Filistin’de baskı, katliam ve bombardımanlar eşliğinde çatışmalar devam ediyor. Filistinli direniş gruplarından oluşan koalisyonun 7 Ekim'de Gazze açık hapishanesinin bariyerlerini yararak başlattıkları direniş de sürüyor.
Siyonist Apartheid rejimi bir haftadır Gazze'yi eşi benzeri görülmemiş ölçekte havadan, karadan ve denizden bombalıyor. Sayıları daha şimdiden binlerle ifade edilen sivil hayatını kaybetti. Yaralı sayısı bunun çok üstünde. Siyonist Apartheid devleti Gazze’ye kara saldırısı için hazırlık yapıyor. 2,1 milyon nüfuslu Gazze’de sivillere 24 saat içinde yerlerini terk etmesi “buyuruluyor.”
Çok sayıda uluslararası rapora göre, acı verici yanıklarla ölüme neden olan, uluslararası alanda yasaklanmış bir kimyasal silah olan beyaz fosfor bombalarının Gazze ve Lübnan'da kullanıldığı da kayıtlara geçmiş bulunuyor.
ABD Siyonist İsrail’e tam desteğini beyan ederken, USS Gerald R Ford uçak gemisi Doğu Akdeniz’de İsrail açıklarında namlu kaldırarak gözdağı veriyor. İngiltere ise “İsrail'i desteklemek amacıyla” Doğu Akdeniz'de, Kraliyet Donanması’na ait iki gemi ile deniz devriye ve gözetleme uçağı konuşlandıracağını duyurdu.
Batı medyası en çirkin tarafını gösteriyor ve iğrenç bir savaş propagandası yapıyor. Belgelenmiş yalan haberlerle savaş ateşine benzin dökmeye devam ediyor. ABD başkanı Joe Biden ise “Hamas’ın İsrailli çocukları hunharca öldürdüğü” yalanını söylemekten çekinmiyor. Daha sonra Beyaz Saray sözcüsü ve İsrail tarafından yalanlanan bu asparagas, “Biden’ın gafları” serisine ekleniyor.
Batılı emperyalist hükümetler, devletler, her kademeden politikacılar, kayıtsız şartsız modern silahlarla donatılmış nükleer güç, soykırımcı, Siyonist Apartheid devletinin yanında saf tutuyor, işlediği savaş suçlarına ortak oluyor.
Batı “medeniyeti” ve “uluslararası toplum”
“Demokrasinin beşiği” ve “medeniyetin merkezi” iddiasındaki çoğu Avrupa Birliği (AB) ülkelerinde Filistin’e destek gösterileri yapmak ve Filistin bayrakları taşımak yasaklanıyor.
ABD Dışişleri Bakanı Blinken, İsrail’e yaptığı ziyarette, “Ben ABD Dışişleri Bakanı olarak değil, bir Yahudi olarak buradayım” diyerek, İsrail’in soykırımına yüksek perdeden arka çıkıyor.
Tüm bunlar, 500’den fazlası çocuk olmak üzere sayıları binlerle ifade edilen insan İsrail tarafından katledilmişken yapılıyor.
Bu da “uluslararası toplum” diye tabir edilen emperyalist devletlerin, soykırımcı Siyonist devletin Filistin'de 75 yılı aşkın bir süredir devam eden baskılarının, katliamların ve etnik temizliğin sorumlusu olduğunu birkez daha ispat ediyor.
Kapitalizmin savaşsız yapamadığı bir kez daha sergileniyor
Kapitalizm savaşsız yapamaz. Bunu bir kez daha görmüş bulunuyoruz. Savaş içinse düşman gerekiyor.
1948 yılında Orta Doğu’nun ortasına zehirli bir mantar gibi emperyalist devletler tarafından yerleştirilen, bölge halkları ile doku uyuşmazlığı olan Siyonist devletle ilelebet bir çatışma ortamı ve buna paralel bir düşman da yaratılmış oldu. Bu arada, bu Apartheid rejimini devlet olarak tanıyan ilk Müslüman ülkenin Türkiye olduğunu ve saray rejiminin de Siyonist İsrail’le güçlü bağları olduğunu hatırlatalım. Saray rejiminin şimdi Filistin’de yaşananlardan dolayı “bir ileri iki geri” tavrı ve riyakarlığı da buradan geliyor.
Siyonist devlete yüklenen misyon aracılığıyla bölgede halklar arasında düşmanlık süreklileştirildi. Bölge bilinçli olarak bir kaos, çatışma, savaş ve terör ortamında tutularak, istikrarsızlık sürekli kılınıyor.
Siyonist devletin katil yöneticileri ABD, İngiltere ve AB’nin şemsiyesi altında Filistinlileri toplu kıyımdan geçirmekle kalmıyor, Suriye’de Şam ve Halep hava alanlarını bombalıyor. Histerileri o kadar şiddetli ki, aynı anda Lübnan’a da bomba yağdırıyor.
İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan, bu gelişmelerin ardından Irak, Suriye ve Lübnan'ı kapsayan bölgesel bir gezi gerçekleştirdi. İran Dışişleri Bakanı ziyaretinin Lübnan ayağında, “İsrail’in Gazze halkına yönelik cinayetlerine artık tahammül edemediklerini” vurguladı ve “İsrail’in Gazze’ye yönelik savaş suçlarına devam etmesi halinde yeni bir cephenin açılması mümkün” dedi. Savaşın bölge ülkelerine yayılma riski her geçen süre içinde daha da artıyor.
Emperyalist kapitalizm gezegenimizi yeni bir dünya savaşına doğru sürüklüyor. Bu yolda her türlü yalan ve çarpıtmaya baş vurmakta ise beis görmüyor. Tıpkı eski Yugoslavya’da, Afganistan’da, Irak’ta, Libya’da ve Suriye’de yaptıkları gibi…
Yıllardır Gazze’de adeta yarı açık bir cezaevinde tutulan Filistin halkının, Siyonist devletin çektiği duvarları aşarak ortaya koyduğu direniş terör olarak lanse ediliyor.
Soykırımcı Siyonist Apartheid devleti, Filistin halkına yönelik adeta jenosite varan katliamlar yaptığında, Filistinli küçük çocukları bile bile hedef alarak katlettiğinde, uluslararası anlaşmalarla yasaklanmış kimyasal silahlar kullandığında “meşru müdafaa” yapmış oluyor.
Peki öylemi?
Terör uygulayan ve asıl terörist, terör devleti Siyonist İsrail’dir. Filistin halkının direnişi ise haklı, onurlu ve meşrudur!