonlarca kadın işçinin taleplerinden farksızdır.
Esnek çalışmanın yasaklanması, insanca yaşanacak ücret, eşit ücret, güvenceli iş, kreş hakkı, doğum izinlerinin artırılması, regl izni bunların başında gelmektedir. Ek olarak, kadın işçi sağlığını gözetecek şekilde işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin alınması, şiddete ve tacize karşı gerekli tedbirlerin alınması kadın metal işçilerinin önemli talepleri arasındadır.
İşçi Emekçi Kadın Komisyonları