Başkent Havana’da 16 Nisan Cuma günü 300 delegenin katılımıyla başlayan Küba Komünist Partisi’nin 8. Kongresi, dört günlük çalışmasını sonuçlandırdı. Kongre, Fidel Castro’nun Küba Devrimi’nin sosyalist karekterini ilan ettiği 16 Nisan 1961’den tam 60 yıl sonra toplandı. CIA’nın Domuzlar Körfezi’ni işgaline karşı Küba’nın kazandığı zaferin yıldönümü olan 19 Nisan’da tamamlandı. Bilinçli olarak saptanan bu tarihin büyük sembolik ve tarihsel anlamı var. Raul Castro da kongrenin gerçekleştiği tarihin ülke geçmişinde çok önemli bir gün olduğunun altını çizdi.
Küba’nın eski Devlet Başkanı Raul Modesto Castro, Küba Komünist Partisi Genel Sekreterliği görevinden ayrıldı. Görevini layıkıyla yerine getirmenin huzurunu yaşadığını söyleyen Castro, ülkenin yönetimini, 1959 Küba Devrimi’nin devamlılığını sağlayacak, bu göreve iyi hazırlanmış yöneticilere devredeceği için mutlu olduğunu dile getirdi. Yaşadığı süre boyunca anavatanı, devrimi ve sosyalizmi savunmak için hazır olduğunun altını çizdi. Parti’nin yeni Genel Sekreterliğine Küba Devlet Başkanı Miguel Diaz-Canel seçildi. Fidel Castro’nun Kasım 2016’daki ölümünün ardından liderliği devralan Raul Castro’nun görevi bırakıp, sorumluluğu 1959 devriminden sonra doğmuş yeni nesle devretmesi, yeni bir sayfanın açılışı olarak yorumlanıyor. 8. Kongre’den itibaren bayrağı yükseltmek yeni neslin sorumluluğu olacak. Devrimi yapan kuşaktan olan isimlerin, görevlerini genç kuşaktan isimlere devrediyor olması, 8. Kongre’nin, Küba’nın tarihinde yeni bir kilometre taşı olarak değerlendiriliyor.
Küba Komünist Partisi’nin üçüncü genel sekreteri olan Diaz-Canel, aynı zamanda devlet başkanlığı görevini de sürdürecek. Devrimden sonra yetişmiş nesil adına bayrağı taşımaya başlayan 61 yaşındaki Diaz-Canel uzun yıllardan beridir önemli görevlerde bulunuyor. 2003’te Küba Komünist Partisi politbüro üyesi, 2009-12 arası Yüksek Eğitim Bakanı, 2012’de Bakanlar Konseyi Başkan Yardımcısı, 2013’te Devlet Konseyi Birinci Başkan Yardımcısı olarak deney kazandı. Kongreyi salgın nedeniyle 700 bin üye adına 300 delege temsil etti.
Zor koşullarda 8. Kongre
Küba devrimi ve halkı özellikle Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından çok zor ve özel koşullarla karşı karşıya kaldı. 1990’lı yılların sonunda, adanın ekonomik toparlanmasının ve Latin Amerika düzeyinde Küba için elverişli bir siyasi iklimin ortaya çıkışının ilk işaretleri görüldü. Venezuela’daki Bolivarcı süreçte kurulan ilişkilerin yanı sıra, kıtadaki anti-neoliberal ilerlemeciliğin diğer temsilcileriyle kurulan bağlar, Küba ekonomisinin toparlanmasının temelini oluşturdu. 21. yüzyıl yeni bir çağı “müjdeledi.”
Ancak tüm bunlar, Küba sosyalizmini tehdit eden tehlikeleri ortadan kaldırmadı. Bu tehlikelerle ilgili en güçlü açıklama da devrimin liderinden geldi. Fidel, Kasım 2005’te Havana Üniversitesi’nden yaptığı konuşmada, Venezuela ile artan ticaretin meyvelerini ve adanın yaşadığı makroekonomik büyüme gibi iyimserlik atmosferinin ortasında “Devrim, kendi hatalarıyla kendi kendini yok edebilir” uyarısında bulundu. Zira gemi daha iyi hareket etmesine rağmen “hala fırtınalı denizlerdeydi ve yapıda büyük mekanik hasar görülebiliyor”du. Özel bir tarihsel dönemin çetin yıllarında Küba devrimi ve halkı direnme yeteneği ve kapasitesini gösterdi. Ayrıca, Fidel liderliğindeki önderlik “çok hırpalanmış bir gemiyi” fırtınalı sularda yönlendirmeyi başarabildi.
