ABD emperyalizmi Küba düşmanlığında sınır tanımıyor. Sahip olduğu bilimsel-teknolojik ve maddi zenginliğe rağmen, pandemi sürecinde finans kapitalin çıkarlarını esas alan politikalarının topluma nasıl bir yıkım yaşattığı olanca çıplaklığıyla görüldü. Kuşatma altındaki Küba'nın elindeki kıt olanaklara rağmen emekçi halkın sağlığını korumayı esas alan politikaları ise, uluslararası alanda haklı bir sempati ve saygıyla karşılandı. Pandeminin aynasından yansıyan Küba’nın başarısı, emperyalist ABD rejiminin sergilediği acizliği daha da belirginleştirdi.
60 yıldan beri Küba'nın büyüyen etki ve saygınlığına karşı çok yönlü bir karalama kampanyası sürdüren ABD emperyalizminin, Ağustos ayında açıkladığı 'satınalma ihalesi' Küba karşısında içine düştüğü aczin boyutlarını gözler önüne serdi. Dışişleri Bakanlığı Uluslararası Kalkınma Ajansı (USAID), “kalkınma programı” adı altında, “turizm ve otelcilik sektöründeki Kübalı işçilerin durumu”nu yalana dayalı belgeleme çalışmaları için 3 milyon dolarlık bir fon oluşturulduğunu açıkladı.
ABD'li gazeteci Tracey Eaton'ın “Cuba Money Project” adlı blogunda yayınladığı ihale çağrısında, “Kübalı işçilerin haksız sömürülmesini ve içinde yaşadıkları gerçekleri araştıran STK'lara, ağlara ve gazetecilik örgütlerine verilen desteğin” güçlendirileceğini duyurdu.
USAID, Küba ve diğer ülkelerdeki satılık kuruluşlara sunulmak üzere 28 sayfalık bir program yayınladı. Program kapsamında, önümüzdeki üç yıl içinde bireysel "projeler" için 500 bin ila 1,5 milyon ABD doları arasında 'hibe' yapılacağı duyuruldu. İlgili tarafların ise başvurularını Eylül 2020 tarihine kadar yapmaları istendi. Toplam bütçesi 20 milyar dolar olan ajansın, yeni satınalma programının ABD Başkanı Donald Trump'ın 16 Haziran 2017'de imzaladığı "ABD'nin Küba politikasını güçlendirme konulu mutabakat zaptı" ile "uyumlu" olduğuna da işaret ediliyor. Trump 2017'de yaptığı açıklamada, Küba'da rejim değişikliği için ABD ambargosu dahil başka yeni saldırgan önlemlerin de alınacağını duyurmuştu.
Bu karalama ve iftiralara hizmet edecek olan kiralık kalemlere, programın hedefleri için somut görevler veriliyor. ''Küba'nın turizm ve otelcilik sektöründeki sömürünün izini sürerek analiz'' etmeleri isteniyor. Kiralık blog ve satılık kalemlerden, Kübalı işçilerin sömürülmesi hakkında “doğrulanabilir bilgileri” araştırıp-toplayıp-analiz edip-raporlaştırıp ağlarda yayınlamaları talep ediliyor.
Buna ek olarak, başvuru sahiplerinden “somut sonuçların Küba ve Latin Amerika'da yayınlanmasının yanı sıra Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), Amerika Kıtası İnsan Hakları Komisyonu (IACHR) ve Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi (UNHRC) gibi uluslararası kuruluşlara sunum planlarını” USAID'a göndermeleri isteniyor. Satın alınanlardan ödemelerin karşılığını tam bir köpek sadakatiyle yerine getirmeleri talep ediliyor. Ne de olsa serbest pazar! Her şeyin bir fiyatı olduğu gibi fiyatı olan şeyler de kullanıma amade olmak zorundadırlar.
USAID yıkıcı faaliyetleri organize ve finanse etti
1961 yılında kurulan USAID'ın resmi misyonu "kalkınma iş birliği alanında tüm dış politika faaliyetlerini koordine etmek" şeklinde tanıtılsa da faaliyetlerini CIA'nın yan kuruluşu olarak sürdürdü. Birçok ülkede yıkıcı faaliyetlerin organizasyonu ve finansmanında yer alan USAID, kurulduğunda CIA tarafından işletilen Kamu Güvenliği Ofisi'ne (OPS) dahil edilmişti. OPS'in programı ABD müttefiklerinin “polis teşkilatlarını desteklemek” için tasarlanmıştı. Bu kurum askeri faşist darbelerin yanı sıra, “renkli devrimleri” de finans etmesiyle biliniyor.
USAID, Haziran 2019'dan bu yana "Küba Devrimi'nin başarısızlığı ve vatandaşların gerçekleri" konusunda uluslararası alanda manipülatif enformasyonu güçlendirmek için yayın yapan "kişi ve kurumlara" iki milyon dolar ödedi.
Ağustos 2019'da Kübalı sağlık emekçilerinin yabancı misyonlarda görevlendirilmelerinde "zorunlu çalışma ve insan hakları ihlalleri" hakkında "bilgi toplayan, araştıran ve analiz eden" kuruluşlar, gruplar ve bireyler için bir program sunuldu. Ancak, satın alma sisteminin yapılan milyon dolarlık ödemelere rağmen şimdiye kadar çok başarılı olduğu söylenemez. Kesenin ağzını bu yıl biraz daha açan USAİD, STK'ları da buna dahil ederek, gruplar ve bireyleri de kapsayacak şekilde geniş bir satınalma programını devreye koydu.
ABD emperyalizminin milyar dolarları yıkım ve saldırganlık uğruna harcamasında gösterdiği ısrar, onların insanlığa yıkımdan başka bir şey vadedemeyeceklerinin dolaysız kanıtıdır. Küresel kapitalist sistem tarafından tecrit edilerek ticaret bile yapılmayan Küba'nın zor koşullar altında kıt olanaklarla geliştirdiği politikaların etkisi insanlık için umut verici olurken, Küba şahsında sonlarını gören akbabalar için ise korkutucu oluyor. Bu iki farklı örnek, dünyanın doğal ve toplumsal zenginliklerinin sosyalizmin kurulması uğruna seferber edilmesi durumunda, bugün çok daha farklı bir dünya yaratmanın mümkün olduğunu bizlere gösteriyor.