2019’da kadınlar kriz, işsizlik, yoksulluk, hayat pahalılığı, yolsuzluk girdabı arasında, artan kadın cinayetleri, işletilmeyen İstanbul Sözleşmesi, yok sayılan 6284 sayılı yasa, nafaka hakkının gaspı gölgesinde yaşayabilmek için çaba harcadılar, mücadele ettiler.
Verilere göre, 2019 yılında 474 kadın cinayeti yaşandı. Taciz, tecavüz, çocuk istismarı, kadına yönelik her türlü şiddet 2019’da da arttı. Emine Bulut, Nadira Kadirova, Ceren Özdemir cinayetleri, bu cinayetlerin ve Şule Çet ile veteriner hekim Ç.B.’nin dava süreçleri öne çıkan örnekler oldu.
Emine Bulut’un “ölmek istemiyorum” haykırışı eylemlerde “yaşamak istiyoruz” sloganına dönüştü. “Yaşamak istiyoruz”, kadın eylemlerinin ortaklaşmış ve süreklileşmiş şiarı oldu. Yaşanan her olayda biriken öfke eylemsel boyutta açığa çıkarak, “bir kişi daha eksilmeyeceğiz” kararlılığı ile davranıldı.
Kadın mücadelesi açısından 2019’a, kadın cinayetlerine tepki ve taciz, tecavüz, kadın cinayetleri davalarından sonuç alabilmek için hukukun işletilmesi mücadelesi damga vurdu.
Devlet terörü de yıl içerisinde sistematik olarak uygulandı. Kürt siyasetinin milletvekilleri, Kürt illerindeki belediye eşbaşkanları, devrimciler, ilericiler, basın emekçileri bu saldırıların hedefindeydi. Gözaltılara, tutuklamalara, devlet şiddetine uğrayanların, özgürlükleri engellenenlerin arasında kadın sayısı yüksek bir orana sahipti.
Kriz, işsizlik, yoksulluk üçgeninde de en çok etkilenen kadınlar oldular. İşsizlik, alım gücünün azalması, sürekli gelen zamlar... Esnek, güvencesiz, kayıt dışı çalışmada artan kadın oranı... Sefalet zammı ile açlık sınırında asgari ücret... Ekonomik olarak etkilenmenin yanı sıra psikolojik yıpranma ile yoğunlaştırılmış bir şiddet yılı oldu 2019.
Ekonomik sorunlar başta olmak üzere kadınların işyerlerinde yaşadıkları sorunlara karşı sendikalaşma eğilimi kendini gösterdi. Sendikalaşma süreçlerinde aktif yer aldıklarında, direnişe başladıklarında, sonuna kadar götürme kararlılığıyla davrandıklarını birçok örnek üzerinden 2019’da da gördük. Flormar direnişi 2019’unun 7 Mart’ında sendika tarafından bitirilene kadar yıla damgasını vuran direnişti. Yılın sonuna doğru başlayan VIP Tekstil direnişindeki kadınlar da patron-polis saldırısına karşı kararlılıkla direniyorlar.
Sözleşmeler, yasalar, genelgeler...
İşyerinde yaşanan şiddet ve taciz olaylarını engellemek için oluşturulan ILO'nun 190. sözleşmesi, İstanbul Sözleşmesi, 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun ve son olarak da Adalet Bakanlığı tarafından yayınlanan kadına yönelik şiddete karşı genelge... Türkiye’de sözleşmelerin, yasaların, genelgelerin hiçbir şey ifade etmediği, işletilmediği bir yıla daha tanık olduk. 2019’unun son haftalarında AKP kadına yönelik şiddetin önlenmesi noktasındaki yetersizlikleri gidermek söylemleri ile bir Adalet Bakanlığı genelgesi yayınladı. Yılın sonunda bu hamleyi yapan AKP, yıl içerisinde İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması yönlü hamleler yapmaya, boşanmayı zorlaştıracak nafaka düzenlemesini hızlandırmaya çalıştı. Her attığı adım ile AKP gericileşmenin ve şiddetin önünü açtı.
8 Mart, “kadın grevi”, 25 Kasım, Las Tesis...
Yılın değişik dönemlerinde dünyanın farklı bölgelerinde gerçekleşen kadın gündemli eylemler içerisinde 8 Mart ve 25 Kasım dünyada eş zamanlı ve kitlesel bir şekilde gerçekleşti. Türkiye’de de tüm engellemelere rağmen 8 Mart ve 25 Kasım eylemleri kitlesel ve yaygındı. Sendikalı birçok işyerinde 25 Kasım’da kadınlar dövizlerle, afişlerle, yaptıkları açıklamalarla şiddete karşı tepkilerini ortaya koydular.
İstanbul Taksim yürüyüşleri baskılara, gericiliğe, yasaklara karşı biriken öfkenin yansımasıydı. Taksim İstiklal Caddesi'ndeki 8 Mart ve 25 Kasım eylemlerinin yasaklanmasına rağmen kitlesel geçmesi, yasakçı-baskıcı anlayışa, tek adam rejimine tepkinin de göstergesiydi.
8 Mart’ta yasağa rağmen ortaya konulan iradeyi karalamak için ezanı ıslıkla protesto ettiler söylemine sarılmaları, 25 Kasım’ın ardından Türkiye’deki Las Tesis eylemlerine dönük saldırganlık, gözaltılar, ev baskınları devletin saldırganlığının yeni örnekleri oldu.
Dünyanın sokaklarında kadınlar...
2019, dünyanın birçok ülkesinde ekonomik, sosyal, ekolojik ve kadınların maruz kaldıkları sorunlara karşı kitle eylemlerinin yaygınlaştığı bir yıl oldu. Latin Amerika, Ortadoğu, Avrupa ve Asya sokaklarında mücadelenin sesleri yükseldi. Bu hareketlerin her birinde kadın eylemciler gövdenin önemli bir kısmını ve hareketin enerjisini oluşturdular.
Yıl boyunca kendi gündemleri ile de kadınlar çeşitli eylemler gerçekleştirdiler. Baskıcı, yasakçı uygulamalar, kazanılmış hak gaspları ve kadına yönelik şiddet, bu eylemlerin hareket noktalarıydı. Ülkelerin öne çıkan başlıkları üzerinden özgün yerel eylemler açığa çıkarken, “kadın grevi” ile Şili’de kadına yönelik şiddete karşı gerçekleşen ve hızla dünyaya yayılan Las Tesis eylemi gibi etkileşimler, ortaklık yaratma çabalarını ortaya koydu. 8 Mart ve 14 Haziran’daki “kadın grevi” süreçlerinde dünyanın birçok yerinde eş zamanlı grev, eylem, direniş örnekleri ile kolektif bir ruh yaratma çabası önemliydi.
2019’dan öğrenip 2020’de kazanmak için!
Toplumsal hareketlilikler ve kadın mücadelesinin dinamikleri, kadınların gerçek kurtuluşu olan sosyalizmi anlatabilme, eşit ve özgür yarınları inşa edebilmek ihtiyacını ortaya koymuştur. Düzen karşıtı bilinci geliştirecek, eylemsellikleri militanlaştırıp süreklileştirecek müdahaleler elzemdir.
2020’de kazanmak için fabrikalarda, işyerlerinde, evde, sokakta kısacası sorunları yaşadığımız her yerde örgütlü mücadeleyi büyütmeli, bilinçlenen kadın kitleleri ile yaşamın yarısından mücadelenin yarısına akarak, eşit ve özgür yarınları kurma hedefine kilitlenmeliyiz.