Küba çok büyük ve zor sorunlarla karşı karşıya. Buna, yoğunlaşan ABD ablukasının etkileri ve Covid-19 salgınının sonuçları da eklendi. Küba Venezuela’dan ihtiyaç duyduğundan daha fazla petrol alamıyor ve ihtiyaç duyduğu yabancı para birimiyle kârlı bir şekilde değiştiremiyor. Bugün Venezuela’dan neredeyse hiç petrol gelmiyor. Petrolü Rusya ve Cezayir’den satın alması ve dövizle ödemesi gerekiyor. Bununla birlikte, ABD dolarının en önemli kaynağı olan turizm, salgın nedeniyle çökmüş durumda. Doların ikinci bir kaynağı olan Küba kökenli ABD vatandaşlarının adadaki ailelerine para göndermeleri bile büyük ölçüde kısıtlandı.
Ülke ekonomisi 2020’de yaklaşık yüzde 11’lik bir düşüş yaşadı. Bunun ana sebebinin ABD ablukasının ağırlaşması ve Covid-19 salgınının etkileri olduğu söyleniyor. Bu nedenlere “yapısal sorunları ve iç eksiklikleri” de eklemek mümkün. Parti kongresi öncesinde, “Çok hastalıklı ve yetersiz olarak değerlendirilen ekonomimiz, pandemiyle mücadelede birçok ülkeye göre daha iyi sonuçlar elde etti” değerlendirilmesi yapıldı. Ancak eksikliklere de işaret edildi ve “Abluka bugün her zamankinden daha büyük, sürekli bir baskı, son beş yılda bize çok pahalıya mal olan mutlak bir zulüm.” vurgusuyla mevcut gerçeğe dikkat çekildi. Bir diğer deyişle, ülkenin gelecekteki ekonomik ve sosyal yönünü belirleyecek parti kongresi Küba’nın son on yılların en büyük zorluklarıyla karşı karşıya olduğu bir zamanda toplandı.
Kongre başlamadan bir yıl önce, parti, hükümet, kitle örgütleri ve akademisyenlerin temsilcilerinden oluşan bir uzmanlar komisyonu, önümüzdeki dört yıl içinde yapılacak değerlendirmeler, tartışmalar ve kararlar için temel çizgiler oluşturmaya başlamıştı. 15 ve 20 Mart tarihleri arasında konuların gözden geçirilmesi ve tartışılmasının ardından, delegeler çok sayıda öneriyi değiştirdiler ve son olarak beş ana bölümden oluşan bir parti kongresi prosedürü üzerinde anlaştılar. Bunlar, 2016’dan 2020’ye kadar geçen beş yılın ekonomik gelişimine genel bakış, ekonomik modelin güncellenmesine yönelik önlemlerin değerlendirilmesi, gelecekteki ekonomik ve sosyal model için sorunların tartışılması ve güncellenmesi, 2030 yılına kadar ekonomik ve sosyal kalkınma için ulusal plan gibi başlıklardı.
Devrimi ve sosyalizmi savunma kararlılığı
Küba Komünist Partisi 8. Kongresi’nde politikalarını değerlendirdi ve geleceğin temel çizgilerini belirledi. Parti’nin karşılaştığı zorlukları tanımladı. Kongre, diğer şeylerin yanı sıra, sosyalizmin sürekliliği ve geri döndürülemezliği, ekonomik kalkınmanın ilerlemesi ve halkın yaşam kalitesinin iyileştirilmesi vb. konuları ele aldı. 8. Parti Kongresi’nin tarihi olarak nitelendirilebileceği saptanıyor. Küba devrimine hayat veren temel direkleri koruma ihtiyacına ek olarak Kongre, daha iyi bir sosyalizm arayışını kararlı bir şekilde yineledi. Elde edilen tarihsel başarıları sürdürebilen, sürdürülebilir ekonomik büyüme stratejisini bulabilen, insanların refah arayışını gerçekleştirebilen ve iktidarın kullanımını sosyalleştiren katılımcı demokrasinin güçlendirilmesini teşvik edebilen hedefler uğruna mücadele ihtiyacına dikat çekildi.
