İsrail Siyonizm’i yıllardır Filistin halkına ve Gazze’de yaşayanlara yapmadığını bırakmadı. Canı her istediğinde baskı, zorbalık ve katliam yöntemlerine baş vurdu. Hiçbir uluslararası kuruluş, hiçbir batılı devlet bu katliamların hesabını İsrail’den sormak şöyle dursun onu gerçekten kınamaya bile yanaşmadı. Zira İsrail devleti bizzat batılı emperyalistlerin Ortadoğu halklarının üzerine sürdüğü bir savaş makinesinden başka bir şey değildi.
Siyonist işgalciler son yıllarda Filistin direnişini ve davasını tasfiye etmek hedefiyle Gazze ve Batı Şeria’daki saldırılarını tırmandırmıştı. Bu saldırılarda onlarca Filistinli katledildi, yüzlercesi ise gerek Siyonist ordunun gerekse şimdi “sivil” kategorisine sokulmaya çalışılan ırkçı-militarist Yahudi yerleşimcilerin saldırılarına hedef oldu. Binlerce Filistinli evlerinden çıkarılarak başka yerlere sürüldü.
7 Ekim günü Filistinli direniş güçlerinin gerçekleştirdiği harekâtın ardından Gazze bölgesi günlerdir İsrail uçakları tarafından bombalanıyor. Saldırılarda çoğu çocuk ve kadın yüzlerce insanın öldüğü bilgileri geliyor. Batı emperyalizmi bir bütün olarak Siyonist rejimin arkasına sıralanırken, aldığı ağır darbeyi fırsata çevirmeye çalışan İsrail devleti yöneticileri bunun henüz başlangıç olduğunu söylüyorlar. Verecekleri yanıtın tüm Ortadoğu’yu değiştireceğini müjdeliyorlar. Zaten abluka altında bulunan, yaşayanların en temel ihtiyaçlarına bile ulaşamadığı Gazze bölgesine elektrik ve gıda dahil olmak üzere her türlü tedariği engellemekle övünüyorlar. Kara harekâtına yakında başlayacaklarını, Gazze’yi haritadan sileceklerini itiraf ediyorlar. Hiç şüphe yok ki Siyonist rejim büyük bir katliama hazırlanıyor.
Şimdi modern dünyanın efendileri Filistin'de tırmanan çatışmalardan yola çıkarak “ölen sivillerden”, “barışın tesisinden”, “İsrail’in kendini savunma hakkından” bahsediyorlar. Savaşlarda sivillerin öldüğünü birden hatırlayanlara, bugüne kadar Filistinliler katledilirken, en ağır işkencelere, en olmaz uygulamalara maruz kalırken neredeydiniz diye sormak hakkımız. Ortadoğu’da akan her kandan, dökülen her göz yaşından, çekilen her acıdan siz sorumlusunuz diye yüzlerine vurmamız sorumluluğumuz.
İşçiler emekçiler!
1948’de Filistin halkını zorla yerinden edip bugün açık bir hapishanede yaşamaya zorlayan Siyonist İsrail devleti ve onun emperyalist ortakları bölgede akan her kanın, dökülen her gözyaşının, çekilen her acının esas sorumlusudur. Kim ki çekilen acıların sona ermesinden, ölen sivillerden, akan kandan bahsediyorsa yapması gereken Filistin halkının haklı mücadelesine amasız fakatsız destek vermektir. Siyonist İsrail devletinin yayılmacı politikalarına ve emperyalist saldırganlığa karşı çıkmaktır. Emperyalist saldırganlık ve Siyonist işgal sürdüğü sürece direniş de sürecektir. Zulmün olduğu her yerde direniş her zaman meşrudur.
“Ben ne yapabilirim?” deme, Filistin halkı ile dayanışmaya!
İşçi arkadaşlar, Filistin halkının mücadelesi bir halkın var olma mücadelesidir. Türkiye işçi sınıfı ve emekçilere düşen ise bu haklı mücadelenin yanında olmak, ona verebileceği her türlü desteği örgütlemektir. Bu açıdan fabrikalarımızdan atölyelerimize, mahallelerimizden okullara kadar her yerde Filistin davasının haklılığını anlatmak, başta AKP-MHP iktidarı olmak üzere tüm kapitalist-emperyalist devletleri Filistin politikalarını değiştirmek üzere baskı yapmak kaçamayacağımız bir sorumluluktur.
Bölgemizde barış, huzur ve kardeşliğin sağlanabilmesi ve tüm halkların özgür ve eşit koşullarda yaşayabilmesinin yolu “İşçilerin birliği, halkların kardeşliği” mücadelesini büyütmekten geçmektedir.
-İsrail ile askeri, siyasi ve ekonomik bütün anlaşmalar iptal edilsin.
-NATO ve Amerikan üstleri kapatılsın
-Yaşasın işçilerin birliği halkların kardeşliği!
-Emperyalizm yenilecek direnen halklar kazanacak!
Emeğin Kurtuluşu
Ekim 2023