Merkez Komite ve Bakanlar Konseyi üyesi Jose Amado Ricardo Guerra, Küba Komünist Partisi 8. Kongresi’nin merkezi raporuna ilişkin karar taslağını okudu. Kongrede de kabul edilen metne göre rapor, “tarihi neslin mirasının bir ifadesi ve parti örgütü ve toplumdaki diğer aktörlerin gelecekteki çalışmaları için bir rehber” niteliğinde şeklinde sunuldu. Ayrıca rapor konusunda, “Partimizin ve halkın beş yıl boyunca yürüttüğü uluslararası durumdan ve kendi eksikliklerimizden, bürokrasiden, tembellikten, değişime direnmekten ve eksikliklerimizden kaynaklanan görevleri objektif, kesin, açık ve eleştirel olarak değerlendiriyor” denildi.
Rapor ayrıca, ulusal ekonominin gelişmesinin yanı sıra barış ve ideolojik istikrar mücadelesinin de partinin temel görevleri olduğunu teyit ediyor. ABD’nin uyguladığı ekonomik, ticari ve mali ablukanın sıkılaştırılmasından kaynaklanan engellere rağmen, devrimin temel sosyal kazanımlarından ve amaçlanan gelişmeden ödün vermeyeceğini belirtiyor. Rapor, ekonomik yönetimi etkileyen öznel faktörlerin yanı sıra, çalışmak için yeterli teşvik sağlamayan modelin yapısal sorunlarını tanımlıyor. Ayrıca, planlamanın merkezileştirilmiş doğası ile iş sistemi ve yerel yönetimlerin orta ve temel seviyelerinde gerekli olan özerklik ve ademi merkeziyetçilik arasında uygun bir kombinasyon geliştirme ihtiyacına da değiniyor. Ekonominin tüm kararları, devrimin adalet ve eşitlik ideallerinden kopmamasına vurgu yapılıyor.
Kongre, sosyalist ve egemen bir toplumun inşasının ancak devrimci sürecin ideolojik olarak güçlendirilmesi ve ülkenin ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınmasının aynı hassasiyet ve aynı iradeyle gerçekleştirildiğinde geri döndürülemez olacağına inanıyor. Kongre, Küba’nın özgürleştirici başarısını mümkün kılan ilkeler etrafındaki anahtar kelimeler olan ikna etmek, birleştirmek ve eğitmek sorununa özel önem verecek. Delegeler de belirlenen hedeflere ulaşma kararlılıklarını, “Hepimiz militan ve devrimciyiz” sözleriyle dile getirdiler.
Kongre, diğer konuların yanı sıra, toplumdaki değerlerin ve inançların şekillenmesinin partinin eylemlerinin merkezinde yer almasının önemini ele aldı. Ekonomiye yönelik yönetim modeli, yatırım politikası, bilim, teknoloji ve inovasyon gibi ülkenin ilerlemesine yönelik stratejik konular ve bunların toplum üzerindeki etkileri gibi sorunlar tartışıldı.
Bir ülkenin geleceğinin kolektif inşası hakkında üç gün süren yoğun tartışmalardan sonra, 8. Parti Kongresi tek bir taahhütle kapandı. Devrimi savunmak ve sosyalizmi hızla inşa etmeye devam etmek. Bu, başarılması gereken bir zorunluluk olarak tanımlandı.
Kübalı devrimcilerin içinde bulundukları koşullar, yüz yüze kaldıkları sorunlar ve zorluklar olağanüstüdür. Kapitalist barbarlık dünyasının baş döndürücü kuşatmaları altında bugüne kadar devrimin bayrağını kararlılıkla dalgalandıran, dünya halkları nezdinde büyük bir prestije sahip olan bu küçük ve yoksul ada ülkesi, tek başına dayanma gücü göstermeye çalışmaktadır. Bunun sınırları, imkanları ve bugüne kadarki başarıların bedelleri ayrı bir konudur. Devrimi korumaya çalışmak ve Küba sosyalizmini sürdürmek doğrultusunda zorunlu olarak izlediği ekonomik ve siyasal politikanın ne tür faturalara dönüştüğü de ayrı bir sorundur. Devrim ve sosyalizm adına Küba’nın emperyalist-kapitalist barbarlığa direnmesi önemlidir.